“…Amerika’dan ve Batılı ülkelerden askerî destek istiyoruz. Her türlü desteğe ihtiyacımız var. Silah ve cephane, özellikle tanksavar ve uçaksavar silahlarına, kaliteli silahlara ihtiyacımız var.Aynı zamanda rejimi desteklemeye devam eden Rusya’yı durdurmak için siyasî destek de istiyoruz. Suriye muhalefeti Cenevre’ye katılmalıdır; ama tek bir ekip olarak. Buradaki en baştaki amaç, Beşşar’ın iktidarı bırakması ve komutanların adalete teslim edilmelerinin sağlanması olmalıdır. Ancak ondan sonra geçici bir hükümet kurulabilir; ancak bu şekilde savaş durabilir. Rejim ve destekçileri sadece zaman kazanma peşindeler. Rusya da İran da… Bunlar ve rejim yalan söylüyorlar.Savaşçılarımız Kusayr’da ellerinden geleni yapıyorlar, büyük bir mücadele veriyorlar. Ancak karşımızda, çok iyi silahlanmış ve organize olmuş Hizbullah var. Rejim de havadan uçaklarla, Scud füzeleriyle ve uzun menzilli toplarla saldırıyor. Biz Hizbullah’a ve rejim güçlerine karşı ancak hafif silahlarla karşılık vermeye çalışıyoruz. Hizbullah’a karşı savaşacak silahımız yok.Kusayr kuşatılmış durumda. Böyle giderse 50 bin kişinin yaşadığı Kusayr’da katliam olacak. Hizbullah büyük bir katliam yapacak. Biz burada sonuna kadar savaşacağız. Elimizden geleni yapacağız. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Suriye’de asla bir zafer kazanamayacak. Buradan milletlerarası camiaya, Amerika başkanına, Avrupalı liderlere bize yardım etmeleri çağrısını yapıyorum. Yardımınıza ihtiyacımız var. Şimdi ihtiyacımız var. Daha fazla beklemeyin. Yardım geldiğinde belki bize hiçbir faydası olmayacak. Geç kalınmış olacak.”Bu sözler Hür Suriye Ordusu Genelkurmay Başkanı General Selim İdris’e ait. İdris, geçen hafta CNN International’dan Christian Amanpour’a canlı yayında uydu telefonuyla Kusayr ve Cenevre konusunda bunları söyledi. Bu konuşmadan aklımda kalanlara ve kaydettiklerime bugün bu köşede yer vermeyi birçok bakımdan uygun gördüm.İdris, en başta bulunan ve askerî durumu en iyi bilen bir komutan. Dolayısıyla söyledikleri muhakkak gerçeği anlatıyordur. Kaldı ki, başka kaynaklar da İdris’in söylediklerini doğruluyorlar ve Kusayr’daki durumun fecaatini açıkça dile getiriyorlar. Hatta Birleşmiş Milletler bile. Nitekim, dönem başkanlığını yaptığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne iki gün önce İngiltere, Kusayr’daki feci durum ve özellikle şehirdeki sivillerin durumu konusunda duyulan endişeyi yansıtan bir açıklama taslağını kabul ettirmeye çabaladı; ama sonuçta Rusya’nın engellemesiyle başarılı olamadı. Bu tasarı esasında, hem Esed rejimine ve hem de muhalif güçlere sivillere zarar gelmemesi için ellerinden geleni yapmaları çağrısını yapıyor, aynı zamanda rejime sivilleri korumayla ilgili sorumluluğunu hatırlatıyordu. Ayrıca, Birleşmiş Milletler kurumları dâhil, bütün tarafsız insanî kuruluşların Kusayr’da mahsur kalan sivillere ulaşım ve yardım etmelerinin sağlanması amacıyla rejimin bunlara tam ve engelsiz şekilde izin vermesini talep ediyordu. Ancak, Rusya bu gayet insanî hamleyi bile kabul etmedi, benimsemedi. Sonuçta, çok pişkin bir şekilde, Kusayr, “muhalefet tarafından ele geçirildiğinde Konsey bir şey söylememişti; şimdi de söyleyemez” şeklindeki itirazla tasarının önünü kesmiş oldu.Diğer yandan, Birleşmiş Milletler Acil Durumlarda Yardımlar Koordinatörü Valerie Amos da Kusayr’daki genel durumun feci olduğundan bahisle acil tıbbî yardıma muhtaç ve mutlaka tahliye edilmeleri gereken 1.500 kadar Kusayrlının olduğunu açıklamış bulunuyor.Kusayr’da durum söylendiği gibi çok feci. Şehir tek bir yol hariç (bu da Zaman’da geçenlerde manşet olduğu gibi ölüm yolu ya da koridoru) her yönden kuşatma ve ağır bombardıman altında ve binlerce rejim askeri ve Hizbullah milisinin insafına kalmış bulunurken en son Banyas, ondan önce Babü’l-Amr ve benzeri katliamlara ek olarak bu defa Kusayr’da muhtemel bir katliam da kapıda bekliyor.Bu konuda, klasik söylemler çok bıktırdığı için ve son tahlilde fiilî değerlerinin olmadığı için ne yazık ki başka bir şey söylemek de içimden gelmiyor. f.ertan@zaman.com.tr
