FETÖ ikinci bir hamle yapabilirmi? Günlerdir bu soruyu soruyoruz. Bunun cevabı bu örgütün uluslararası desteğinde saklı. Bu destek bütünüyle sonlanmadan bu maşa örgütün, bu gladyo yapılanmanın tekrar kullanılmayacağının ve son bir intihar saldırısına girişmeyeceğinin garantisi yoktur.
Peki bu desteğin kesilmesi mümkün mü? Bunun cevabı da millet olarak gösterilecek iradede saklı. Türkiye'nin direnci, kararlığı ve halkın bütünleşerek ayağa kalkışı bu niyeti köreltebilir. İçerde, kaşınabilecek hiçbir yapay karşıtlık ve ayrışma bırakılmayacak düzeyde devlet- millet bütünleşmesinin kuvvetlendirilmesi kaçınılmazdır.
Bu saldırıyı hiç kimse küçümsememelidir. Tehlike büyüktür ve yapılan küresel bir saldırıdır. Bu saldırıyı bütünüyle püskürtmenin yolu, koşulsuz, amasız tam bağımsız Türkiye inancında ve kararlılığında iç bütünleşmeyi eksiksiz kılmaktır. Türk milletinin Çanakkale ruhunu yeniden ayağa kaldırmaktır.
FETÖ gladyo yapılanmasının en önemli marifeti, fitne- fesada her durumda, her yapıda başvurabilme hedefidir. Bu hain çete, bugüne kadar içine sızdığı kurumlar ve toplumsal katmanlarda ülkenin ne kadar farklı kimlikleri varsa onları bütünlüğümüz içinde birer zenginlik unsuru saymak yerine, ayrışma nedenine ve giderek çatışma faktörüne dönüştürmenin gayretini güttüler. Bunu sadece ülkenin toplumsal yapısı üzerinden değil, ülkeler arası ilişkilerde de yapmaya çalıştılar. Türkiye'nin dış politika stratejisine müdahale etmeyi, fitne tohumlarıyla ülkeyi küresel baronlarının kuklası yapmak istediler. Türkiye'nin eskiden olduğu gibi yeniden içerde idare edilip dışarıdan yönetilmesini hedeflediler.Ülkenin IMF vesayetinden sıyrılmasına, milli savunma sanayinde yerli ve milli üretimin ağırlık kazanmasına, mazlum milletlere yeniden umut olmasına, güçlü ve yılmaz lideriyle halk bütünleşmesinin engellenememesine çok içerlediler.
Türkiye'nin bölgesel ilişkilerinin de bozulmasını çok istediler. Türkiye-Rusya, Türkiye-İran ilişkilerini hep mercek altında tuttular. Özellikle Rusya konusunda çok rahatsızdılar.2006 senesinde Rusya'nın FETÖ ihanet şebekesinin okul adı altında küresel efendilerine ajan yetiştirme yuvalarını kapatmış olmasından bugüne Rusya'yı ve Putin'i hedefe koydular. Tıpkı Cumhurbaşkanımız Erdoğan için daha sonraları yaptıkları “diktatör” karalaması gibi Putin ile de çok uğraştılar ve özellikle Erdoğan-Putin yakınlığına fitne sokmanın her yolunu denediler. (Bu zeminde Rus uçağının düşürülmesi konusu ve hatta sayın Erdoğan'ın o dönem başbakan sıfatıyla vurulma emrini ben vermedim dediği Uludere olayı da araştırılmalıdır.)
Bu fitne-fesat yuvası örgüt, 10 Alevi derneği kurmuş ve kaos planının bir parçası olarak mezhep çatışması tasarlamıştır. Öte yandan PKK terör örgütünün darbe girişiminden bir süre önce saldırılarına ara vermiş FETÖ'nün kaos planının bir parçası olarak 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öldürerek başlatılmak istenen iç savaşın aktörü olmaya hazırlanmıştır.
Diğer yandan Türkiye'de yaşananlar Amerikan kamuoyuna, Amerikan Ordusu'nun eski istihbaratçılarından emekli Albay Ralph Peters'ın TV ekranlarındaki yalan ve çirkin beyanlarıyla servis edilmeye çalışılmıştır. Pentagon'un resmi yayın organı kabul edilen Armed Forces Journal'ın 2006 Haziran sayısında yazdığı “Blood Borders (Kanlı Sınırlar)” başlıklı makalesinde Türkiye'yi bölünecek ülke olarak gösteren bu emekli Albay, Amerikan FOXNEWS televizyonunda, FETÖ'nün darbeci teröristleri için “Durum çok net. Bu darbe, Türkiye'nin İslami bir diktatörlük olmaktan kurtulması için son şansıdır. Sakın hata yapmayalım. Bu darbede rol alanlar iyi adamlar.” demiştir.
Öte yandan FETÖ'nün başı darbe girişiminin kendilerince yapıldığını itiraf edercesine “Varsın bir sürü ahmak bir başarı elde etmiş gibi güle dursun, düğünler dernekler kursun, o komik durumlarını birer bayram ilan etsinler fakat dünya onları alaya alıyor. Hayatta kalırlarsa eğer yaptıklarından utanacaklar ve keşke diyecekler fakat öbür tarafta da keşke diyemeyecekler.” sözleriyle tehditler yağdırmaya devam etmiştir.
Bu arada Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar'a FETÖ'nün darbeci teröristlerinin “Sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen Hocaefendi'yle görüştürmek istiyoruz .İsterseniz hemen telefonla irtibat kuralım.” demiş ve böylece kanıt isteyen ABD için deliller artmıştır.
Bugün milletçe verdiğimiz mücadele yeniden istiklal mücadelesidir. Herkese büyük görev düşüyor. Bu küresel saldırıyı bütünüyle püskürtebilmek için kenetlenmek şart. Ayrıca darbenin nereden geldiğini ne niçin geldiğini de kavramak ve her vesilede dile getirmek de şart. Zira FETÖ'yü ağzına almadan darbelere karşıyım demek meseleyi sulandırmak, kripto şüphesi uyandırmaktır. Suçu söyleyip failden hiç söz etmemek asla masum bir refleks değildir.
CHP'nin düzenlediği Taksim mitinginde Kılıçdaroğlu'nun FETÖ'den hiç söz etmeyerek, “ne darbe ne dikta “demesi, 15 Temmuz darbe girişimini “3.sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablo” olarak yorumlaması. Çok sorunlu vurgulardır.
Kocaman yürekli halkımız bu ülkenin demokrasisinin kaçıncı sınıf olduğu tüm dünyaya gösterdi. Bu emperyalist maşaların, işgal girişimi ve ülkeyi kaosa sürükleyerek iç savaş başlatma çabasının üzerinden, artık dar siyasi manevralar ve çıkar devşirmeleri yapılamaz.
Artık herkes kabul etmelidir ki, bu millet yılmaz lideriyle bütünleşerek 15 Temmuz gecesi ya istiklal ya ölüm demiştir…