Artık bir galat-ı meşhur olarak kullanılan Arap Baharı ifadesine karşılık gelen halk hareketlerinin başta Twitter olmak üzere sosyal medyanın imkanlarıyla örgütlendiği, yaygınlaştırıldığı ve başarıya taşındığı sır değil.Meselenin sır kalan kısmı bahsedilen halk hareketlerine Twitter Devrimleri adının takılmasına sebep olan bu sosyal medya etkisinin ne kadar “Arap” (yerli) olduğu ve sosyal medyanın rejim devrildikten sonra ne kadar işe yaradığı…Aslında bu konudaki sır perdesi Kanadalı yazar Ahmed Bensaada’nın 2011 yılında yayımladığı L’Abarabesque Americaine (Amerikan Arabeski) adlı kitabıyla bir nebze aralanmıştı. Bensaada, başta Mısır’daki ayaklanmayı örgütleyen 6 Nisan Hareketi olmak üzere Arap dünyasının tamamındaki özgürlükçü hareketlerin bir şekilde Amerikalılardan finans ve eğitim desteği aldıklarını iddia ediyordu. Bulgusuna göre Amerikalılar parayı da, eğitimi de doğrudan vermek yerine Sırbistan’ın 5 Ekim 2000 devrimini organize eden OTPOR! (Direniş) adlı kuruluşu kullanmayı tercih etmişlerdi. 1998-2003 yılları arasında bu isimle faaliyet gösteren ve Slobodan Miloseviç’in devrilmesine yol açan devrimi internet üzerinden örgütleyen OTPOR! daha sonra CANVAS (Centre for Applied Nonviolent Action and Strategies – Uygulamalı Şiddet İçermeyen Eylem ve Stratejiler Merkezi) adını almış ve Sırbistan’da edindiği dersleri dikta rejimlerini devirmeye çalışan ülkelerin demokrat hareketlerine aktarmaya başlamıştı. Bu aktarma internet üzerinden verilen ücretsiz dersler kadar, devrimi örgütleyecek kişilerin bizzat Sırbistan’a giderek birkaç hafta süren “dijital devrim organizasyonu” eğitiminden geçirilmelerini de içeriyordu. Amerikalılar geleceğin devrimcilerinin eğitimlerinin finansmanını üstlenmişlerdi. Bensaada eserinin ek kısmında Cezayir, Bahreyn, Mısır, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya, Fas, Filistin, Tunus, Yemen ve Suriye’deki örgütlerin her birinin ne kadar eğitim ve finansal yardım aldığının listesini bile vermişti.Ne Amerikalılar, ne OTPOR! yöneticileri, ne de OTPOR!/CANVAS imkanlarıyla eğitim gördükleri iddia edilen gençler Bensaada’nın iddialarını reddettiler. Aksine CANVAS yöneticileri Arap gençlerine yönelik eğitimlerin Arap Baharı denilen sürecin başlamasından beş-altı yıl kadar önce başlatıldığını ikrar ettiler. Zaten CANVAS’ın şiddete dayanmayan direniş metotlarıyla ilgili kitapçıkları web sitelerinde bulunuyordu. CANVAS’a bakan yönüyle böylesi ulvi bir gaye için bu kadar kritik bir bilginin paylaşılmasından daha normal bir şey olamazdı.Bensaada’nın bulgularının başka yazarlar tarafından desteklenmesinden sonra dahi Arap entelektüeller Arap Baharı’nın dışarıdan yönlendirilmiş olduğuna inanmak istemedi. Onlara göre gençlerin almış olduğu sosyal medya üzerinden örgütlenme eğitimi, orduların aldığı silahlara benziyordu. Bir ordunun Amerikalılardan silah almış olduğu gerçeği nasıl o ordunun yaptığı her şeyi Amerikalıların yaptırdığı anlamına gelmiyorsa, CANVAS’ın sağladığı eğitim de Arap Baharı’nın Amerikalılar ve Sırplar tarafından örgütlenmiş olduğu anlamına gelmiyordu. Dahası Arap entelektüelleri bu tür eğitimlerin sadece CANVAS tarafından değil, başta Avrupa Birliği olmak üzere pek çok uluslararası yapı tarafından finanse veya bizzat organize edildiğini de öğrenmişlerdi.Arap Baharı’nın son başarılı alaşağı etme operasyonunun üzerinden iki yıl geçti. Şimdi sosyal medya ve demokratikleşme uzmanları şu soruyu cevaplamaya çalışıyorlar: Nasıl oluyor da gençleri “olanı yıkmak” üzere bir araya getirmekte bu kadar başarılı olan sosyal medya ağları, demokratik bir geleceğin inşasına yönelik hareketliliği sağlayamıyor? Pasif direniş, neden aktif sabra dönüştürülemiyor?Bir köşe yazısında cevaplanamayacak kadar girift sorular bunlar. Cevaplarının – burada – verilemeyecek olması, sorulamayacak olmaları anlamına gelmiyor tabii…
↧