![]()
Hükümet’e göre hâlâ birinci aşamadayız; PKK ise bu aşamanın tamamlandığını, ikinci aşamanın başladığını veya başlaması gerektiğini öne sürüyor.Bu aşama tartışması bile, Öcalan üzerinden PKK ile hükümet arasında kapsamlı bir mutabakatın mevcut olduğunu gösteriyor. Yine süregiden tartışmalardan, ilk aşamanın PKK’nın silah bırakmasından; ikinci aşamanın ise bu adıma karşılık hükümetin vaatlerini yerine getirmesinden meydana geldiği anlaşılıyor. Birinci adımın tamamlanması için PKK’nın bütün silahlı güçlerinin sınır dışına çıkması gerekiyor. Bu işlem tamamlandıktan sonra başlayacak ikinci aşamanın ise, TMK gibi temel kanunlarda düzenleme ve Öcalan’ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesi gibi geçmişin yükünü hafifletmeyi amaçlayan hükümet tasarruflarını kapsadığı anlaşılıyor. Gündeme geldiğine göre arada, PKK’ya Kürt kamuoyu nezdinde prestij sağlayacak anadilde eğitim gibi maddeler de mevcut olmalı.Sürecin, hükümet ile PKK arasında bir sinir harbi şeklinde geçtiği ortada. Başbakan’ın silahlı gruplar için “ancak % 15’i çıktı” açıklamasını, İçişleri Bakanı’nın “birinci aşama bitmedi” sözüyle masaya koyması da, Karayılan’ın tehditleri de çekişmenin sürdüğünü ama iplerin kopmadığını gösteriyor. Sinirleri asıl geren, sürecin kamuoyu nezdindeki karşılığı. Bu yüzden önemli olan resmiyete dökülmüş aşamalardan önce, kamuoyunun hangi aşamada olduğuna bakmak gerekir.PKK’nın örgütsel disiplinini, şiddet kullanma potansiyelini ve anıt mezarlık gibi duygusal motifleri öne çıkarmasını, üstelik bu provokatif çabaları tam da iyi niyet gösterilerine girişmesi gereken bir zaman aralığına sıkıştırmasını, kendi içinde ve tabanında yaşadığı sorunların dışa vurumu olarak yorumlamamız lâzım. Belli ki barış süreci PKK militanlarını ve sempatizanlarını, “savaş bitti” havasına sokmuş. PKK’nın bu geçiş evresinde mıntıka temizliği tarzında meşguliyetlere ihtiyacı var.PKK’nın ana stratejisi, 30 yıllık şiddet döneminde başta Kürtler üzerinde sağlanan hakimiyet olmak üzere ele geçirilen bütün avantajların legal alanda demokratik-sivil mimari etrafında bir araya getirilmesi ve bu şekilde Kürt ulusalcılığının bağımsızlığa doğru evrilen aşamalar kaydetmesi. Kürt sorununa eklenen her türlü “statü” talebi, önce ulusun, sonra da o ulusun devletinin yaratılmasını hedefliyor. PKK’nın abartılı temsil yeteneğine rağmen Kürtler arasında bağımsızlık eğilimi hâlâ çok zayıf. Kanın ve şiddetin kutuplaştırıcı etkisi ortadan kalkınca, tersine Kürtlerdeki ulusalcı eğilimlerin daha da zayıflama ihtimali var. Türkiye’nin entegrasyon dinamikleri çok kuvvetli. Kürtlerin yarıdan fazlası Türkiye’nin Batı illerinde yaşarken, en abartılı sınırlarıyla bile bağımsız Kürdistan, Kürtlere çok dar gelecektir. Şiddet yerine sivil-demokratik siyasî araçları kullanan Kürt ulusalcılığı kazançta mı, yoksa kayıpta mı olacak? PKK kurmayları tam olarak çok merak ettikleri bu sorunun cevabını test edecekleri bir evreden geçiyorlar. Verdikleri tepkiler, PKK açısından durumun pek de iç açıcı olmadığını gösteriyor.PKK, gücünü disiplinine borçlu olan bir örgüt. Şiddetin örgüt disiplini için iki taraflı keskin kılıç gibi iş gören cazibesi ve caydırıcılığı olmadan, stratejik hedeflerine nasıl ulaşacak? Şiddet kullanmayan bir PKK, Kürt siyasetinde hangi konumda olacak? “Şiddet kullanmayan bir PKK’nın alışılandan-bilinenden basbayağı başka bir şey olacağını, PKK kurmaylarının öngörmemesi mümkün değil. “Şiddet kullanamayan” Özsavunma Birlikleri’nin sadece muhataplarını ikna ederek asayiş sağlamaya çalıştıklarını hayal edin. “Alternatif devlet” olmanın vazgeçilmez şartı, sadece devlete özgü olan “zor kullanma” ayrıcalığına alternatif olmaktır. Silahsız ve şiddetsiz PKK nasıl alternatif devlet olacak? Zora başvurma ayrıcalığı olmayan PKK’lı asayiş birliklerinin, bildiğimiz izci teşkilatlarından farkı kalmayacağını, “silahsız PKK”yı tasavvur edemeyenler algılayamıyorlar.Sonuç: PKK henüz ‘birinci aşama’yı tamamlamış görünmüyor. Peki hükümet hangi aşamada? Bu sorunun cevabı ile devam edelim.