Bütçe görüşmelerinin kolay geçmeyeceği ilk günden tahmin ediliyordu. Ankara’da hava kurşun gibi ağır çünkü.Ancak yüz kızartan kırmızı noktalı sözler beklenmiyordu. Bunun adı düpedüz galiz küfür. Hiçbir bahanesi olamaz. Hiçbir mazeret kabul edilemez. Ne gergin ortam ne de kendini kaybetme o çirkin sözlerin gerekçesi olabilir. Meclis çatısı altında nahoş ifadeler hiçbir milletvekilinin ağzına yakışmaz. Yakışmadı da. Arzu edilmese de yaşandı. Tekrarlandı demek daha doğru aslında. İlk değil çünkü. Daha önce örnekleri var. Söz konusu kişiler de aynı. Kötü örnekleri hatırlatmaya gerek yok. Bir milletvekilinin bir kadın bakana söylediği yakışıksız ifadeler henüz unutulmadı. Yine bir başka milletvekilinin galiz ifadeleri hafızalarda taze.Türk siyasetinde her zaman iktidar-muhalefet ilişkileri gerilim yüklüdür. Yine farklı değil. Karşılıklı ithamlara, salvolara, sert sözlere Meclis aşina. Ama bunun da bir düzeyi, seviyesi olmalı. Küfürleşme noktasına kadar tırmanmamalı. Şu parti veya şu isim diye zikretmenin de bir anlamı yok. Kiminde az kiminde çok ama hemen her partide var. Geldiğimiz noktada ‘Sen kendi partindeki adamına bak’ demek yerine Meclis bunu problem olarak görmeli. İtibarı söz konusu çünkü. Milletvekilleri arasında kavga, küfürleşme kamuoyunda en çok ses getiren haberlerden. Türkiye’nin gözü orada. Sokaktaki insan her yaşananı merak ediyor, öğrenmek istiyor. Parlamento’dan yansıyan ‘kötü manzaralar’ siyaseti de Meclis’i de yıpratıyor. Uzun yıllar itibarının ve güvenilirliğinin çok alt düzeylerde seyretmesinin en büyük nedenlerinden biri bu. Kabul etmek lazım ki TBMM, son yıllarda daha iyi bir noktaya yükseldi. Dünle kıyaslanmayacak kadar itibarlı yetkisine sahip çıkan, hakkını koruyan bir Meclis var bugün. Türk siyasetinde bir üslup sorunu olduğu açık. Sürekli alarm veriyor. Kurumsal olarak siyaset bu soruna mutlaka çare bulmalı. Pansuman tedavi yeterli değil. Tekrarlanması, yeterli olmadığının kanıtı. Daha kalıcı çözüm şart. Ne yapılabilir? Önce bir çözüm iradesinin ortaya çıkması lazım. Geçiştirilmeyecek bir sorun olduğunun kabul edilmesi lazım.Meclis Başkanı Cemil Çiçek bir ara konuya el attı. Meclis’e yakışmayan ifadelerin yer aldığı tutanakları klasör halinde genel başkanlara gönderdi. Parti yöneticilerinden yardım istedi. Bunu kamuoyuna da açıkladı. Ancak çağrısına olumlu cevap gelmedi. Hiçbir parti ‘mesele’ olarak gündemine almadı. Çare üretmek zor değil oysa. Probleme sebep olan milletvekili sayısı çok fazla değil. Süte mürekkep damlatılması gibi birkaç kişi görüntüyü bozmaya yetiyor. Hiç müeyyidesi yok değil. Var ama caydırıcı değil. Özür ve sonrasında kınama bir adım ötesinde de oturuma katılmama cezasıyla yetiniliyor. Bir futbol karşılaşmasında bile küfürün cezası çok daha ağır. Kırmızı kart ve birkaç maç sahalardan uzak kalma... Bunu alışkanlık haline getiren oyuncunun takımda tutunma şansı yok. Hiçbir kulüp sürekli kırmızı kart gören futbolcusuyla yoluna devam etmez. Etmiyor da. Meclis’te bir içtüzük çalışması var. Orada küfür veya Meclis’in havasını bozan nahoş söz ve hareketlere ağır müeyyide getirilebilir. Caydırıcı olacak ceza türleri var. İstenirse içtüzüğe konulabilir.Eğer sayıları üçü beşi geçmeyen küfrü, nahoş davranışları alışkanlık haline getiren milletvekillerine çare bulunamazsa Meclis’ten yansıyan manzaralar daha çok tekrarlanır. Olan siyasetin itibarına, Meclis’in güvenilirliğine olur. Parlamento, önceki gün yaşananları ‘alarm’ olarak görmeli...
↧