Yeni dünyanın iş düzeni, “Ya farklılaş ya da öl” diyecek kadar acımasız. Ancak rekabetçi binlerce alternatif içinden seçilmek hiç de kolay değil.Farkı oluşturacak olan inovasyon, tasarım ve sürdürülebilirlik bizde henüz dile getirilirken Almanya’da saygın yarışmalardan biri olan Red Dot 1955’ten bu yana tasarıma ödül veriyor. Bu yıl İTÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alpay Er de jüride yer almış. Prof. Er’e onur ödülü veriliyor. Organizasyon, dünyanın her yanından gelen binlerce iş arasından kılı kırk yararak önce iyileri sonra iyilerin en iyisini seçiyor. Ne mutlu ki Türkiye’den de pek çok şirket giderek daha çok yarışmaya, dolayısıyla tasarıma yakın ilgi gösteriyor. Profilo Dayanıklı Ev Aletleri de bunlardan biri. Marka, ev aletleri ve mutfak kategorisinde ikisi çamaşır ikisi bulaşık makinesi olmak üzere uluslararası bir yarışmada ilk kez dört ödül birden alıyor. Tabii bu hiç kolay değil. Zorluk pazardaki onlarca rakiple yarışmak değil, tasarımın fark oluşturacağına olan inançla bıkıp usanmadan uzun yıllar çalışmak gerekiyor. Bu da başta nitelikli insan gücü, zaman ve bütçe demek. Essen’de Profilo’nun çatı şirketi BSH’nin Yerel Markalar ve OEM Markaları Tasarım Direktörü Robert Gotschy, tasarım müdürü Ralph Pitruska, yerel markalar sorumlusu Sedef Abbasoğlu ve Pazarlama Müdürü Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu ile kazanan işler üzerinden şirketin tasarım felsefesini uzun uzadıya konuştuk. Bu konuşmadan çekip çıkardıklarım şunlar: İşe başlarken; Tasarım bir hoşluk, şıklık değil iş sonuçlarına yansıyan ticari bir aksiyondur. Ürüne ne katarsak satar sorusu sürekli sorulmalı. Şirketin pazarlama, satış ve üretim departmanları sahadan gelen bilgileri birleştirmeli, tüketicinin taleplerine kulak vermeli. Haydi, tasarım yapalım diye işe başlanmaz. Tüketici eğilimleri, dünyanın hal ve gidişi tasarımda aranan hedefi gösterir. Önce var olanla devam etmek yerine neden yeni bir tasarım arayışına girildiğine karar verilmeli. Tasarım her alandan beslenir. İşe yarar yeni fikrin nereden geleceğini bilemezsiniz. Dinlemeyi öğrenin. Tasarım arayışı sürerken; Eğilimler çevre duyarlılığı ve enerji dostu olan cihazlardan yana. O halde hedef tasarruftur. Sahip olunması şart olanlarla sahip olmaktan doyum aldığınız ürünler farklı. Eğer ürününüz mecburiyetten alınıyorsa tasarıma daha da çok önem verilmeli. Dayanıklı tüketim mallarına sahip olmak bir mecburiyet. Şık olmasını değil sağlam olmasını, uzun yıllar sorun çıkarmadan çalışması istenir, unutmayın. Tasarım beklentisi farklı toplumlarda değişiklik gösteriyor. Kimisi sade kimisi renkli tasarımlardan hoşlanıyor. Yerel farklılıklara dikkat. Gelecek ne getirecek; Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi bu ürünler de dijitalize olacak. Makinelerin makinelerle konuştuğu, zaman kazandıran akıllı evlerde yaşanacak. Görünüm önem kazanacak, ürün ve hizmetlerde eğlenceli olan tercih edilecek. Gelecekte Çin’in etkilerini tasarımda daha çok göreceğiz. Red Dot’ta pek çok Uzakdoğulu yarışmacı ödül aldı. Kaldı ki “en iyi” Lenova seçildi. Tasarım ve müşteri deneyimi takımı şirket başkanı Yao Yingjia ile tam kadro sahnedeydi. Küresel pazarda devler arasında rekabet sürerken yerel markalar önem kazanacak. Gelecek bugünkünden zor olacak. Fark oluşturmak isteyenler herkesin yaptığını taklit etmek yerine kendi farkını bulmalı. Bir de geleceğe ilişkin acı bir söz; fark edilmeyen rakipler tarafından yok edilecek…Ünlü