![]()
Kardeşlik duygusunu yok sayan, çevresine karşı itici ve dışlayıcı davranan insan, tam iman etmişlerden sayılmaz! Çünkü kardeşlik duygusundan mahrum tavrıyla birlik beraberlikte ayrışmalar meydana getirir.Bu köşede yazdığım İslam kardeşliğinin önemini anlatan yazıları toplayarak “Kardeşlik Vakti” adında 250 sayfalık bir kitap hazırlamış olan ilahiyatçı yazar Mehmet Dikmen Hoca, “Bir kısmı da ‘Kırık Testi’den alınan bu kardeşlik yazılarıyla, toplumu bir daha kucaklaştıracak, sımsıcak iman kardeşliğiyle bir daha sevgi saygımızı yenileyeceğiz.” demektedir. Türdav Yayın Grubu’nun okuyucuya sunduğu bu “Kardeşlik Vakti” kitabı, gerçekten de kardeşliğimizin bizlere yüklediği sevgi, saygı mükellefiyetimizi bir daha hatırlatmakta, kalp kalbe kucaklaşacağımız bilgiler verirken, sahip olmamız gereken sorumluluğumuza da dikkatimizi çekmektedir. İşte size kitaptaki girişten kısa bir örnek. ******** - Ülkemizdeki tüm insanları kardeş biliyoruz: İnsan kardeşi, İslam kardeşi. Kardeşlerimizle sevgi saygı içinde muhatap olup kucaklaşmayı da bu kardeşliğimizin bir gereği olarak görüyoruz. Hatta, kardeşliğimizi zedeleyecek söylenti ve rivayetlerin çoğaldığı böyle devrelerde kardeşliğimizi kuvvetlendirme gayretimizi de en makbul amelimiz ve hizmetimiz olarak yorumluyoruz. Nitekim kardeşliğimizin bu öneminden dolayı Efendimiz (sas) Hazretleri üç defa tekrarladığı hadisiyle bakın nasıl bir ikazda bulunmuş bizlere:- Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz!Sorarlar:- Ya Resulallah kim iman etmiş olmaz? Cevap:- Kardeşlik duygusunu yok sayan kötü ahlaklı insan!.Evet, kardeşlik duygusunu yok sayan, çevresine karşı itici ve dışlayıcı davranan insan, bu itici tavrını devam ettirdikçe tam iman etmişlerden sayılmaz! Çünkü kardeşlik duygusundan mahrum tavrıyla birlik beraberlikte ayrışmalar meydana getirir saygısız, sevgisiz insan.Halbuki Rabb’imizin en sevdiği kulu, kardeşlik duygusunu koruyan kuldur.Nitekim sahabeden Üsame bin Şüreyk, bu konuda şahit olduğu bir olayı şöyle anlatmaktadır.Efendimiz’in (sas) huzuruna giren bir grup insandan biri şöyle sordu:- Ya Resulallah! Rabb’imizin en çok sevdiği kulu hangi kuldur?Şöyle cevap verdi Efendimiz:- Allah’ın en çok sevdiği kulu, kardeşliğini en çok koruyan güzel ahlaklı kuludur!..Evet, hiç unutulmaması gereken bir kul tarifidir bu:- Allah’ın en çok sevdiği kulu, kardeşliğini koruyan güzel ahlaklı kuludur!Peki, Efendimiz’in en çok sevdiği ümmeti hangi ümmeti acaba? O da buyurur ki:- Benim en çok sevdiğim ümmetim de, kardeşliğini en çok koruyan güzel ahlaklı ümmetimdir!..Demek ki, kardeşliğimizi koruma görevimiz, bizim ihmal edemeyeceğimiz İslam ahlakının zaruri bir neticesidir.Komşuları iki kadından söz ederek derler ki: Bir kadın var, namazını kılıp orucunu tutuyor, ama diliyle çevresindeki kardeşlerine eziyet eden kötü bir ahlaka sahiptir. Efendimiz buyurur ki:- Kardeşleriyle iyi geçindirmeyen kötü ahlakı o kadını, kötü ahlaklıların gideceği yere götürür.Yine derler ki: Bir kadın da var ki, namazı orucu pek yoktur ama komşularıyla iyi geçinen güzel ahlaka sahiptir. Buyurur ki: O ibadetsiz kadının güzel ahlakı da onu, güzel ahlaklıların gideceği yere götürecektir.Demek ki, Müslüman, çevresindeki kardeşleriyle sevgi saygısını koruyan güzel ahlak içinde olmalı, böylece iyi ahlaklıların gideceği yere gitmeyi hedeflemelidir!.Müslümanların birbirlerini sevmelerini Efendimiz (sas) Hazretleri o kadar çok istiyor ki, konuyu mazeret kabul etmeyecek derecede kolaylaştırarak şu mealde bir hatırlamada dahi bulunuyor:- İnsanlara kendinizi sevdirecek paranız pulunuz yoksa, güler yüzünüz, tatlı diliniz de mi yoktur?İşte bütün bu hatırlamalardan sonra diyoruz ki: Vakit, kardeşliğimizi koruma vaktidir. Sırat-ı Müstakim’den şaşmadan. Söylentilerin tuzağına düşmeden.