Amerika’nın elektronik ve bilişim istihbaratı kurumu NSA hakkında ortaya çıkan gizli bilgiler sayesinde birçok yeni şeyi en azından kısmen öğrenmeye başladık.Bunlardan birisi de NSA’nın özel şirketlerle olan bağları sayılır. Kurumun şirketlerle işbirliği yaptığı, bunlardan çeşitli şekillerde faydalandığı tahmin ediliyordu; ama bunun kapsamı, genişliği ve derinliği konusunda bilinenler çok sınırlıydı.Son ifşaatlarla bu konuda az da olsa aydınlanmaya başladık. Nitekim son bilgilerden birçok Amerikan şirketinin özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra NSA’nın resmi sorumluluk sahasına ticari anlamda girip, kurumla çeşitli anlaşmalar yaptığı, bu sayede çok para kazandıkları anlaşılıyor. Bugün bu konuda medyada en çok Booz Allen Hamilton adlı şirketin adı öne çıkmış bulunuyor. Zaten NSA ifşaatçısı Edward Snowden de bu şirkette sistem yöneticisi sıfatıyla çalışıyor, şirketin açıklamasına göre ayda 12 bin dolar kazanıyordu.Booz Allen Hamilton şirketi bugün yaklaşık 25 bin kişi çalıştırıyor. Yıllık 6 milyar dolar civarındaki cirosunun büyük bölümünü de Amerikan askeri ve istihbarat kurumlarıyla yaptığı işlerden sağlıyor. Şirketin 25 bin elemanının yarısından fazlasının çok gizli belge ve bilgilere ulaşma izni var. Yani bunlar aynen ifşaatçı Snowden gibi söz konusu belgelere bakabilir ve ulaşabilirler. İfşaatlara kadar bununla övünen şirket şimdi ise bu konuda sessizliğini koruyor; zira söz konusu izne sahip kendi elemanı Snowden, bir USB parmak bellekle Prizma denen gizli programı indirip medyaya sızdırmış bulunuyor. Bu yüzden de şirketin ve NSA’nın çalışan personelle ilgili gizlilik politikaları ve bunun zaafları eleştiriliyor.2010 yılında kamuya açılan şirketin kârlılığı son 3 yılda 8 kat artmış, şirket devlet kurumlarıyla önemli anlaşmalar yapmış bulunuyor. Buna son örnek, Amerika’nın önemli bir istihbarat kurumu olan Savunma İstihbarat Kurumu (DIA) ile bu yıl yaptığı 5,6 milyar dolarlık istihbarat analizleri programı mesela.NSA ile işbirliği halinde olan başka büyük Amerikan şirketleri de muhakkak var. Ne var ki, bugün bunların adı ortalıkta dolaşmıyor. Bu yüzden bunları pek bilmiyoruz.Diğer yandan, NSA ifşaatları dolayısıyla yazılan bazı yazılarda birkaç İsrail menşeli şirketin de adları geçmeye başlamış bulunuyor. Hem İsrail gazetelerinde ve hem de Amerikan kaynaklarında bunların NSA’nın özellikle Prizma programındaki rollerine dikkat çekiliyor. Bunların önde gelenleri olarak Verint ve Natus şirketleri zikrediliyor.Birkaç yıl önce adı öne çıkan Comverse Technology adlı İsrail menşeli ana şirketin yan şirketi olan; ama bu yılbaşlarında ana şirketi de satın alan Verint’in son ifşaatlarda adı geçen Amerikan telefon devi Verizon’un telefon haberleşmelerini izlediği öne sürülüyor. 2010 yılında Boeing tarafından satın alınan Natus’un ise yine Amerikan telefon devlerinden birisi olan AT&T’ye dinleme ve izleme yazılım ve donanımlarını sağladığı söyleniyor. 2011 yılında da Wikileaks sitesinde yayınlanan belgelerde de izleme ve dinleme konularında şüpheli görülen bazı İsrail menşeli şirketlerin adları da yer almıştı.Hatırladığım kadarıyla bu konularda çok fazla yayın da yapılmamış, söz konusu İsrail menşeli şirketler konusu büyük ölçüde karanlıkta kalmıştı. Zaten halen de öyle. Bu yazıda adlarını verdiğim şirketler de NSA konusunda iki önemli kitap yazan Amerikalı yazar James Bamford’un yazılarında yer alan şirketler esasen. Burada, konuyla ilgilenenlerin Amerikan Wired Magazine adlı dergiden faydalanabileceklerini, isterlerse Wired.com’a girip söz konusu yazıları bulabileceklerini de bildirmiş olayım.NSA, işbirliği yaptığı şirketler, bunların faaliyetleri, mevcut ve geliştirmekte oldukları yeni programlar, bunların da arkasındaki şirketler şüphesiz birçoğumuzu ilgilendiriyor. Sonuçta, hepimiz şöyle veya böyle siberâlemde kaçınılmaz şekilde dolaşıyor, internetten ve diğer vasıtalardan faydalanıyoruz ve bu arada da muhtemelen bazıları tarafından izleniyoruz. NSA konusuna devam edeceğiz demiştik; ediyoruz; edeceğiz.
↧