Sorgusuz sualsiz ordudan ilişiği kesilenlerin mağduriyetlerinin giderildiğini biliyordum. Ta ki onunla karşılaşana kadar. Meğerse sadece bir bölümünün sorunu çözülmüş. Atılma iki türlüymüş. Biz daha çok YAŞ kararı ile olanı biliyoruz. Dosyası Şûra'ya geliyor, orada karara dönüşüyor. AK Parti'nin iktidar döneminde Başbakan ve bakan, engel olamayınca şerh koydu.Bir de disiplinsizlikten mahkeme kararıyla Silahlı Kuvvetler'den uzaklaştırılanlar var. Bu yöntem özellikle 2002'den sonra yoğunlaşmış. Avrupa Birliği süreciyle paralel olarak. Aytaç Yalman Jandarma Komutanı sıfatıyla açık açık söylemiş. 'AB bazı haklar tanıyabilir. İrticacıları mahkeme kararıyla atacağız. Önce dosyaları hazırlanacak. Sonra disiplinsizlikten ilişikleri kesilecek. AYİM de gereğini yapacak.'O bunlardan biri. Şûra değil disiplinsizlikten mahkeme kararıyla atılanlardan. Dokunaklı bir hikâyesi var. Tek başına değil. Sayıları kabarık. 2000 kişiler... 1500'ü kendisi gibi 'irtica' gerekçesiyle kapı dışarı edildi. İrticadan kasıt da namaz veya eşinin başörtüsü. İrticacı yaftası yemek için biri yeterli. 'Adımı yazma' dedi. Bazı haklı endişeleri var. Yaşadıklarını anlatırken çok dikkatliydi. Kendisine ulaşmalarından çekiniyordu.10 sene önce. AK Parti'nin iktidara yürüdüğü yıllar. Komutandı. Daha üst komutanları vardı. Üniformayı giyeli 20 yıla yaklaşmıştı. O sabah yine operasyona hazırlanıyordu. Askerlik hayatı arazide geçmişti. 10 yıl timlerde komando olarak görev yaptı. Kaç yarası olduğunu rakama dökmek istemedi. Yaralı bir astsubayı kurtarmak için çıktıkları operasyonu hatırladı.'5 mermi isabet etti' dedi, dördü göğüsten, biri kulaktan. Kurşunların vücudunun iç bölgelerine ulaşmasına can yeleğinin engel olduğunu söyledi. Yediği kurşun bir iki değil, onlarca. O günlerden kalma hâlâ yara izleri var. Ailesini de ihmal etti. Kızı doğdu. Memlekete gönderdi. Tekrar gördüğünde 7 aylık olmuştu.O sabah operasyon için son hazırlıkları yapıyordu. İl Jandarma Komutanı 'Ben geliyorum, beklesin...' diye haber göndermiş. Başına gelecekleri tahmin edemedi. Askerlik hayatı başarılarla doluydu. Sicili tertemiz. Tek bir cezası yok. 'Şerit, rozet ve takdirname' aldı. Bir dosyaya sığmayacak kadar fazla. Her birini tek tek gösterirken 'Çoğu generalde bu kadar takdirname yok.' dedi.Komutan geldi, hal hatır sormadan tabancasını istedi. Sonra nezarete gönderdi. Hiçbir gerekçe söylemeden. Rütbeli bir subaya nezaret mevzuata aykırı, komutanın adli yetkisi yok, savcıların haberi de yok. İçeride günlerce kaldı. Çevresi aleyhinde ifade vermeye zorlandı. 7 tane suç dosyası hazırlandı. Aralarında DGM'nin de bulunduğu 7 ayrı mahkemede iddianame hazırlandı. Hiçbirinde irticai faaliyet suçlaması yok. Duruşmaya çıktığında hâkim dosyaya baktı, 'Oğlum sen kimin kuyruğuna bastın, böyle dava mı olur?' dedi.Bu iddianameler gerekçe gösterilerek 'disiplinsizlikten' üçlü kararnameyle mesleğinden uzaklaştırıldı. Altında imzası bulunun üç makam, kuvvet komutanı, bakan ve Genelkurmay başkanı... Ve bitti. Terörle mücadelesinden dolayı hakkında koruma kararı verildi. 24 saat koruma altındaydı. Bırakın korumayı, belindeki silah da alındı. Yalnız ve korumasız olarak tek başına kalakaldı.7 ayrı mahkemeden de beraat etti. Delil yetersizliğinden değil, 'suç oluşmadığı' için. Atılma gerekçesi ortadan kalktığı için dönmesi gerekir değil mi? Gereğini yapmaları için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne gitti. Savcı fezlekesinde 'göreve iadesi gerekir' dedi. Ancak mahkemenin kararı 'ret' oldu. Dayanağı mı? 'Kuvvet komutanlarının tasarrufuna yanlış demek askerî teamüllere aykırıdır'. Yaşadığı sıkıntıları tahmin etmek zor değil. Evin iaşesi için sabahları halde kamyon boşalttığı da oldu, inşaatlarda amelelik yaptığı da...O tek değil. Sayıları 2000'i buluyor. Bekledikleri adalet. Haklarının iadesini istiyorlar. Yeniden yargılanmaya da hazırlar. AK Parti büyük reformlara imza attı. Şu sıralar 35. maddeyi değiştirmenin hazırlığı içinde. Giderek derinleşen bu acılı ve dokunaklı sese kulak vermekte fayda var. Ben duyurmuş olayım...
Sorgusuz sualsiz ordudan ilişiği kesilenlerin mağduriyetlerinin giderildiğini biliyordum. Ta ki onunla karşılaşana kadar. Meğerse sadece bir bölümünün sorunu çözülmüş. Atılma iki türlüymüş. Biz daha çok YAŞ kararı ile olanı biliyoruz. Dosyası Şûra'ya geliyor, orada karara dönüşüyor. AK Parti'nin iktidar döneminde Başbakan ve bakan, engel olamayınca şerh koydu.Bir de disiplinsizlikten mahkeme kararıyla Silahlı Kuvvetler'den uzaklaştırılanlar var. Bu yöntem özellikle 2002'den sonra yoğunlaşmış. Avrupa Birliği süreciyle paralel olarak. Aytaç Yalman Jandarma Komutanı sıfatıyla açık açık söylemiş. 'AB bazı haklar tanıyabilir. İrticacıları mahkeme kararıyla atacağız. Önce dosyaları hazırlanacak. Sonra disiplinsizlikten ilişikleri kesilecek. AYİM de gereğini yapacak.'O bunlardan biri. Şûra değil disiplinsizlikten mahkeme kararıyla atılanlardan. Dokunaklı bir hikâyesi var. Tek başına değil. Sayıları kabarık. 2000 kişiler... 1500'ü kendisi gibi 'irtica' gerekçesiyle kapı dışarı edildi. İrticadan kasıt da namaz veya eşinin başörtüsü. İrticacı yaftası yemek için biri yeterli. 'Adımı yazma' dedi. Bazı haklı endişeleri var. Yaşadıklarını anlatırken çok dikkatliydi. Kendisine ulaşmalarından çekiniyordu.10 sene önce. AK Parti'nin iktidara yürüdüğü yıllar. Komutandı. Daha üst komutanları vardı. Üniformayı giyeli 20 yıla yaklaşmıştı. O sabah yine operasyona hazırlanıyordu. Askerlik hayatı arazide geçmişti. 10 yıl timlerde komando olarak görev yaptı. Kaç yarası olduğunu rakama dökmek istemedi. Yaralı bir astsubayı kurtarmak için çıktıkları operasyonu hatırladı.'5 mermi isabet etti' dedi, dördü göğüsten, biri kulaktan. Kurşunların vücudunun iç bölgelerine ulaşmasına can yeleğinin engel olduğunu söyledi. Yediği kurşun bir iki değil, onlarca. O günlerden kalma hâlâ yara izleri var. Ailesini de ihmal etti. Kızı doğdu. Memlekete gönderdi. Tekrar gördüğünde 7 aylık olmuştu.O sabah operasyon için son hazırlıkları yapıyordu. İl Jandarma Komutanı 'Ben geliyorum, beklesin...' diye haber göndermiş. Başına gelecekleri tahmin edemedi. Askerlik hayatı başarılarla doluydu. Sicili tertemiz. Tek bir cezası yok. 'Şerit, rozet ve takdirname' aldı. Bir dosyaya sığmayacak kadar fazla. Her birini tek tek gösterirken 'Çoğu generalde bu kadar takdirname yok.' dedi.Komutan geldi, hal hatır sormadan tabancasını istedi. Sonra nezarete gönderdi. Hiçbir gerekçe söylemeden. Rütbeli bir subaya nezaret mevzuata aykırı, komutanın adli yetkisi yok, savcıların haberi de yok. İçeride günlerce kaldı. Çevresi aleyhinde ifade vermeye zorlandı. 7 tane suç dosyası hazırlandı. Aralarında DGM'nin de bulunduğu 7 ayrı mahkemede iddianame hazırlandı. Hiçbirinde irticai faaliyet suçlaması yok. Duruşmaya çıktığında hâkim dosyaya baktı, 'Oğlum sen kimin kuyruğuna bastın, böyle dava mı olur?' dedi.Bu iddianameler gerekçe gösterilerek 'disiplinsizlikten' üçlü kararnameyle mesleğinden uzaklaştırıldı. Altında imzası bulunun üç makam, kuvvet komutanı, bakan ve Genelkurmay başkanı... Ve bitti. Terörle mücadelesinden dolayı hakkında koruma kararı verildi. 24 saat koruma altındaydı. Bırakın korumayı, belindeki silah da alındı. Yalnız ve korumasız olarak tek başına kalakaldı.7 ayrı mahkemeden de beraat etti. Delil yetersizliğinden değil, 'suç oluşmadığı' için. Atılma gerekçesi ortadan kalktığı için dönmesi gerekir değil mi? Gereğini yapmaları için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne gitti. Savcı fezlekesinde 'göreve iadesi gerekir' dedi. Ancak mahkemenin kararı 'ret' oldu. Dayanağı mı? 'Kuvvet komutanlarının tasarrufuna yanlış demek askerî teamüllere aykırıdır'. Yaşadığı sıkıntıları tahmin etmek zor değil. Evin iaşesi için sabahları halde kamyon boşalttığı da oldu, inşaatlarda amelelik yaptığı da...O tek değil. Sayıları 2000'i buluyor. Bekledikleri adalet. Haklarının iadesini istiyorlar. Yeniden yargılanmaya da hazırlar. AK Parti büyük reformlara imza attı. Şu sıralar 35. maddeyi değiştirmenin hazırlığı içinde. Giderek derinleşen bu acılı ve dokunaklı sese kulak vermekte fayda var. Ben duyurmuş olayım...