3 Temmuz sürecinde neler yaşandığını hepimiz biliyoruz. Gözümüzün önünde olanlar dışındakileri de bilmesi gerekenler biliyor, ötekiler de seyrediyor. Kötü ve yanlış olansa birşeyler yapması gerekenlerin de süreci seyretmesi hatta ters işlerle sürecin büsbütün karmakarışık edilmesi. Onun için bu noktaya geldik.Hiç uzaklara gitmeyeceğim, medya olarak bu süreçte iyi bir sınav verdiğimizi söyleyebilecek tek arkadaşım var mı acaba? Kendimi ayrı tutmuyorum, ben de konuşmam gereken yerde susmayı yeğledim. Elbette ki mazeretim vardı, bu işi durduk yerde küfür ve hakaretlere muhatap olmak için yapmıyorum. Ayrıca yazdığım gerçekler de pek kimsenin umurunda olmuyor. Süreç boyunca o kadar yanlış işler yapıldı ki buna dayanabilmek olanaksız. Nitekim sonucu da ortaya çıkıyor. Bana en çarpıcı ve acıklı geleni şu: Birkaç ay önce Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, ‘Bu iş kapandı, artık UEFA’dan filan gelecek birşey yok’ diye şişindiğinde tek kişi bile çıkıp ‘Hayır başkan, yanlış biliyorsun, UEFA’daki süreç henüz noktalanmadı’ diyemedi. Tek arkadaşımızın bile aklına, bu işin ‘bilirkişisi’ olan kişiyi arayıp ‘Şenes Erzik şöyle diyor’ diye öğrendiklerini yazmak gelmedi. Süreç boyunca gazetecilik görevimizi bir yana bırakıp ya kulüpçülük yaptık ya da çok derin uzmanmış gibi afaki yorumlarla ortalığın daha çok bulanmasında katkıda bulunduk. Gerçi Erzik’in de bu konuda konuşmaktan kaçındığı ortada çünkü ağzından çıkanın nasıl yansıyacağı da belli olmayabiliyor... UEFA’nın şu son adımı atmasının ardından gazetelere bir bakın: Sanki onlar bizim iki kulübümüzle ilgili bir disiplin soruşturması yapmıyor da biz UEFA’yı sorguya çekiyoruz gibi bir hava yok muydu? Bitmedi, raportörün ‘çaylak’ olduğundan tutun da Steaua Bükreş, Porto örneklerini ileri sürerek ‘dayılanmaların’ kime ne yararı oldu? ‘Biz nerde yanlış yapıyoruz’ da bu iş giderek büyüyor diye düşünmek yerine ‘Haklı olduğumuz sonunda anlaşılacak’ propagandasıyla nereye geldiğimizi görmüyor musunuz? Futbol Federasyonu ve kulüp yönetimlerini bir kalem geçin! Neler yaptıkları ortada... Özellikle son genel kurul korkunç bir skandaldı, kimse oralı bile olmadı. Türk futbolu tarihinin en sıkıntılı günlerini yaşarken TFF başkanı ‘Beni ilgilendirmez’ diyebildi. Başka bir ülkede bunu söyleyen kişi lime lime edilirdi, bizde kimse kulak bile asmadı. Saatlerce konuşulup tartışılması gereken sorunlar varken kimse ağzını bile açmadı. Bu mu yöneticilik! Ya spor hukukçusu dostlarımız! Onların da hali şenlik... Bazıları yıllardır özledikleri bir olanağı ele geçirdi, televizyonlarda sık sık görünme olanağını buldu. Peki, içlerinden herhangi birinin söyledikleri arasında aklınızda kalan tek cümle var mı? En azından, ‘hayır, süreç henüz bitmedi’ diyebilen biri çıktı mı? Tamam, anladık; süreç zorlu, iş karmaşık. Peki, siz zihin açıcı herhangi birşey söyleyemez miydiniz bunca zaman? Hukukçuluk, hep belirsizlikler üzerinden yürüyüp anlaşılması zor kavramlarla dansetmek midir? ‘Böyle bir durumda sonuç şu olur çünkü ilgili yasa ve yönetmelikler bunu bildirir’, demek olanaksız mıdır? En yukardaki siyasetçisinden tutun da ‘ne yani, sadece sadece benim takımım mı yaptı, ötekilere niye ceza yok’ diyen ‘asıl şikeciler başka yerde’ şeklinde anlamsız saptırmalardan medet uman taraftara kadar hepimizin bugün içine düştüğümüz batakta sorumluluğu var. Üstelik hâlâ bunun farkında değilmiş gibi davranmayı da becerebiliyoruz. Ülkemizde dünyanın en önemli spor etkinlikleri arasında sayılabilecek iki büyük turnuva varken gazetelerimizi nelerle doldurmak zorunda kalıyoruz. Bu, utanılacak bir durum değil mi? a.cakir@zaman.com.tr
↧