Son karşılaşmamızda “Ahmet abi, istediğin gibi iki maç aldım” demişti Abdullah Avcı. Elbette ki bu işin şakası ama şu anda dünya sıralamasındaki sıkıntımız nedeniyle zayıf rakiplerle maç alıp bunları kazanmak hiç yabana atılmayacak bir önem taşıyor.Bunu epey zamandır sadece Avcı’ya değil herkese anlatmaya çalışıyorum. Üstelik, Andorra ve Macaristan maçları öncesi Çek Cumhuriyeti gibi bir ‘kaya’ ile hazırlık maçı yapmak inanılması zor bir bilinçsizlik örneğiydi. Sonucunu da gördük.Avcı’ya bu takım 28. sırada teslim edildi, onun döneminde çok geriledik; şu anda 44. sıradayız. Letonya 10 yıl önce çok canımızı sıkan gücünden epeyce uzaklarda bir ekip. Dünya sıralamasında 110. durumda. Bizim PTT 1. Lig’in orta sıralarında yer alabilecek nitelikte, onlardan fazlası sadece koşmak olan takım karşısında ilk yarıda tek kale maç yaptık. Attığımız iki golün yanında Mustafa Pektemek ve Olcay Şahan’ın kaçırdıkları tatminkar bir hücum etkinliği sayılırdı.Selçuk İnan’ın ligdeki formunu sürdürmesi ilk yarıda oyunu sürekli kontrol altında tutmamızı sağladı. Ancak hücumda pek organize değildik. Bunun kolay olmayacağını bilen Avcı biraz da bunun için üç Beşiktaşlı’ya onbirde yer vermişti. Onların uyumuna Selçuk, Nuri ve Caner desteğiyle sonuca gitmek mümkündü. Böyle de oldu.Çok çabuk eksilebilen iş ciddiyetimiz ve oyun bitmiş gibi davranmaya başlamamız ikinci yarının başında topu ağlarımızda görmemize yol açtı. Bu kadar zayıf bir rakip karşısında bile yaşanabilecek utandırıcı durumdan bizi Veysel kurtaracak gibi oldu ama kalecimiz izin vermedi! Ne yazık ki sonrasında 10 yıl önceki kadar yıkıcı olmasa da yeni bir Letonya rezaleti daha yaşadık.Kalemize gelen 4 toptan 3’ünün gol olmasına inanmak mümkün değildi ama gerçekti. Sinan’ın yerine oynayan Mert Günok kardeşimiz derin bir uyku halinde gibiydi. Bu da çok pahalıya mal oldu. Kerim Frei ve Mehmet Ekici’nin yararlanamadığı fırsatlar aslında Milli Takım klasiğiydi. Artık bu iş bıktırıcı ve utandırıcı bir hal almanın da ötesine geçmeye başladı. ‘Hazırlık maçı, o kadar önemli değil’ diyecek var mı bilmiyorum ama benim gözümde bu bir skandal!NOT: TRT’den maçı anlatan Ersin Düzen arkadaşımız son dört maçımızı kazanamadığımızı defalarca söyledi. Merkezden uyaran da olmadı. Andorra maçını kazandığımızı unutmuş olmalı kardeşimiz...
Son karşılaşmamızda “Ahmet abi, istediğin gibi iki maç aldım” demişti Abdullah Avcı. Elbette ki bu işin şakası ama şu anda dünya sıralamasındaki sıkıntımız nedeniyle zayıf rakiplerle maç alıp bunları kazanmak hiç yabana atılmayacak bir önem taşıyor.Bunu epey zamandır sadece Avcı’ya değil herkese anlatmaya çalışıyorum. Üstelik, Andorra ve Macaristan maçları öncesi Çek Cumhuriyeti gibi bir ‘kaya’ ile hazırlık maçı yapmak inanılması zor bir bilinçsizlik örneğiydi. Sonucunu da gördük.Avcı’ya bu takım 28. sırada teslim edildi, onun döneminde çok geriledik; şu anda 44. sıradayız. Letonya 10 yıl önce çok canımızı sıkan gücünden epeyce uzaklarda bir ekip. Dünya sıralamasında 110. durumda. Bizim PTT 1. Lig’in orta sıralarında yer alabilecek nitelikte, onlardan fazlası sadece koşmak olan takım karşısında ilk yarıda tek kale maç yaptık. Attığımız iki golün yanında Mustafa Pektemek ve Olcay Şahan’ın kaçırdıkları tatminkar bir hücum etkinliği sayılırdı.Selçuk İnan’ın ligdeki formunu sürdürmesi ilk yarıda oyunu sürekli kontrol altında tutmamızı sağladı. Ancak hücumda pek organize değildik. Bunun kolay olmayacağını bilen Avcı biraz da bunun için üç Beşiktaşlı’ya onbirde yer vermişti. Onların uyumuna Selçuk, Nuri ve Caner desteğiyle sonuca gitmek mümkündü. Böyle de oldu.Çok çabuk eksilebilen iş ciddiyetimiz ve oyun bitmiş gibi davranmaya başlamamız ikinci yarının başında topu ağlarımızda görmemize yol açtı. Bu kadar zayıf bir rakip karşısında bile yaşanabilecek utandırıcı durumdan bizi Veysel kurtaracak gibi oldu ama kalecimiz izin vermedi! Ne yazık ki sonrasında 10 yıl önceki kadar yıkıcı olmasa da yeni bir Letonya rezaleti daha yaşadık.Kalemize gelen 4 toptan 3’ünün gol olmasına inanmak mümkün değildi ama gerçekti. Sinan’ın yerine oynayan Mert Günok kardeşimiz derin bir uyku halinde gibiydi. Bu da çok pahalıya mal oldu. Kerim Frei ve Mehmet Ekici’nin yararlanamadığı fırsatlar aslında Milli Takım klasiğiydi. Artık bu iş bıktırıcı ve utandırıcı bir hal almanın da ötesine geçmeye başladı. ‘Hazırlık maçı, o kadar önemli değil’ diyecek var mı bilmiyorum ama benim gözümde bu bir skandal!NOT: TRT’den maçı anlatan Ersin Düzen arkadaşımız son dört maçımızı kazanamadığımızı defalarca söyledi. Merkezden uyaran da olmadı. Andorra maçını kazandığımızı unutmuş olmalı kardeşimiz...