yüzlere ödenen astronomik paralarCannes Lions Yaratıcılık Festivali’nde büyük ödül dahil kazanan işlerde ünlü yüzler yok. Hatta 5 Grand Prix alan iş Dumb Ways to Die çizgilerden oluşan bir animasyon. Oysaki bizde giderek artan bir biçimde markaların mesajları ünlülerin ağzından veriliyor. Bu bir kestirmeden tüketiciye ulaşma yöntemiyken oyuncuların aldığı bedeller de magazin sayfalarında PR malzemesi, adeta reklamın izlenilirliğini artırıyor. Son dönemde yine Opet Kadir Çöpdemir’i, Simit Sarayı futbolcu Arda’yı ve Media Markt Yalan Dünya dizisinin Vasfiye Teyze’sini “şimdilik” marka yüzü olarak kullanıyor. Vasfiye Teyze bir yana bırakılırsa pek çok markanın yüzü olan Kadir Çöpdemir ve Arda’yı en çok hangi marka ile hatırladığımı düşünüyorum. Bana göre Kadir Çöpdemir “İllaki Pınar sucuk”, Arda ise Paris Hilton’lu Defacto ile uzun yıllar hatırlanacak. Peki, neden? Kadir Çöpdemir, sucuk reklamında rol yapmadığı ve uzun zamandır tutarlılıkla marka yüzü olmaya devam ettiği için. Arda ise Paris Hilton ile karşılaşınca gençlerin benzer tepkiler vereceği içgörüsünden yola çıkıldığından. Ancak nedendir bilinmez bazen markalar ünlüyü çabuk tüketiyor, vazgeçiyor. İşte böyle zamanlarda ortalıkta gezen rakamlar daha da büyüyor gözümüzde. Böylesine kolay kazanılan paralar aklımızı karıştırıyor. Gelelim Yalan Dünya’nın Vasfiye Teyze’sine. Huysuz tiplemesiyle Media Markt’ın bundan önceki kampanyalarındaki agresif ve eleştiren tonuna uygun bir seçim. Umalım ki tek atımlık bir reklam değil de uzun soluklu bir ilişki olsun. Çünkü Vasfiye Teyze kızdıran, provoke eden haliyle markanın mesajını iyi taşıyacaktır. Eğer Media Markt agresif kampanyalarına devam ederse de reklam şikâyet mercilerinden ses gelmesi yakındır.
Yeni dünyanın iş düzeni, “Ya farklılaş ya da öl” diyecek kadar acımasız. Ancak rekabetçi binlerce alternatif içinden seçilmek hiç de kolay değil.Farkı oluşturacak olan inovasyon, tasarım ve sürdürülebilirlik bizde henüz dile getirilirken Almanya’da saygın yarışmalardan biri olan Red Dot 1955’ten bu yana tasarıma ödül veriyor. Bu yıl İTÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alpay Er de jüride yer almış. Prof. Er’e onur ödülü veriliyor. Organizasyon, dünyanın her yanından gelen binlerce iş arasından kılı kırk yararak önce iyileri sonra iyilerin en iyisini seçiyor. Ne mutlu ki Türkiye’den de pek çok şirket giderek daha çok yarışmaya, dolayısıyla tasarıma yakın ilgi gösteriyor. Profilo Dayanıklı Ev Aletleri de bunlardan biri. Marka, ev aletleri ve mutfak kategorisinde ikisi çamaşır ikisi bulaşık makinesi olmak üzere uluslararası bir yarışmada ilk kez dört ödül birden alıyor. Tabii bu hiç kolay değil. Zorluk pazardaki onlarca rakiple yarışmak değil, tasarımın fark oluşturacağına olan inançla bıkıp usanmadan uzun yıllar çalışmak gerekiyor. Bu da başta nitelikli insan gücü, zaman ve bütçe demek. Essen’de Profilo’nun çatı şirketi BSH’nin Yerel Markalar ve OEM Markaları Tasarım Direktörü Robert Gotschy, tasarım müdürü Ralph Pitruska, yerel markalar sorumlusu Sedef Abbasoğlu ve Pazarlama Müdürü Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu ile kazanan işler üzerinden şirketin tasarım felsefesini uzun uzadıya konuştuk. Bu konuşmadan çekip çıkardıklarım şunlar: İşe başlarken; Tasarım bir hoşluk, şıklık değil iş sonuçlarına yansıyan ticari bir aksiyondur. Ürüne ne katarsak satar sorusu sürekli sorulmalı. Şirketin pazarlama, satış ve üretim departmanları sahadan gelen bilgileri