![]()
Kim derdi ki ‘Gün gelecek AK Parti Hükümeti Balyozcuları kurtarmak için harekete geçecek’...Rüyada görsem inanmazdım. Bir köşe yazısına yansıyan ‘Orduya kumpas’ cümlesi lafın gelişi değilmiş meğer. Bir maksada binaenmiş. Çok geçmeden anlaşıldı. Bir işaret fişeği olarak değerlendirmek gerekiyormuş.Başbakan dün İstanbul’da kalabalık gazeteci grubuyla bir araya geldi. Ve son yılların en uzun toplantısını yaptı. Üç saati aştı. Kısa bir sunum, geri kalan süre soru cevaba ayıldı. Gündem 17 Aralık operasyonuydu. Bazılarının yolsuzluk demeye dilinin varmadığı, iddialar yüzünden 4 bakanın koltuğunu kaybettiği operasyon.Başbakan orada ‘kumpas’ sorusuna açıklık getirirken Balyoz davasında ‘iade-i muhakeme’ olabileceğini, bu konuda Adalet Bakanlığı’nın çalıştığını söylemiş. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na da jet hızıyla randevu verdi. Dün görüştüler. İçeriği belliydi. Feyzioğlu benzer önerileri Cumhurbaşkanı Gül’e de aktardı.İki madde şöyle: ‘Balyoz davasında yeniden yargılama zorunluluğu getirilsin. Ergenekon kararı görev yönünden bozulsun’ dedi. Başbakan’ın, Feyzioğlu’na cevabını kestirmek zor değil. ‘Yeşil ışık’ yaktığını gazetecilere söylemiş zaten. Çıkışta Feyzioğlu da umutluydu. Başbakan’ın talebi doğrultusunda Adalet Bakanlığı ile birlikte çalışacaklarını söyledi.Hukuki boyutunu hukukçular tartışacak. Olay çok yönlü... Balyoz ve Ergenekon sıradan davalar değil. Türkiye geç de olsa darbelerle yüzleşti, darbecilerle hesaplaştı. Bu toprakların aşinası olmadığı davalardı. İlk kez yaşandığı için yargı zorlandı. Dosya büyük, kapsamı geniş. Eksiklikler olabilir. Her davada olduğu gibi.Ergenekon ve Balyoz davalarında AK Parti iktidarının iradesi inkar edilemez. Bu davalar üzerinden siyaset de yaptı. Politikalarını, özellikle seçim dönemlerinde propagandasını çete ve cuntalara karşı verdiği mücadele üzerinden yürüttü. Çok eskiyi değil, son 5 yılı konuşuyoruz. Eğer bu davalar olmasaydı ne ayakta kalması, ne de ülkeyi yönetmesi mümkündü.Bu davaları yakından takip eden ve kitaplaştıran bir meslektaşımız AK Parti’den milletvekili oldu. Şamil Tayyar’ı kastediyorum. Bu davaların anlamını en iyi bilenlerden biri o. AK Parti’nin her şeyiyle sahiplendiğinin göstergesi bu.Bugün gelinen noktaya bakın... AK Parti Hükümeti yapacağı yasal düzenlemeyle Balyozcuları ve Ergenekoncuları kurtaracak. Kurtarma formülü Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’ndan. Feyzioğlu düne kadar CHP’ye göz kırpan bir isimdi. Şimdi AK Parti ile birlikte ‘kurtarma formülü’ için birlikte çalışacaklar.Ergenekoncuları, Balyozcuları kurtarmak AK Parti için sadece dünü inkar değil, geleceğini de karartmak anlamına geliyor. 17 Aralık operasyonunun AK Parti’yi fena sarstığı ortada. Ancak bu noktaya kadar savrulmasını anlamak kolay değil. AK Parti yönetimi yarın seçim meydanlarında Ergenekon ve Balyoz konusunda CHP ile aynı noktaya gelmesini nasıl izah edecek? Dün söyledikleri sözler kaybolmadı. O açıklamaların mürekkebi kurumadı. Yarın milletvekilliği listesinde Balyozcuları, Ergenekoncuları da mı göreceğiz acaba?Milletvekilleri nasıl ikna edilecek? ‘Dün dündür...’ mü denecek? Yasal düzenleme CHP’li milletvekillerinin desteğiyle Meclis’ten geçer belki ama AK Parti’nin derin yara alacağı muhakkak. Hem milletvekili düzeyinde hem de parti tabanında... Tablo ağır. Süreci yönetmek zor. Ancak ne olursa olsun 17 Aralık’tan böyle çıkılmaz.Hüzünlenmemek mümkün mü: 10 yılda gerçekleşen büyük reformların finali böyle olmamalı. m.unal@zaman.com.tr