Sokaklara aklıselim hakim olmaya başlayıp da akıp giden coşkun selin ardından geriye ne kaldı diye bakılan dönemdeyiz.Pek çoğu 31 Mayıs öncesine dönmek istiyor ama nafile. İş dünyası 2023 hedeflerini hatırladı, medya magazin haberlerini manşet üstüne çekti ve ne olur ne olmaz diye “park edilen” neşeli etkinlikler yapılış tarihlerini açıklamaya başladı. Evet, anlıyorum bunların hepsi normalleşme çabalarının bir göstergesi. Peki, ya aklımızdaki tortular! Onlar ne durumda? Ne niyet okuyup söylenene itibar etmemeyi ne de aklımdan geçenleri gerçekmiş gibi kabul edip senaryolar yazmayı severim. Hele aklıma takılan “güven duymakla” ilgili bıçak sırtı bir konuysa. Kaldı ki araştırmalar ne güne duruyor! Rakamlarla konuşmayı tercih edenlerdenim ben. Ortada gözüken durum şudur: Siyasilerin üslubu giderek seviyesini yitirir, seçilmişler meclis çatısı altında dövüşüyor ve maksadı aşan konuşmalar yapıyorsa, Görüntü kayıtları bir kaybolup bir bulunuyor ve dışarıdan müdahale edildiği söyleniyorsa, Toplum vicdanında suçlu bulunanlar serbest bırakılıp mazlum kabul edilenlere müebbet verilebilir kaygısı oluşturuyorsa Güçlünün her şeyi yapma hakkı var algısı toplumda yükseliyorsa Sosyal medya haberin doğru, yanlış, abartılı abartısız yaygınlaşmasında medyadan daha hızlı davranıyor ve bir reaksiyona neden oluyorsa ve bütün bunlar beni rahatsız ediyorsa bana bir araştırma şarttır.Çok sıkarsan ölüyor, gevşek bırakırsan kaçıyorTürkiye Pazar Araştırmacıları Derneği Üyesi Xsighs’ın Türkiye’nin Sesi Paneli’nden Gezi sonrası toplumun AK Parti ve iktidarına, CHP ve MHP’ye yani muhalefete, emniyet güçlerine yani polise ve medyaya güveninin ne durumda olduğunu araştırmasını istedim. Çalışma Türkiye genelini temsil eden 12 ilde 741 kişiyle yapıldı. Çıkan sonuçlar toplumsal olarak nasıl bir haletiruhiye içinde olduğumuzu göstermesi açısından çok ama çok önemli. Soru1; Saygıdeğer halkımız seçimlerdeki tercihinizi aklınızda tutun ama olaylar sonrasında olayın tarafları olarak gördüğünüz makam ve mekanizmalara olan güveniniz ne durumda? Araştırma 10 üzerinden yapılmış. Kamuoyu AK Parti hükümetine on üzerinden 3,4 Muhalefete ki buna tüm partiler dahil 3,2 Polise, işin en ilginç yanı budur ki vatandaş devlet deyip en çok emniyet güçlerine 4,9 not vererek güveniyor. Soru 2; Saygıdeğer partililer tüm olup biten süre giderken kendi partinize güveniniz erozyona uğradı mı? AK Partililerin hükümete güveni 10 üzerinden 7,2 CHP’lilerin muhalefete güveni 5,1 MHP’lilerin muhalefete güveni ise 4,2 olarak belirlenmiş. Soru 3; Peki ya medyaya olan güven ne durumda? Medyaya olan güven 10 üzerinden 3,2 olarak belirlenirken aslında söylenmek istenen hiç kimsenin hiç kimseye güvenmediği bir güvensizlik ortamında yaşadığımız gerçeğidir. Sorunu ortaya koymak seçeneklerden her zaman sadece bir tanesidir. Asıl mesele sorunu ortaya koyduktan sonra çözümü için doğru soruları sorma cesaretini göstermekte. Bu işte iğne de çuvaldız da çok büyük. Ama derim ki cesaretle sorulması gereken soruları sorulmalı ve cevapları da iktidar muhalefet demeden aranmalı. Soru 4; Lider kimdir, özellikleri nelerdir? Halkımız ne tür liderleri seviyor? Lider deyince kimleri hatırlıyoruz? Günümüzün ruhunu yakalayan liderler nereden yetişecek? Neden liderlik sıkıntısı çekiyoruz? Bu güvensizlik ortamında yeni çıkan lidere nasıl güveneceğiz? Güvenilecek insanlar nerede ve siyasetçiler, gazeteciler güveni nasıl geri kazanabilirler? Doğru soru sormak ilk adım. Cevaplarını bulmak ise yönetime talip olanlarla işi lider yetiştirmek olan akademisyenlerin işi. Güven araştırmasının sonuçlarına bakarak söylenebilecekleri ise söyleyelim. Eminim ki hem iktidar hem de muhalefet toplumun nabzını tutmak için araştırma yaptırıyor ve hal ve gidişi görüyor. Araştırma yaptırmak önemli bir şey ancak sonuçlarını doğru okumak, varsaymadan yorumlamak daha da önemli. Toplumun her kesiminden gelen sinyalleri her iki taraf için de “Bunlar bizim yüzde 50’miz değil!” diyerek görmezden gelmemek. Dibine değil en uzak geleceğe bakmak ki orada yüzde 50 ayrımı olmaksızın gençler var. İktidara talip olan her görüşün özellikle gençleri göz ardı etmemesi. “Henüz başladı” diyenlerle, “Bu iş bitmiştir” diyenleri kulak ardı etmeyip akılda tutmak ancak bir kerelik olsa bile “olabileceğini ve verdiği mesajı” unutmamak. Rakamlar iyidir ama hayatın tamamı da rakam değildir. Hangi görüşten olursa olsun karşınızdakinin sadece et ve kemikten değil duygulardan oluşmuş insan evladı olduğunu da unutmayınız.Güven dediğin iğnenin ucuyla inşa edilen bir sırça sarayHangi partinin seçmeni olursa olsun karşısındakine inanan, inanmak isteyen, niyet okuyan ve zaten inanmayan sıralamasında bir kayma olduğunu ve oranların değiştiğini söylüyor araştırmalar. Bütün bunlar duygusal olabilir çünkü “sandık” diyor AK Parti hükümeti. Adı üstünde sandık bu, bilinmez! Bilinen, unutayım dese bile insanların aklına kazınarak acıtan binlerce görüntü. Unutmayalım ki biz gördüğüne inanan bir milletiz. Güven dediğiniz şey ise öyle bir iki günde hemen kazanılmıyor, hele üstünde binlerce oyun oynanmış, oynanan bizim coğrafyamızda! Demem o ki, tamam bu kez galiba toplumsal barış geliyor dediğimiz bir dönemde yaşananlar, yaşatılanlar ve hâlâ durulmayanlar sorduruyor bana büyü bozuldu mu sorusunu. İçinde bulunduğumuz dönemde pek çokları gibi nereye gittiğimi, gittiğimizi bilmeden ilerliyorum. Bu ilk kez oluyor. Cidden endişe ediyorum…
↧