![]()
Ocak: İnsanın bazen yaşamını gözden geçirip eskiden yaptığı ama değişik nedenlerle bıraktığı güzel işleri, gözden geçirerek ve yenileyerek tekrar yapmasının harika bir şey olduğunu öğrendim. Şubat: İstanbul Bahariye’deki ofisimde tevazu içinde bir yaşamın insana bolca zaman ve huzur verdiğini, düşüncelerini değiştirmeyen insanların işlerini de değiştirseler, yaşadıkları şehri de değiştirseler sorun yaşamaya devam ettiklerini öğrendim. Mart: Tarih ve Kültür Araştırmaları Derneği’nde insanın en muhteşem mutluluk kaynağının ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte geçirdiği uyumlu zaman olduğunu bir kez daha öğrendim. Hayatlarında sürekli aşk arayan kadınların, bu arayışla hayatlarını mahvettiklerini öğrendim. Nisan: Bosna-Hersek’te hayalleri olan ve bu hayaller için heyecanı olan bir insanın dünyanın neresinde olursa olsun, o ülkenin dilini konuşabilse de konuşamasa da, maddi imkânlar olsa da olmasa da başarılı olabildiğini öğrendim. Mayıs: Amerika’da katıldığım ASTD zirvesinde teknolojinin geleneksel okul ve üniversiteyi kaldırmak üzere olduğunu, gelecek hayalinin bizi o hayale götüren farklı problem çözme çabalarından daha büyük önem taşıdığını öğrendim. Haziran: Gezi Parkı olayları sırasında Türkiye’de ve dünyada insanların temsili demokrasiden bıktığını, vekiller tarafından idare edilmek istenmediklerini, terimini ve tanımını bilmeseler de doğrudan demokrasi istediklerini öğrendim. Ağrı Dağı’na yaptığım beşinci tırmanışta zirveyi göremesek de, bir şeyi başarmak için gösterilen çabanın başarının kendisinden daha şerbetli olduğunu öğrendim.Temmuz: Kanada’da teknolojinin ortasında yaşasak da eski kafalarla yaşadığımızı ve bir işi yapış şeklimizi bir türlü değiştiremediğimizi, Kanadalı ailelerin akşam işten sonra çocuklarına spor forması giydirip hep birlikte çimenliklerde spor yapmalarının aile duygusu yaşamalarına katkısı olduğunu öğrendim. Ağustos: Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde bazen devlet ya da belediye çözsün denilen sorunları, bu kurumlar çözmeye çalışırken içinden çıkılmaz hale getirdiklerini, gönüllü ve organize olmayan çabaların evsizleri topluma kazandırma konusunda daha etkili olduğunu öğrendim. Eylül: Viyana’da Swarovski dahil, mağaza ve restoranları gezdikçe çocuklarımızı mühendis ve doktor değil, tasarımcı olarak yetiştirmemiz gerektiğini, çünkü çağın tasarım çağı olduğunu öğrendim. Ekim: MBA dersi verdiği Bursa Orhangazi Üniversitesi’nde öğrenci sıralarına bıraktırdığım 16 kitabı gören öğrencilerin önce şok olsalar da, dönem içinde bu kitapları şevkle okuduklarını öğrendim. Kasım: İster bireysel olsun ister kurumsal olsun her türlü çıkmazdan çıkmanın yolunun daha çok yüklenmek değil, yaptığımızı değiştirmek olduğunu, eylemlerimizi değiştirmenin ise düşüncelerimizi değiştirmek olduğunu; gerçeği kabullenecek cesareti olmayanların ise bu çıkmazlarında sıkışıp makûs talihlerini yaşadıklarını öğrendim. Aralık: Basit bir tapu intikali için tapu dairesine 17 kez, basit bir isim düzeltme davası için adliyeye 8 kez, nüfus dairesine 8 kez gittikten sonra Türkiye’nin resmi dairelerine bilgisayarlar konmasının işleri hızlandırdığını öğrendim. m.arat@zaman.com.tr