Quantcast
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Günseli Ö. Ocakoğlu - Gezi sonrası ve yeni iletişim stratejisi

Image may be NSFW.
Clik here to view.
Cumartesi günü sabahın ilk ışıklarıyla Denizli’ye gitmek üzere havalimanına giderken Twitter’da polisin Gezi Parkı’na ilişkin şafak baskını onlarca mesaja ulaşmıştı bile.Uçakta bağlantıdan koptuğum 50 dakika sonrasında ise binlere ulaştı. Durum sahiden ajite ediciydi. Sonrasını biliyorsunuz. Peki ya bundan sonra nasıl bir iletişim stratejisi izlenmeli?Gücü elinde tutanlara 5 öneri:Toplumun yüzde 50’si ile hükümetin zaten güven sorunu vardı. Bu durum derinleşti. Yeniden kazanılması gerek.Söylenenler kadar söylemenin tonu da önemli. Halkımız üsluba takılır. Empati yapılmalı. Her konuda “tartışılmaz mutlak” olmak yerine demokrat olmak, kabul etmesen de dinlemek. Belki en azından bir uzlaşma noktası bulunur.Devlet baba şefkatlidir diye bilinir ama son dönemde hemen herkesi her fırsatta azarlamak çocukları bile arsızlaştırır. Sinirlerinize hakim olun.Halkı doğru zamanda, doğrularla bilgilendirin, saklanmayın. Böyle zamanlarda görünmek güven verir.Vatandaşa 5 öneri:Ajitasyona gelme, aklını kullan.Hıncını içinde biriktirme, protesto etme hakkını daha sık kullan.STK’lar ne güne duruyor? Kamuoyu oluşturmak için STK’lar bünyesinde örgütlen.Gezi Parkı çevreci yaklaşımdan ideolojik söylemlere dönmedi. Buna izin vermedin, kutlarım. Gelişmelere dışarıdan bakan biri olarak hem emniyet güçleri hem de sizin adınıza ne büyük bir badire atlatıldı farkında mısın? Bu her zaman böyle olmaz. Bundan sonra en küçük olayda polisin şiddeti artacak, olayın büyümesine izin vermeyecektir. Aman durum kan davasına dönmesin, dikkat!Bazı dersler pahalıdır. Bu da öyle oldu. Gezi Parkı mücadelesini yasal zemine taşı, vaktinde itiraz et, başına gereksiz yere iş açma.Satanla alan arasında gri alan kalmasınPazarlama yatırımı demek, ürün ve hizmetlerin eşitleri arasından ne kadar farklı olduğunu ilan etmek demek. Reklam da PR da (halkla ilişkiler) bunun için yapılıyor. Ancak bazı sektörler var ki bırakın reklam yapmayı herkesin can attığı medyada haber olarak görünmeyi bile istemiyor. HES ya da nükleer enerji gibi yatırımlar, kimyasal atıklarıyla çevreyi kirleten işkolları, kanunla iletişimleri yasaklanarak “blind marketing/kör pazarlama” yapmak durumunda olan sigara, alkollü içecek ve ilaç şirketleri “koruyucu PR” yapmak durumundalar. Ancak bir de rekabetin keskin olduğu finans gibi bir sektör var ki durum biraz karışık. Sektörün oyuncuları bir yandan rakibinden hem içerik hem fiyat olarak pek de farklı olmayan ürün ve hizmetleri satarken, diğer yandan düzenleyici mekanizmanın kurallarına da harfiyen uymak zorunda.Geçtiğimiz hafta Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan, “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı” bize de gönderildi. Bakan Hayati Yazıcı’nın habercilerle konuşurken her fırsatta düzenlenecek dediği pek çok konuya dokunan taslakta ağırlıklı olarak tüketiciden gelen şikayetlerin çözümü aranmış. Taslak oldukça ayrıntılı; ayıplı maldan satış sonrası hizmete, maketten ev satışından konut finansmanına, banka kredilerinden zorunlu sigortaya ve devremülkten tatil paketi satışına kadar pek çok konuda gri alan bırakmayan taslağı hem tüketicilerin hem de ürün ve hizmet sunanların dikkatlice incelemesi menfaatleri icabı iyi olur.Taslakta reklam sektörü adına ilginç bir madde var. Rakibin yaptığı reklamla taciz edildiğini söyleyerek binlerce kez Reklam Kurulu’na şikayet eden markalara, “Yapılacak ikincil düzenlemelerle birlikte dünya uygulamalarında olduğu gibi marka ismi vererek karşılaştırmalı reklam yapılmasına imkan tanınacaktır.” maddesi eklenmiş. Eminim ki bugüne değin yaptığı reklamda sadece rakibi anımsattığı için bile milyonlarca lira ceza ödeyenler taslağı hazırlayanların kulağını epey çınlatmıştır.Bankalar her sabah bir krize uyanıyor!Finans sektörünün işi giderek zorlaşıyor. Bir yandan kanun koyucu yeni uygulamalar getirirken diğer yandan işadamları dernekleri de kredi faizlerine ve dayatmalarına itiraz ediyor, bankaları mahkemeye veriyor. Ancak her ne kadar benim de pek çok açıdan uygulamalarına itirazım varsa da, bankaların da ticari birer kuruluş ve kâr etmek durumunda olduklarını da unutmamalıyız. Yapı Kredi Genel Müdürü Faik Açıkalın ile son dönemde bankacılık sektörüne yönelik dozu giderek artan eleştirileri değerlendiriyoruz. Açıkalın, “Bir hizmet talep ediliyorsa karşılığı alınmak durumunda. Şubeye gelenler otomobilini kapıda bırakırken kendisinden otopark ücreti isteyene hem parayı ödüyor, hem de anahtar sende kalsın diyor. Buna kimse itiraz etmezken, banka müşterisine verdiği hizmeti ücretlendirdiğinde bu büyük sorun haline geliyor.” diyor.Geçtiğimiz günlerde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da eleştirdiği faizler düşmüş olmasına rağmen firmaların görece yüksek faizle aldıkları kredileri kapatmaya çalışırken de bankaların yüksek kredi kapatma komisyonu uygulamasını soruyoruz. Açıkalın, “Bu yeni bir uygulama değil, başından beri böyle.” diyor. 2009’da devletin müdahalesi olmadan bankaların kredileri yeniden yapılandırdığını hatırlatıyor ve “Hiçbir banka, müşterisinin kötü duruma düşmesini istemez. Kaldı ki firmalara bir güvensizliğimiz de yok.” diyor.Bankaların bilançosunun açıklanmasının dikkatle beklendiğini, kâr açıklandığında da, “Çok kâr ettiniz, biraz azaltın.” denildiğini söyleyen Açıkalın, “186 milyar lira sermayeyle çalışan bir sektör tabii ki kâr edecek. Eğer etmezse sorun var demektir.” diyor. Banka uygulamalarına itirazı olanlar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı’nı bir kez daha okumalılar.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue