Bir iş makinesinin ayarı bozulduğunda, alışılmışın dışında ses çıkarır ve onu kullananlar da makinenin ayarının bozulduğunu anlar. İşte son aylarda, dışta ve içte para piyasalarında yaşananlar da buna işaret ediyor.Global finansal kriz sırasında gelişmiş ülke hükümet veya devlet başkanları ekonomideki olumsuzlukların giderilmesi konusunda tabiri caizse ellerini taşın altına koymadılar. Bütün yük, ülkelerin merkez bankasının üzerine yıkıldı. Bu konuda Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) aldığı kararlar, Başkan Bernanke’nin çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalar, global piyasaların yönlenmesinde oldukça etkili oluyor.Son aylarda gündemden düşmeyen FED’in tahvil geri alımlarını durdurması, ek parasal genişlemeyi sonlandıracağı anlamına geliyor. Böylece ABD ekonomisi yoğun bakımdan, normal servis odasına alınacak. Bu süreçte de global finansal kriz sırasında sisteme verilen likidite de geri çekilecek. Söz konusu aşırı likidite bolluğu, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde portföy yatırımları şeklinde değerlendirilmişti. Söz konusu paralar çekilirken, en çok gelişmekte olan ülkeler olumsuz etkilenecek. Diğer taraftan Euro Bölgesi’nde global finansal krizin etkilerinin zayıflayarak da olsa sürüyor olması nedeniyle Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) aylık Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında alınan kararlar global piyasaların yönü üzerinde etkili oluyor. Dolayısıyla FED ve AMB dışındaki ülke merkez bankaları, bu iki merkez bankasını yakından izleyerek yeni tedbirler alıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (MB) uyguladığı para politikasıyla Türkiye ekonomisinin global finansal krizden en az etkilenen ülkelerden biri oldu. FED’in parasal genişlemeyi sonlandırabileceği beklentisiyle MB, yılbaşından beri döviz rezervlerini artırma eğilimine girdi. Yabancı portföy yatırımcısının ülkeyi terk etmesi halinde oluşacak döviz talebini karşılayacak ve fiyat oynaklıklarını en aza indirecek planlar yaptı. Mayıs ayı sonunda Gezi Parkı olayları sırasında para piyasalarında oluşan çalkantılarla döviz fiyatları ve faiz oranları yükseldi. MB, bu konudaki planını biraz gecikerek de olsa uygulamaya koydu. Son haftalarda FED’in parasal genişlemeye ilişkin takvim belirleme konusunda çelişkili ifadeler kullanması, bir noktada piyasaların nabzını ölçmeye ve bu konuda veri seti oluşturmaya çalıştığı gözleniyor. Bir yandan Gezi Parkı olayları, diğer yandan FED açıklamalarıyla para piyasalarının ayarı bozuldu. Diğer gelişmekte olan ülkelerde de benzer olaylar sırasında yerel para birimlerinin değer kaybı, Türk Lirası’nın (TL) dolar karşısındaki kaybından daha fazla oldu. MB, hafta içinde yapılan aylık PPK toplantısında bir hafta önce işaret ettiği gibi faiz koridorunun üst limitinde 75 baz puanlık faiz artırdı. MB’nin borç verme faiz oranı yüzde 6,50’tan yüzde 7,25’e yükseldi. MB daha önce de kullandığı istisnai gün uygulamasını başlattı. Böylece MB’nin, piyasaların bozulan ayarını yeniden düzeltmeye çalıştığı gözleniyor. Bu süreçte dolar 1,8500-1,9200 TL bandında hareket edebilir. Bir süre sonra dövizde olası fiyat istikrarıyla dolar 1,8000-1,9000 TL bandına yerleşecek gibi görünüyor. Yeni haftada gözler FED ve AMB’nin faiz toplantılarında olacak. AMB’den faiz indirimi bekleniyor. FED toplantısında da varlık alımlarının kademeli sonlandırılması konusunda piyasalarda ipuçları aranacak görünüyor. Ayrıca 2 Ağustos’ta yayınlanacak ABD’nin temmuz ayı tarım dışı istihdam ve işsizlik verisinin beklentilerden olumlu gerçekleşmesi halinde piyasalar yeniden hareketlenebilir. Bu nedenle bundan böyle merkez bankaları piyasaların bozulan ayarını dengelemek için daha farklı uygulamalara girecek gibi görünüyor.
↧