İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Taksim Meydanı'nı yayalaştırmak amacıyla hazırladığı projede ihyası düşünülen, bu yüzden bir ayaklanma provasına dönüşecek derecede şiddetli tepkilerin doğmasına yol açan Taksim Topçu Kışlası, III. Selim tarafından 1806 yılında Anadolu yakasındaki Selimiye Kışlası'nın kardeşi olarak yaptırılmıştı.Sanat tarihçileri, mimarının o tarihte başmimar olan İbrahim Kâmi Ağa olduğunu tahmin ediyorlar.Asıl ismi Beyoğlu Kışla-i Hümayunu olan ve Nizam-ı Cedid topçu sınıfına tahsis edilen bu büyük kışlanın makûs talihi, hizmete açılışından bir yıl kadar sonra çıkan Kabakçı Mustafa İsyanı'nda yeniçeriler tarafından tahrip edilmesiyle başladı. Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz devirlerinde çeşitli vesilelerle elden geçirilerek ciddi değişikliklere uğradıktan sonra II. Abdülhamid devrinde de 1909 yılına kadar sakin bir otuz yıl yaşayan Topçu Kışlası, 31 Mart isyanında isyancıların üslendiği merkezlerden biriydi; bu yüzden Hareket Ordusu İstanbul'a girince en fazla tahribata uğrayan bina oldu. Şiddetli bir top ateşine tutulan kışladaki tahribat o günlerde çekilen fotoğraflara yansımıştır. Tamiratı belki de fazla masraf gerektirdiği için Maliye Nazırı Cavid Bey tarafından yabancı bir şirkete Talimhane'yle birlikte satılmak istenen Topçu Kışlası, Şehbal dergisinin 15 Şubat 1326 tarihli 35. sayısına kapak olmuştu.Kışla ve Talimhane'yi satma teşebbüsü şiddetli itirazlar üzerine akim kaldı. Fakat daha sonra karar değiştirilerek satılan kışla, Birinci Dünya Harbi sırasında ihtiyaç duyulunca geri alınarak kullanılmış, Mütareke yıllarında da İngilizler tarafından ismi değiştirilerek Senegalli askerlere tahsis edilmişti. Daha sonra Çelebizade Said Bey'e kiralandı. Said Bey de, ahşap tribünler ekleyip bir stadyum haline getirdiği, fakat spor kulüplerinin boykotu yüzünden işletemediği kışlayı Bork adında bir Maltalıya devretmek zorunda kaldı. Bork'un, girişine bir Yunan bayrağı asıp işletmeye başladığı Topçu Kışlası'nda Türk takımlarıyla işgal kuvvetlerinin takımları arasında heyecanlı futbol maçları yapılmıştır.Sonunda İstanbul işgalden kurtuldu ve Bork, stadyumu Said Bey'e iade ederek Türkiye'yi terk etti. İlk denemesinde ciddi bir zarara uğrayan Said Bey'in gözü korkmuştu; bu sebeple kışlayı Abdülaziz Bey adında bir tüccara bıraktı. Türk Milli Futbol Takımı'nın ilk milli maçını 26 Ekim 1923 günü Romanya'ya karşı oynadığı Taksim Topçu Kışlası'nın ismi artık Taksim Stadyumu'ydu. Burada 1939 yılına kadar yüzlerce futbol maçı ve diğer spor dallarında karşılaşmalar yapıldı.Cumhuriyet'in ilk yıllarında bir zamanlar kışla olduğu adeta unutularak futbolla özdeşleşen, fakat tamirat yüzü görmediği için gittikçe harabeye dönen ve çevresi parazit binalarla kuşatılan Taksim Kışlası için sonun başlangıcı, 1928 yılında Cumhuriyet Anıtı dikilirken ahırlarının yıkılmasıdır. Ana binası 1930'ların sonuna kadar köklü bir değişikliğe uğramayan kışlanın işgal ettiği bölge, Henry Prost tarafından yapılan planda, muhtemelen Milli Şef'in arzusu üzerine park alanı olarak gösterilmişti. Milli Şef, buraya dev bir heykelinin dikilmesini istiyordu. İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar, çok geçmeden, onun bu arzusu ve Prost'un planına uyarak güzelim kışlayı yıktırdı, arsasını o günün şartlarına göre tanzim ettirerek park haline getirdi (1940). Parkın ismi belliydi: İnönü Gezisi.Sıra bu parka Milli Şef heykeli dikmeye gelmişti. Heykel, 1937 yılında Güzel Sanatlar Akademisi'nin Heykel Bölümü'nü yeniden düzenlemesi için görevlendirilen Rudolf Belling'e ısmarlandı. Bütün aksamıyla 1944 yılında tamamlanan beş metre yüksekliğindeki heykelin yedi buçuk metre yüksekliğindeki kaidesi de, Gezi'nin Taksim Meydanı'na bakan tarafında inşa edildi. Birkaç İnönü heykeli daha bulunan Belling, sanki Milli Şef'i yüceltmesi için davet edilmişti. Nazilerden kaçan bir sanatçının Almanya'dakine benzeyen bir rejimle yönetilen Türkiye'de bir başka “Führer”in heykellerini yapmak zorunda kalması doğrusu trajik bir durumdur.Bu gelişmeler yaşanırken İkinci Dünya Savaşı sona ermiş, dünyada demokrasi rüzgârları esmeye başlamış, Türkiye'de de Demokrat Parti kurularak çok partili hayata geçilmişti. Bu sebeple yüksekliği kaidesiyle birlikte on iki buçuk metreyi bulan İnönü Anıtı, “Taksim'de bir Cumhuriyet Anıtı varken, onun yakınına daha büyük bir İnönü heykelinin dikilemeyeceği” gerekçesiyle kaidesine konulamadı. Taksim Gezisi'nde 1944 yılından beri boş olarak duran kaide, 1982 yılında İnönü Villası'nın önündeki parka, yani Maçka Parkı'na taşındı ve 1944 yılından beri bütün parçaları İstanbul Belediyesi'ne ait depolardan muhafaza edilen heykel bu kaidenin üzerine yerleştirildi.Sözün özü: Avrupalıların “Cahmp des Morts” dedikleri büyük mezarlığın hemen yanına kurularak Taksim'in yerleşime açılmasını sağlayan ve birçok badireyi atlattıktan sonra Milli Şef'in heykeline yer açmak isteyenlerce kör kazmaya teslim edilen Topçu Kışlası'nın cesim hayaleti Taksim'i terk etmeye niyetli görünmüyor.
↧