“…Amerika’dan ve Batılı ülkelerden askerî destek istiyoruz. Her türlü desteğe ihtiyacımız var. Silah ve cephane, özellikle tanksavar ve uçaksavar silahlarına, kaliteli silahlara ihtiyacımız var.Aynı zamanda rejimi desteklemeye devam eden Rusya’yı durdurmak için siyasî destek de istiyoruz. Suriye muhalefeti Cenevre’ye katılmalıdır; ama tek bir ekip olarak. Buradaki en baştaki amaç, Beşşar’ın iktidarı bırakması ve komutanların adalete teslim edilmelerinin sağlanması olmalıdır. Ancak ondan sonra geçici bir hükümet kurulabilir; ancak bu şekilde savaş durabilir. Rejim ve destekçileri sadece zaman kazanma peşindeler. Rusya da İran da… Bunlar ve rejim yalan söylüyorlar.Savaşçılarımız Kusayr’da ellerinden geleni yapıyorlar, büyük bir mücadele veriyorlar. Ancak karşımızda, çok iyi silahlanmış ve organize olmuş Hizbullah var. Rejim de havadan uçaklarla, Scud füzeleriyle ve uzun menzilli toplarla saldırıyor. Biz Hizbullah’a ve rejim güçlerine karşı ancak hafif silahlarla karşılık vermeye çalışıyoruz. Hizbullah’a karşı savaşacak silahımız yok.Kusayr kuşatılmış durumda. Böyle giderse 50 bin kişinin yaşadığı Kusayr’da katliam olacak. Hizbullah büyük bir katliam yapacak. Biz burada sonuna kadar savaşacağız. Elimizden geleni yapacağız. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Suriye’de asla bir zafer kazanamayacak. Buradan milletlerarası camiaya, Amerika başkanına, Avrupalı liderlere bize yardım etmeleri çağrısını yapıyorum. Yardımınıza ihtiyacımız var. Şimdi ihtiyacımız var. Daha fazla beklemeyin. Yardım geldiğinde belki bize hiçbir faydası olmayacak. Geç kalınmış olacak.”Bu sözler Hür Suriye Ordusu Genelkurmay Başkanı General Selim İdris’e ait. İdris, geçen hafta CNN International’dan Christian Amanpour’a canlı yayında uydu telefonuyla Kusayr ve Cenevre konusunda bunları söyledi. Bu konuşmadan aklımda kalanlara ve kaydettiklerime bugün bu köşede yer vermeyi birçok bakımdan uygun gördüm.İdris, en başta bulunan ve askerî durumu en iyi bilen bir komutan. Dolayısıyla söyledikleri muhakkak gerçeği anlatıyordur. Kaldı ki, başka kaynaklar da İdris’in söylediklerini doğruluyorlar ve Kusayr’daki durumun fecaatini açıkça dile getiriyorlar. Hatta Birleşmiş Milletler bile. Nitekim, dönem başkanlığını yaptığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne iki gün önce İngiltere, Kusayr’daki feci durum ve özellikle şehirdeki sivillerin durumu konusunda duyulan endişeyi yansıtan bir açıklama taslağını kabul ettirmeye çabaladı; ama sonuçta Rusya’nın engellemesiyle başarılı olamadı. Bu tasarı esasında, hem Esed rejimine ve hem de muhalif güçlere sivillere zarar gelmemesi için ellerinden geleni yapmaları çağrısını yapıyor, aynı zamanda rejime sivilleri korumayla ilgili sorumluluğunu hatırlatıyordu. Ayrıca, Birleşmiş Milletler kurumları dâhil, bütün tarafsız insanî kuruluşların Kusayr’da mahsur kalan sivillere ulaşım ve yardım etmelerinin sağlanması amacıyla rejimin bunlara tam ve engelsiz şekilde izin vermesini talep ediyordu. Ancak, Rusya bu gayet insanî hamleyi bile kabul etmedi, benimsemedi. Sonuçta, çok pişkin bir şekilde, Kusayr, “muhalefet tarafından ele geçirildiğinde Konsey bir şey söylememişti; şimdi de söyleyemez” şeklindeki itirazla tasarının önünü kesmiş oldu.Diğer yandan, Birleşmiş Milletler Acil Durumlarda Yardımlar Koordinatörü Valerie Amos da Kusayr’daki genel durumun feci olduğundan bahisle acil tıbbî yardıma muhtaç ve mutlaka tahliye edilmeleri gereken 1.500 kadar Kusayrlının olduğunu açıklamış bulunuyor.Kusayr’da durum söylendiği gibi çok feci. Şehir tek bir yol hariç (bu da Zaman’da geçenlerde manşet olduğu gibi ölüm yolu ya da koridoru) her yönden kuşatma ve ağır bombardıman altında ve binlerce rejim askeri ve Hizbullah milisinin insafına kalmış bulunurken en son Banyas, ondan önce Babü’l-Amr ve benzeri katliamlara ek olarak bu defa Kusayr’da muhtemel bir katliam da kapıda bekliyor.Bu konuda, klasik söylemler çok bıktırdığı için ve son tahlilde fiilî değerlerinin olmadığı için ne yazık ki başka bir şey söylemek de içimden gelmiyor. f.ertan@zaman.com.tr