birleştirmeli, tüketicinin taleplerine kulak vermeli. Haydi, tasarım yapalım diye işe başlanmaz. Tüketici eğilimleri, dünyanın hal ve gidişi tasarımda aranan hedefi gösterir. Önce var olanla devam etmek yerine neden yeni bir tasarım arayışına girildiğine karar verilmeli. Tasarım her alandan beslenir. İşe yarar yeni fikrin nereden geleceğini bilemezsiniz. Dinlemeyi öğrenin. Tasarım arayışı sürerken; Eğilimler çevre duyarlılığı ve enerji dostu olan cihazlardan yana. O halde hedef tasarruftur. Sahip olunması şart olanlarla sahip olmaktan doyum aldığınız ürünler farklı. Eğer ürününüz mecburiyetten alınıyorsa tasarıma daha da çok önem verilmeli. Dayanıklı tüketim mallarına sahip olmak bir mecburiyet. Şık olmasını değil sağlam olmasını, uzun yıllar sorun çıkarmadan çalışması istenir, unutmayın. Tasarım beklentisi farklı toplumlarda değişiklik gösteriyor. Kimisi sade kimisi renkli tasarımlardan hoşlanıyor. Yerel farklılıklara dikkat. Gelecek ne getirecek; Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi bu ürünler de dijitalize olacak. Makinelerin makinelerle konuştuğu, zaman kazandıran akıllı evlerde yaşanacak. Görünüm önem kazanacak, ürün ve hizmetlerde eğlenceli olan tercih edilecek. Gelecekte Çin’in etkilerini tasarımda daha çok göreceğiz. Red Dot’ta pek çok Uzakdoğulu yarışmacı ödül aldı. Kaldı ki “en iyi” Lenova seçildi. Tasarım ve müşteri deneyimi takımı şirket başkanı Yao Yingjia ile tam kadro sahnedeydi. Küresel pazarda devler arasında rekabet sürerken yerel markalar önem kazanacak. Gelecek bugünkünden zor olacak. Fark oluşturmak isteyenler herkesin yaptığını taklit etmek yerine kendi farkını bulmalı. Bir de geleceğe ilişkin acı bir söz; fark edilmeyen rakipler tarafından yok edilecek…Ünlü yüzlere ödenen astronomik paralarCannes Lions Yaratıcılık Festivali’nde büyük ödül dahil kazanan işlerde ünlü yüzler yok. Hatta 5 Grand Prix alan iş Dumb Ways to Die çizgilerden oluşan bir animasyon. Oysaki bizde giderek artan bir biçimde markaların mesajları ünlülerin ağzından veriliyor. Bu bir kestirmeden tüketiciye ulaşma yöntemiyken oyuncuların aldığı bedeller de magazin sayfalarında PR malzemesi, adeta reklamın izlenilirliğini artırıyor. Son dönemde yine Opet Kadir Çöpdemir’i, Simit Sarayı futbolcu Arda’yı ve Media Markt Yalan Dünya dizisinin Vasfiye Teyze’sini “şimdilik” marka yüzü olarak kullanıyor. Vasfiye Teyze bir yana bırakılırsa pek çok markanın yüzü olan Kadir Çöpdemir ve Arda’yı en çok hangi marka ile hatırladığımı düşünüyorum. Bana göre Kadir Çöpdemir “İllaki Pınar sucuk”, Arda ise Paris Hilton’lu Defacto ile uzun yıllar hatırlanacak. Peki, neden? Kadir Çöpdemir, sucuk reklamında rol yapmadığı ve uzun zamandır tutarlılıkla marka yüzü olmaya devam ettiği için. Arda ise Paris Hilton ile karşılaşınca gençlerin benzer tepkiler vereceği içgörüsünden yola çıkıldığından. Ancak nedendir bilinmez bazen markalar ünlüyü çabuk tüketiyor, vazgeçiyor. İşte böyle zamanlarda ortalıkta gezen rakamlar daha da büyüyor gözümüzde. Böylesine kolay kazanılan paralar aklımızı karıştırıyor. Gelelim Yalan Dünya’nın Vasfiye Teyze’sine. Huysuz tiplemesiyle Media Markt’ın bundan önceki kampanyalarındaki agresif ve eleştiren tonuna uygun bir seçim. Umalım ki tek atımlık bir reklam değil de uzun soluklu bir ilişki olsun. Çünkü Vasfiye Teyze kızdıran, provoke eden haliyle markanın mesajını iyi taşıyacaktır. Eğer Media Markt agresif kampanyalarına devam ederse de reklam şikâyet mercilerinden ses gelmesi yakındır.