İstanbul, eskiden “taşı toprağı altın” bir yerdi. Artık bırakın taşı ve toprağı, çöpleri de altın değerinde. Onun için, ne varsa İstanbul’a yığıyor, her şeyin merkezi yapmaya çalışıyoruz. Peki doğru mu? Kesinlikle hayır ama ne yaparsınız, böyle gelmiş böyle gidiyor.Konu, hem uzun hem derin bir konu. Şimdilik sadece çöplerine bakalım.Geçen hafta Cey Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı ile sohbet ettik. 44. kuruluş yılını kutlayan Cey Grubu, Türkiye’nin en önemli tahıl ve sıvı yağ lojistik firması olan Ceynak’ı bünyesinde barındırıyor. Ceynak dışında, liman işletmeciliği, denizcilik ve çevre alanında faaliyet gösteren dört şirketi daha var. Toplam çalışan sayısı 5 bine yakın.Grup, Ceysan’la çöp lojistiği faaliyetlerini yürütüyor. Çöp taşıması deyip geçmeyin, hayati bir konu. Ne kadar önemli olduğunu, çöpler toplanıp taşınmayınca anlıyoruz.Cey Grubu Başkanı Avcı, her yıl İstanbul’un Avrupa yakasında, belediye araçlarınca dört aktarma istasyonuna getirilen 3 milyon ton çöpü (yani evsel atığı) düzenli depolama tesislerine (Kemerburgaz) taşıdıklarını söylüyor. Bu hizmeti, 550 personel ve kendinden sıkıştırmalı, sızdırma yapmayan 110 özel araçla gerçekleştiriyorlarmış. Depolanan çöpler de enerji kaynağı. Yılda 224 milyon kWh elektrik üretiliyor.Ayrıca, şunu da belirtelim. 3 milyon ton çöp demek, neredeyse kişi başına yarım ton çöp demek. Anlaşılan, İstanbullular olarak önemli bir çöp üreticisiyiz.Avcı, İstanbul’dan sonra Bakü’nün de çöpünü taşımaya talip olduklarını anlatıyor. Yakında yapılacak Bakü çöp taşıma ihalesi için iddialılar. Birkaç ay önce de, davet üzerine Dubai ve Abu Dabi için de teklif vermişler ancak ihale Avrupalı rakiplerde kalmış.Cey Grup, aslında tahıl lojistiğiyle tanınıyor. Ali Avcı, Türkiye’nin, TMO’dan sonra (5,5 milyon ton) en büyük depo ağına sahip olduklarını, silo kapasitelerinin 750 bin tonu bulduğunu belirtiyor. Tesislerdeki doluluk oranı yüzde 100’e yakınmış. Ve hedefleri, kapasiteyi 1 milyon tona çıkarmak. Bu depolar, tahıl ihracat ve ithalatında önemli bir fonksiyona sahip.Samsun Limanı, grubun adından söz ettirdiği diğer bir yatırım. Devraldıklarında Samsun Limanı’nın 10 milyon dolar zarar ettiğini kaydeden Avcı, “(36 yıllık işletme hakkı için) 2009’da 125,2 milyon dolar para ödedik. Aradan geçen süre içinde 40 milyon dolar yatırım yaptık. 30 bin ton olan depolama kapasitesini 300 bin tona çıkardık. 8 milyon dolarlık yıllık ciroyu 24 milyon dolara çıkardık.” diyor. Şu an Karadeniz’in en büyüğü olan limanda dolaylı ve dolaysız toplam 527 kişi çalışıyor.Ceynak GYO’yu kurarak 2014’te halka açacaklarını anlatan Avcı, “Halka açılmaya, şirketimizin kurumsallaşması açısından da büyük önem veriyoruz. Halka açılmadan gelecek kaynağı yine yatırımlara ayıracağız. Bugüne kadar, Liman dışındaki bütün yatırımlarımızı borçsuz yaptık.” diyor.Grup, özelleştirme programına alınan ve kendilerine ait depo ve antrepoların da bulunduğu İzmir, Derince ve Tekirdağ limanlarıyla da yakından ilgileniyor.Yeni liman özelleştirmeleri yanı sıra demiryolu özelleştirmesiyle de ilgilendiklerini belirten Avcı, “1950’lerde demiryolları yolcu taşımada yüzde 65, yük taşımada yüzde 45 pay sahibiydi. Günümüzdeki oran yük taşımada yüzde 3-4’e düştü. Bu oranın yeniden dengeli rakamlara çıkartılması gerekiyor. Şu an özelleştirme uygulama planının açıklanmasını bekliyoruz. Samsunport dolayısıyla demiryolu taşımacılığında da önemli bir tecrübe kazanmış bulunuyoruz. Bu alanda iddialıyız.” diyor. Grup, Samsun veya Mersin’e uzanan demiryolu hatlarıyla daha yakından ilgileniyor.Bir zamanlar sokakları çöpten geçilmeyen İstanbul, şimdi çöpünü modern yöntemlerle toplayıp evlere elektrik olarak geri döndürebiliyor. Yıllarca bakımsızlıktan dökülen bazı limanlar, özelleştirmeyle yeniden canlandı. Umarız, demiryolundaki özelleştirme de, böylesi bir verimliliği beraberinde getirir, çelik rayların Türkiye ekonomisine katkısını geç de olsa sağlar, telafi eder.
↧