Mısır’ın nispeten bilinen 4500 senelik tarihinde, yani Firavunların rejiminden beri ilk defa geçen sene bir devlet başkanı halkın oylarıyla seçilmişti.Geçen hafta, Mısır ve Tunus ziyaretleri sırasında Müslüman Kardeşler karşıtı gruplar Cumhurbaşkanı Mursi’nin görevi bırakması için imza toplamakla meşguldu. Sonuçta 15 milyon imza topladıklarını iddia ettiler. Toplanıldığı iddia edilen imzaları saymak mümkün olmadığı için doğru kabul edelim. 30 Haziran’daki olaylardan sonra da Mısır ordusu Mursi’yi yönetimden uzaklaştırdı. Böylece, Mısır’ın ilk demokrasi tecrübesi hüsranla bitti. Mısır’da ordunun yönetimde uzun süre kalma isteği olsa da bu fiilen mümkün olmayacak. Ancak bundan sonra seçilen cumhurbaşkanı kim olursa olsun, “acaba daha dönemimin bir yılı ancak geçmişken seni beğenmedik” diyen muhaliflerin, ordunun desteğiyle darbe yapma korkusunu yaşayacak. Dolayısıyla, önceki iki diktatör (Enver Sedat ve Mübarek) sırasında on yıllarca geri kalan Mısır, demokrasiye geçişte esaslı reformlara sahne olamayacak. Ekonomisi de uzun süre rayına oturmayacak. Buna rağmen, Türkiye’nin ekonomik olarak Mısır’la ilişkilerini devam ettirmesi gerekiyor.Mısır ordusu: Ekonominin hakimiNasır, Sedat ve Mübarek dönemlerinde Mısır, ekonomik ve siyasi olarak geriledi. Nüfusu 85 milyon olan Mısır, Afrika’nın en büyük ülkelerinden birisi. Coğrafi konumu, turizm ve lojistik gibi avantajları var. Ancak, Türkiye’nin üçte biri GSYH’sine (satın alma gücü paritesiyle) sahip ve Türkiye’nin beşte biri kadar vergi toplayabiliyor. Mısır ekonomisi ortalama olarak yoksul ama yoksullukta eşitlik yok. Çok sayıda çok yoksul az sayıda çok zengin var Mısır’da. Dolayısıyla, antidemokratik rejimler sırasında Mısır, o büyük potansiyelinin yanına bile yaklaşamadı. Buna karşılık, Mısır ordusu kendisi açısından oldukça başarılı işlere imza attı Mısır’da. Ordu, Mısır ekonomisinin bazılarına göre yüzde 50’sini kontrol ediyor. Bazıları ise bu rakamı yüzde 15-20 olarak belirliyor. Gerçek rakam belli değil zira Mısır ekonomisinde zaten kayıt dışılık oldukça yüksek. Ancak, Mısır ordusunun futbol sahalarından, çok sayıda büyük ölçekli fabrikaya ve hizmet sektöründeki şirketlere kadar çok sayıda işletmeye sahip/hakim olduğu biliniyor. Ayrıca ordu Kahire ve diğer şehirlerde emlak zengini. Geri kalmış birçok ülkede (özellikle Arap ülkelerinde) olduğu gibi, Mısır’da da ordunun gücü dış güçlere karşı değil halka karşı. Mısır’ın, ciddi bir dış düşmana karşı pek bir gücü olmadığı, bir savaşta başarı gösteremeyeceği bellidir. Dolayısıyla, Mısır ordusu, ülkeyi dış düşmana karşı korumakla değil “iç düşmana” karşı korumaya programlanmış, askeri olarak güçsüz, ekonomik olarak ise güçlü bir yapı. Mısır’da önce demokratik bir devrim sonra antidemokratik bir darbe ile başa dönüldü. Genelkurmay başkanı yanına 75 milyonluk Müslüman kesimi temsil etmek üzere El Ezher rektörüyle, 10 milyonluk Kıpti azınlığı temsil etmek üzere Kıpti Papa’yı da alarak darbeyi meşrulaştırmaya çalıştı. Açıklanan yol haritası ne kadar dakik uygulanacak bilinmez. Ancak, Mısır’da darbe hükümetinin uzun süre kalması mümkün değil. Serbest seçimler yapıldığında, eğer Müslüman Kardeşler seçilmez ise kendini daha radikal konumlandıran İslamcı partilerle bir koalisyon ortaya çıkacak. Ancak kim gelirse gelsin hem yukarıda bahsettiğim Demokles’in kılıcını hissederken, hem de Müslüman Kardeşler gibi yönetim tecrübesizliği sebebiyle, Mısır’ın dağlaşmış sorunlarına kısa sürede herhangi bir çözüm getirmesi çok zor. Mısır ve ekonomisi, daha uzun süre on yıllardır süren geri kalmışlığının uzayan gölgesinde kalacak gibi görünüyor.Avrupa ve BatıBaşbakan Erdoğan Batı’yı Mısır ile ilgili tavrı sebebiyle eleştirmekte haklı. Almanya başta olmak üzere Avrupa devletleri, örneğin Türkiye’de polisin ‘orantısız’ gücünü ‘orantısız’ oranda kritik etmişlerdi. Bu sebeple fasılların tartışmaya açılmasını ertelemişlerdi. Oysa Almanya’da polis, elinde bıçak olan bir sivil Alman’ı tek kurşunla vurmayı orantılı güç saymışlardı. Benzer şekilde, 10’a yakın Türk’ün vahşice öldürülmesinden sorumlu bir kadını bir zanlı gibi değil bir devlet görevlisi gibi mahkeme ediyor ve yabancı basının izlemesine de engel oluyor Alman hukuk sistemi. Şimdi aynı özgürlükleri temel prensipleri arasında sayan Avrupa, Mısır’daki darbeyi protesto dahi edemiyor. Çifte standartların sistemi çökerten bir unsur olduğunu fark etmiyor herhalde Avrupa Birliği.Türkiye ekonomisi açısından MısırMüslüman Kardeşler’in ya da ona yakın unsurların içinde olmadığı bir yönetim çözümünün demokratik Mısır’da mümkün olmadığını söyledik. Ancak, yönetime kim gelirse gelsin Mısır ekonomisinin raya oturması yıllar alacak. Ana çalışma varsayımımız bu olmalı. Mısır’ın Türkiye açısından her şeye rağmen önemli bir partner potansiyeli taşıdığını geçen hafta da söylemiştik. Siyasi sorunların ortaya çıkardığı bulutlu havaya rağmen bu potansiyel devam ediyor. Nitekim Mısır her şeye rağmen Türkiye’nin en önemli ticari ortaklarından birisi. Önümüzdeki sıkıntılı dönemde siyasi ilişkiler bir yana Türk işadamları ve devlet yönetimi uzun vadeli düşünerek Mısır halkının yanında olmalı.Srebrenitsa ve AvrupaBiliyorsunuz, Srebrenitsa katliamı, kasabadaki kadın çocuk ve yaşlıları Birleşmiş Milletler adına savunması gereken Hollanda Birliği’nin kasabayı savunmadan, Sırp Çetniklere teslim etmesiyle gerçekleşmişti. Hatta Hollanda Birliği’nin komutanı Çetniklerin reisinden bir de hediye kabul etmişti. Tabii Sırp saldırısından önce, Birleşmiş Milletler birlikleri kasabadaki sivillerin kendilerini korumak için ellerinde tuttukları tek tük silahları da toplamayı ihmal etmemişlerdi. Silahlar toplanırken sivillere, silahlara ihtiyaçları olmayacağı; zira, artık BM tarafından korunacakları söylenmişti. Boşnak kadınlar yıllardır bu katliamı protesto ederek Avrupa’da çeşitli mercilere başvuru yapıyorlar; Hollandalı sorumluların cezalandırılmasını istiyorlar. Tabii, Avrupa’dan tık yok. En son olarak, Lahey’deki uluslararası mahkeme iki Sırp sanığı beraat ettirdi. Bu yıl içinde de Hollandalı komutan ve Sırp General Perisic beraat ettirilmişti. Sebep olarak delillerin yetersizliği ileri sürüldü. Bu gidişle dünyanın gözü önünde yapılan “orantısız” katliamın suçluları değil sadece kurbanları olacak. Avrupa adaleti buraya kadar.
↧