Bütün dünyanın gözü önünde son derece haksız sebeplerden dolayı Mursi’ye yapılan darbe, dikkatleri Mısır’a olduğu kadar Türkiye’ye ve diğer İslam ülkelerine de çevirdi.Hatırlayacaksınız askerin darbe yapma gerekçesi Tahrir Meydanı’ndaki gösterilerdi. Ancak aynı ordu, kendisini protesto edenlere katliamla karşılık verdi. Darbeciler, yüzde ellinin üzerinde bir oyla iktidara gelen Mursi’yi devirirken, buna tepki gösteren halkın üzerine ateş açmaktan çekinmedi. Mısır’da ihtiyaç duyulan darbe, bazı sokak gösterileri sonrasında gelmişti. Darbenin oluş şekli ve Batı ülkelerindeki yönetimlerin olayı değerlendirme biçimine bakıldığında, bu hareketin Mısır ordusunun inisiyatifiyle gerçekleşmediği görülüyor. Yaşananlar, doğrusu ve yanlışlarıyla yeni bir yönetim biçimini deneyen, yöneticilerini sandıkla seçip demokratik bir idareye geçmeye çalışan halka indirilmiş bir hançerdir. Diktatörlerden bıkmış Ortadoğu siyasetinin tepesine indirilmiş çok zalim bir balyozdur.Mısır’da yapılan bu darbe, Türkiye’de denenen ve diğer İslam ülkelerinde de muhtemelen denenecek bir planı iyice açık etti. Sokak gösterilerinin, kötü bir senaryonun birer parçası olduğunu herkese gösterdi. Mısır darbesi, Gezi protestoları çerçevesinde yaşanan şiddet eylemlerinin tamamen deşifre olmasını, bu olayların demokrasi isterken askerî diktatörlere zemin hazırlamak için kullanıldığını ayan beyan ortaya koydu.Kendi çapında masum gösterilerle başlayan eylemler bugün seçilmiş hükümete karşı bir operasyona dönüşmüş durumda. Yaşananlar, Türk demokrasisi açısından oldukça kötü bir sınavı işaret ediyor. Masum başlamış demokratik bir tepkinin nasıl kontrolden çıktığını, nasıl kaos oluşturulup bunun seçilmiş hükümetlere darbe için gerekçe haline getirildiğini gördük maalesef. Oysa protestolar, Batı ülkelerindeki gibi iktidarlara derdini anlatma yöntemi olabilirdi. Seçilmiş, oy verilmiş olmasına rağmen hükümetin beğenilmeyen bir uygulamasını medenice eleştirme yöntemi olarak kullanılabilirdi. Geldiğimiz noktada, Gezi Parkı eylemlerinin meşruiyeti kalmadı. Olayların, Ergenekon tarzı örgütlerin organizasyonuyla ülkede sadece kaos çıkartmaya yönelik bir eyleme döndüğü ayan beyan ortada.Türkiye’nin yakın geçmişte başlattığı Ergenekon ve Balyoz gibi davalar, darbecilerin operasyon gücünü azaltmış, bugün Allah korusun Mısır’daki gibi bir darbe ile karşı karşıya kalınmasını engellemiştir. Hükümetin geçmiş yıllarda vesayetçi yapılarla mücadele etmesi, özel yetkili mahkemelerin şartları olgunlaştırma çabalarının üzerine cesaretle gitmesi, bugün Mısır’daki acıları yaşamamızın önüne geçti.Yine de Mısır’daki darbeden çıkaracağımız önemli dersler var. Birincisi; Batı’nın demokrasi zaferini ve sandık başarısını, gerektiğinde kolaylıkla göz ardı edilebilecek, kulak tıkanabilecek bir şey olarak gördüğünün net olarak anlaşılmasıdır. İkincisi; AK Parti hükümetinin 10 yıllık iktidarı boyunca, darbelerle gerçek anlamda mücadele eden yapıların büyük önem arz ettiğidir. Üçüncüsü ise ülkenin dirlik ve selameti için seçimlerde başarılı olamayacak, olma ihtimali bulunmayan kesimleri, demokrasi dışı arayışlara sevk edecek bir ortamın oluşmaması için çaba gösterilmesi gerektiğidir.
↧