Ankara’da ‘erken seçim’ senaryoları konuşulmuyor değil.Cumhurbaşkanlığı ile genel seçimleri aynı paket içinde düşünenlere sık rastlanıyor. Bugünün konusu değil elbette. Daha yerel seçim var. Biraz da siyasi gelişmelerin seyrini oradan çıkacak sonuç belirleyecek. Son günlerde erken seçim senaryolarını çok duymaya başladım. Sadece muhalefet kulislerinde değil, AK Parti içinde de zihin egzersizleri yapanlar var. Haksız da sayılmazlar. Çünkü seneye bu vakitler cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin içinde olacağız. Erdoğan, Çankaya Köşkü’nün en güçlü adayı. Eğer ‘partili cumhurbaşkanı’ düzenlemesi yapılamazsa Erdoğan, AK Parti ile ilişkisini kesmek zorunda.Partili cumhurbaşkanlığı için anayasa değişikliği gerekli. Dört partinin konsensüsüyle yazılan 48 maddenin anayasa paketine dönüşmesine bile muhalefet itiraz etti. CHP ve MHP’nin partili cumhurbaşkanına ‘evet’ demesi mümkün değil. Onların talebi cumhurbaşkanlığı seçiminin eskiye dönmesi... Yani milletin değil milletvekillerinin Meclis’te seçmesi. Seçim süreci bu yönüyle de tartışılacak. AK Parti’nin geri adım atacağını sanmıyorum. Aksi yönde bazı senaryolar dillendirilmiyor da değil. Reform niteliğindeki düzenleme halkın yüzde 70 oyuyla kabul edildi. Geriye dönüşün siyasi sonuçları olur. ‘Erken seçim senaryoları’ Erdoğan’dan sonra AK Parti’nin başına kimin geçeceği sorusuna cevap aranırken gündeme geliyor. Partiler, kurucu liderlerini kaybettikten sonra büyük sıkıntılar yaşadı. Özal’ın ANAP’ı, Demirel’in DYP’si buna iyi örnek.Erdoğan’ın avantajı bu örneklerin farkında olması. Kanaatim mi? Önceleri erken seçime pek ihtimal vermezken şimdi ‘gerçekleşme olasılığı bulunan seçenekler’ arasında görüyorum. Sandık her zaman yeni bir çıkış demektir. 2014 siyasetin zor yılı. Erken seçimle yeni bir başlangıç yapmak zorunlu hale gelebilir. Bunları konuşmak için erken olduğunu biliyorum ancak zihinlere senaryo olarak düştüğünü de söylemeliyim. Hafta içinde yüzde 10 barajı da çok konuşuldu. AK Parti’nin bu yönde hazırlık yaptığı... Hükümetin ‘demokratikleşme paketi’ üzerinde çalıştığı doğru. Yetişmedi, kapanmadan Meclis’e gönderilmesi planlanıyordu. Çözüm süreci ile doğrudan ilişkili bir paket bu. Örgüt ve BDP bu yöndeki beklentisini sert üslupla seslendiriyor.Sürecin ikinci aşaması. Terör unsurlarının çekilmesi ağır yürüyor. Daha fazlası öngörülüyordu. Olmadı. Başbakan ‘yüzde 15’ diye açıkladı. Gerek Suriye sınırında gerekse bölgede süreci ters yüz edecek olumsuz haberlere her gün bir yenisi ekleniyor. Suriye’nin öte tarafına örgüt bayrağını dikti. Manzara-i umumi Habur riskinin hiç de yabana atılmayacak durumda olduğunu gösteriyor.Yarın Bakanlar Kurulu’nda gündeme gelmesi beklenen demokratikleşme paketi için siyasi iklim pek elverişli değil. Yüzde 10 barajı örgütün ve BDP’nin taleplerinden. Siyaset alanının demokratikleşmesi kapsamında dile getirilen bir istek. Baraj daha önce de siyasetin gündemine sık geldi. AK Parti buna şiddetle karşı çıktı. Açık söylemek gerekirse baraj 90’lı yıllardan itibaren BDP ve türevi partilerin Meclis’e girmesini önlemek için savunuldu. Barajın bu gerekçesi bugün anlamını yitirdi. BDP barajı deldi ve Meclis’e girmenin yolunu buldu. Barajın önündeki psikolojik engel kalktı. Eskiden olduğu gibi yüzde 7’lere düşmesinin siyasi sonuçları olmaz. AK Parti’nin görüşü yüzde 10 barajının devamı yönünde. Seçimle ilgili çalışma baraj değil daraltılmış bölge sistemi üzerine. Henüz ayrıntıları belli olmasa da bu bölgesel barajları beraberinde getirecek. Ve tartışmaları da tabii. Ankara’nın havasını tercüme edecek olursak iki cümle öne çıkıyor: “Erken seçim ihtimal” ve “Yüzde 10 barajı kolay kolay düşmez”.
↧