Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

İbrahim Öztürk - Bu yapı değişmeli

$
0
0
2006 yılından beri bu köşede yazdığım kaçıncı ‘kral çıplak’ yazısı ben de hatırlamıyorum. İsteyen o zaman, isteyen de şimdi görmeyi tercih edebilir. Mesajımız şu: IMF programı ile istikrarı yakaladık ancak bu program ile kalkınma olmaz. Kısmi kazanımlar konsolide edilmeden burada kalırız. Bunun adını da Orta Gelir Kapanı’na sıkışmak olarak koyduk.10 senedir hizmet edilen yapı artık geriye döndürülemez sonuçlarını vermeye başladı. Gelen her veri bunu destekliyor. Elimizde 2012 yılını kapsayan Fortune-500 (F-500) ve önceki gün açıklanan İSO-500 verileri var. F-500 hem sanayi hem de hizmet sektörünü içerirken, İSO-500 sadece sanayi şirketlerini kapsıyor.Hatırlayalım, 2012 yılında GSYH sadece % 2,2 büyüyerek adeta durma noktasına geldi. (Türkiye için % 5 ve altındaki büyüme durma noktasıdır.) ‘Gaz mı, yoksa fren mi?’ tartışmasıyla geçen 2012’de % 12 civarında, genel GSYH’nın 5 katı büyüyen F-500 şirketlerinin ‘tam gaz’ ileri giderken, geri kalanların frene bastığı anlaşılıyor. F-500’ün net kârı % 26,5 artarken, iç satışlar % 14,3, ihracat ise sadece % 1,2 artmış. Aynı verileri İSO-500 de doğruluyor. Buradaki net kâr % 6,3, üretimden gelir de % 9,2 artarken, ihracat artışı sadece % 0,6. 500 büyük sanayi kuruluşunun elde ettiği toplam 354 milyar TL gelirin sadece % 27’si ihracattan. Geri kalan iç piyasadan. İçlerinde 138 yabancı sermayeli kuruluş var ve ihracatın % 45’ini de bunlar yapıyor. 2012’de Türkiye’nin genel ihracatı ise % 12 artmıştı. TİM verilerine göre ilk 1000 şirketin ihracatı sadece % 1 artarken, ilk 100’ünün ihracatı % 2 gerilemiş.Rakamları bırakıp, büyük resme bakalım: 10 senedir sürdürülen yapıda Türkiye’de özelleştirmelerin, rekabet aksaklıklarının ve sanayi politikasızlığının tetiklediği çok yoğun bir tekelleşme var. Dahası bunların neredeyse tümü montajcı. Türkiye’nin en çok ihracat yapan gözüken şirketleri (Petrokimya, otomotiv ve dayanıklı beyaz eşya) tümüyle küresel üretim ağına fasoncu eklemlenen tedarikçi konumunda. Ağırlıklı olarak iç piyasaya çalışıyorlar. Ve Türkiye’nin ithalatının da açık ara şampiyonu bunlar. Yeri gelmişken, çok komiktir ki; ihracattan dem vuranlar ithalatı unutur, en çok ihracat yapanların listesi verilir ancak en çok ithalatçı firmalar verilmez. Oysa son kerteriz dış ticaret açığı ve daha da belirleyici olan cari açıktır ve ikisi de derinleşip gidiyor. Büyüklerin büyümesi tümüyle iç pazara dayanırken, fiili olarak küçülen küçükler ise, kurtla kuzunun aynı sofraya oturtulduğu bu yapıda iç pazarda artık rekabet edemedikleri için can havliyle ihracata yöneliyorlar.İSO-500 şirketlerinin kaldıraç oranı, yani borç-aktif oranı % 52. Bu oran son derece makul. Varlıkların iki katı borç normal şartlarda sürdürülebilir. Ancak şirketlerin borçlarının % 65’inin kısa vadeli ve ağırlıklı olarak döviz cinsinden olması riskin esas kaynağı. TL’de yaşanacak ani bir değer kaybı bu şirketlerin bilançolarını hızla bozar ve riskli hale getirir.Kazancın özele, risklerin ise tüm topluma yayıldığı yapının bir ayağını da burası oluşturuyor. İSO-500 ve F-500 şirketleri esas kârını işinden değil, faaliyet dışı gelirlerden elde ediyor. Buna göre sahip oldukları menkul kıymetler cüzdanı (bono, tahvil, borsa, repo-faiz ve kambiyo gelirleri) esas kârlılıklarının kaynağı.Demek ki; bu kısır yapıda dövizdeki oynaklığı durdurmak şart. Döviz satışı bunu durduramadı. Faizlerin artması şart oldu. Bu sayede enflasyon da baskılanacak ancak, büyüme de darbe alacak ki, bu yılın sonunda bu konu da risk sepetimize girmiş olacak. i.ozturk@zaman.com.tr

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue