Bu hafta içinde Sidney’deki ‘Işık ve Müzik Festivali’nde sergilenen bir enstalasyon. ‘Test Pattern’ adlı eser, Japon sanatçı Ryoji Ikeda’ya ait. Beni siyah-beyaz vurgusuyla etkiledi bu fotoğraf, sanki son günlerin Türkiye’sini anlatıyordu.Siz ne görüyorsunuz burada bilmiyorum ama ben bu ya siyah ya beyaz duruşlarda şunları gördüm:Ajda Pekkan’a Gezi Parkı’na gitmesi gerekirken neden “bir cemaat organizasyonu” olan Türkçe Olimpiyatları’na gitti diye kızıp köpüren, “hayranlıktan istifa ediyorum” diyenlerle bazı sanatçıları gezi direnişine katılarak yaygara kopartmakla suçlayan yöneticilerimizi...“Gidenler bizden gitmeyenler öteki” diyenlerle “Gitmeyenler bizden gidenler öteki” diyenlerin aslında birbirlerinin ellerini hararetle sıktığını...Muktedirlerin dediğim dedikçiliğiyle direnişçilerin dediğim dedikçiliğinin hiç farkı olmadığını...Nifak çıkaranlarla mücadele ederken nifak çıkaranları...Küçük hataları büyütenleri, büyük hataları küçültenleri...TBMM’nin salı günlerini... Grup toplantılarında sergilenen siyah-beyaz öfkeyi...İçinde siyah ile beyaz renk yok diye gökkuşağından hazzetmeyenleri...Griden korkanları; bir şeyin ya doğru ve yanlış olması gerektiğini düşünenleri, doğru görünenlerin yanlışlarını ve yanlış görünenlerin doğrularını aramayan tembel zihinleri...Siyah ile beyazın renkleri açmak veya koyultmak için kullanılabilme yeteneğinden habersizlerle, aynı yeteneği gerçeğin ayarlarıyla oynamak üzere kullanan haberlileri...Gücü, güçsüzler için isteyip de elde edince güçsüzleri ezenleri ve bu yüzden de daha büyük güçler tarafından ezilenleri...Galip olan mağlupları, mağlup olan galipleri...Başkalarının başarılarını çalanları, yedikleri yemeğin bedelini ödemeyenleri...Sırf kendilerini haklı çıkarmak için “kadrolu suçluları” kullananları...Siyah ile beyazın bile kendi içinde ton farkları olduğunu göremeyenleri...Şeytan onlar, biz melek diyenleri...Bireylerin ideolojik olma hakkını gasp edenleri...Ama biz de şurada hata yaptık diyemeyenleri...Çok korkanlarla hiç korkmayanların romantizmini...Fişleyenlerle fişlenenleri kayda geçiren mutlak iradenin unutuluşunu...Kime karşı çıkıyorlarsa onun ağzıyla konuşup kendi seslerini kaybedenleri...Bana benze, ben nasıl yaşıyorsam öyle yaşa, benim gibi ol yoksa öl diyenleri...Hak ararken haksızlık yapanları, can yakanları, kirletenleri, yakıp yıkanları...Hak verirken karşılığında kölelik isteyenleri...Meydan ile parkı ayıramayanları...Ya alkışlayan ya küfredenleri...Son sözlerini ilk başta söyleyenleri...Bir yemin edip dönemeyenleri...Zahmetli yolu seçenleri, orta yolu sevmeyenleri...Ya yaz ya kış olsun diyenleri, bahara yaşama hakkı tanımayanları...Genellemelerin konforuna yaslananları...Kanuna uygun cinayetleri, kanuna uymayan masumiyetleri...Kitabı tersinden okumaya çalışanları...Ağaca bakarken sadece ağacı, tohuma bakarken sadece tohumu görenleri, ikisini aynı anda teşhis edemeyenleri...Zincirin tamamını değil, tek halkayı görüp onu kopartmaya çalışıp bindiği dalları kesenleri...Virgülü değil, noktayı sevenleri...Pire için yorgan yakanları...Ne bilmediğini bilmeyenleri...Tek gözle yetinenlerle dört göze rağmen kör kalanları...Davul başkasının boynuna asılsın, tokmak bende olsuncuları...Susmayı beceremeyenleri, konuşmazsa öleceğini sananları...Kendi direnişlerini asil, başkalarınınkini sefil bulanları...Kendini normal, başkalarını marjinal sayanları...Toplumu ya özgürlük ya güvenlik çizgisine getirenleri...Ya direniş ya ölüm diyenleri, asla esnemeyenleri...Varsın yansın yaşlar da kuruların yanındacıları...Sabah ak dediğine gün batmadan kara diyenleri...Bazı doğruları koruma adına bazı yalanları söylemekten çekinmeyenleri...Sembollerin arkasına sığınanları...Eleştirirken şiddeti sevip, eleştirilirken şefkat isteyenleri...Kendi kazançlarından çok başkalarının kayıplarına sevinenleri...Dindarlığı kindarlıkla karıştıranları...Namazlarını şova dönüştürenleri...Müslüman kelimesiyle yetinmeyip önüne arkasına binbir sıfat takanları...Torbalarından çoktan soğumuş acıları çıkartıp yeniden ısıtanları...Acılarını yarıştıranları...“Ve” yerine “ama” kullananları...Büyük diktatörleri işaret ederken, kendi nefslerinin kurduğu diktayı göremeyenleri...Denizlerin hırçın dalgalarıyla boğuşup da derelerin sığlığında boğulanları...Siyah ile beyazın inatçılıkta asla yenişemeyeceklerini...Fotoğraf da fotoğrafmış ha!!!
↧