Evliliğe devam mı, yoksa hepsi bu kadar mı? Hangisi daha hayırlı? Taraflar gece gündüz kafa yorar. Hele bir de çocuk varsa, boşanmak dünyanın en zor kararına dönüşür.Karı koca onlara her baktıkça, artık bir arada olamayacaklarını, bir sofranın etrafında dizilemeyeceklerini düşündükçe dünya başlarına yıkılacakmış gibi gelir. Kendilerine zarar gelsin ama evlatlarının kılına zarar gelmesin üzerine kuruludur anne-babalık. Şefkatin gereğidir bu. Merhametli anne-baba demek kendinden çok evladını düşünmektir.Kılı kırk yararak, yüreğine taş basarak nihayet o sevimsiz, tatsız karar alınır. Her iki tarafın da iyi niyetlerle, binbir umutla başladıkları hayat yolculuğu boşanma durağında son bulur. Bırakın bir yastıkta kocamayı bir yastıkta daha bir saç telini bile ağartamamışlardır.Bilmeden zarar veriliyorEbeveynler bu sancılı süreç ve sonrasında inanılmaz hatalar yaparlar. Bunlardan en önemlilerinden bazıları çocuklarla ilgilidir. Çocuklarına bu kadar düşkün, yemeyip yediren, giymeyip giydiren, kendilerinden çok çocuklarını düşünen anne ve babalar, öyle bir akıl tutulmasından duçar olurlar ki; o çocuklarına bir halel ve zarar gelmesin, onlar etkilenmesin diye boşanma kararını çok zor alan anne-babalar, boşanmanın çocuklar üzerindeki menfi etkisinden katbekat fazlasını kendi elleriyle yaparlar.Bunlardan ilki, anne ve babanın çocuklarına diğerini kötülemesidir. “Senin annen şöyle, senin annen böyle, annen şunu yaptı bunu yaptı” ya da “Senin baban şöyle senin baban böyle, şunu yaptı bunu yaptı” veya “Senin annen/baban yüzünden boşandık,” denilerek akla ziyan kötülemeler sökün eder. Kadın ya da erkek ya da her ikisi birden içlerinde biriken öfke ve kızgınlığı çocuk üzerinden karşıdakine kusar. Amaç diğer ebeveyni kötüleyerek çocuğunun onunla arasını açarak eski eşine zarar vermektir. Bunu yapan ebeveyn elbette bunu bilerek ve kasten çocuğa zarar vermek için yapmıyordur. Bu kötülenen ebeveyne bir ceza olarak yapılır ama incinen, hasar gören ne yazık ki çocuk olur.Ebeveyn kötü bir insan bile olabilir. Ancak unutulmaması gereken, her insanın kötü de olsa anne-babaya ihtiyacı olduğudur. Kimsenin, çocuğunun diğer ebeveyniyle ilişkisini bozma hakkı yoktur. İnanın ebeveynlerin çocuklarına diğerini kötülemesi, çocuğa boşanmadan katbekat daha çok hasar vermektedir. Ebeveynler kendi aralarındaki hesaplaşmaya çocuklarını alet etmemeli, meseleleri her ne ise kendi aralarında görmelidirler. Şunu da ilave etmeliyim ki, bu sadece boşanan çiftlere mahsus değil. Evliyken de bu tahrip gücü yüksek hata yapılmaktadır.Çiftler boşanır. Çocuğun velayeti diyelim annededir. Baba hafta sonu çocuğunu alır. Sanki baba değil de sorgu yapan polistir: “Annen ne yapıyor, hayatında biri var mı? Sana/size nasıl davranıyor? Benim hakkımda konuşuyor mu, beni size kötülüyor mu? Geçen gün neredeydiniz?” Sanki çocuk, çocuk değil de diğerinden haber taşıyan “posta güvercini” muamelesi görür adeta.Çocuk, kırgın halde annesinin evine döner. Sorgulamanın ikinci seansı başlar: “Babanla nereye gittiniz? Yanında başka biri var mıydı? Kimlerle telefonda konuştu? Evine yeni eşyalar almış mı? Hayatında biri var mı?”Kâbusa dönüşen geliş-gidişlerÇocukların anne-babası arasında bu gidiş gelişi kâbusa dönüşür, bu sorgulamalardan ağır yara almıştır ve bıkkındır. Kendini bir suçluluk duygusu ile boğuşur halde bulur. Laf taşımak, hafiyelik, ajanlık gibi görevlere zincirlenmiştir. Her hafta içten içe, rapor tutmakla yükümlü bir gözcüye dönüşür. Bu artık onun farkında bile olmadan yükümlü olduğu roldür. Bu rol ona iyi bir evlat olmanın gereklerinden biri gibi gelmeye de başlayabilir. Babanın ya da annenin ilgisini çekebilecek bir ayrıntı yakalamaya çalışır. Hele hele bir de anne ya da baba yeniden evlenmişse, çocukların vay haline. Anne başlar: “O kadınla sakın sıkı fıkı olma, o babanı elimizden aldı.” Ya da baba başlar: “O adam senin baban değil, bunu unutma. Onunla sakın sıkı fıkı olma, yüz verme.” Sanki çocuk, zaten zorlukla kabullendiği bu yeni duruma can atmaktadır.Çocuklar boşanmış anne-babalarıyla, aralarındaki bağı sağlam tutmak, anne-babaya olan ihtiyaçlarını karşılamak için buluşuyorlar, sizin adınıza ajan gibi çalışıp size haberler uçurmak için değil sevgili anne ve babalar.Boşanmak çocuklara zaten çok ağır bir yükken, ilave yüklerle onların hayatını zorlaştırmak büyük haksızlık olmuyor mu?Kimler küfreder?Özellikle Gezi Parkı olayları süresince küfürlü tweetlerde ciddi bir patlama yaşanıyor. Ne zaman küfürlü bir söz karşıma çıksa yönetmenliğini Spike Lee’nin yaptığı Malcolm X filminde geçen şu anlamlı sözü anmadan edemiyorum:“Söyleyecek sözleri olmayanlar küfreder.”Değişmenin zor oluşunun hikmetiBirden aklıma düşmüştü Michael J. Mahoney. Psikoloji ve psikoterapi alanında en üretken isimlerden biriydi ve 2006’da ölmüştü. Birçok kereler konuşmalarını dinlemiştim. Kütüphanemdeki “Human Change Processes (İnsanın Değişim Süreci)” kitabını elime aldım ve rastgele açtım. Altını çizdiğim satırlara göz gezdirdim. Mahoney, insanın kendi özüne ait değişimin oldukça zor olduğunu, değişim konusunda içimizde bir “direnç” olduğunu, bunun da insanın kendini korumaya yönelik olduğunu anlatıyordu. Değişmemiz çok kolay olsaydı, bir gün bir insan diğer gün başka bir insan olup çıkardık. Yani biz biz olmazdık o zaman.
↧