Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Ali Çolak - Bugünkü Ramazanlar neden yazılmaz?

$
0
0
On bir aylarda gayet durgun hatta miskin yaşayan insanların, Ramazan gelince birden canlanıvermesine ne demeli! Bu da orucun bir kerameti midir? Gerçekte tam tersinin vuku bulması; ahalinin evlerine, cami ve mescitlere kapanıp uyku ile uyuşukluk arasında, pelte gibi gündüzleri iftar, geceleri sahur saatini kollaması beklenirdi.Fakat öyle olmuyor, insanlar orucun ve uykunun mahmurluğuna aldırmayıp sokaklara çıkıyor; semtleri, türbeleri, camileri geziyor ve şehir hiç görmediği kadar harekete şahit oluyor. Ben bu insanlara ‘Ramazan gezgini’ diyor ve gıpta ediyorum. Geceleri uykuyu haram bilip gruplar halinde cami gezmesine çıkıyorlar. İftarı bir yerde, sahuru başka mekânda yapıyor, sabah namazını da uzak bir camide kılıp evlerine dönüyorlar. Bunu bir görev gibi değil, ibadet neşvesiyle, şevkle ve heyecanla yapıyor; belli ki ruhlarında adamakıllı bir sürur duyarak zamanı bereketlendiriyorlar. İçlerinde her yıl ayrı bir gezi planı yaparak şehri bir uçtan diğerine dolaşanlar var. Nedir o gezi planları derseniz; mesela bir yıl selâtin camilerini, öbür yıl hanım sultanlar tarafından yaptırılan camileri ziyaret etmek... Bir başka sene sahil camilerini, mescitlerini gezmek kıyı boyunca. Bir sene o dergâh senin bu dergâh benim, ulu kişilerin izinde dolaşıp sevap devşirmek. Daha sırada mahalle mescitleri, ahşap camiler, sur güzergâhı, İstanbul’un kapıları, paşa camileri, tarihi çeşme başları, köprü üstü iftarları, en uzak camilerde teravih hayali var. Bir dostum dedi ki geçende, biz her akşam beş altı cami geziyoruz. Biri de iftarını kâh sahil kıyılarında, kâh parklarda, cami avlularında yaptığını anlattı. Akşam saatlerinde bakınız, sahillerde sükûnetli bir kalabalık toplanıyor. On bir ayların ıssız cami avluları, iftar saatlerinde hiç olmadıkları kadar insanla ve sevinçle dolup taşıyor. Şehir gece boyu bir o yana, bir bu yana savruluyor; sakinlerini evden eve, semtten semte bir tepeden öbürüne uğurluyor. Dergâhlar, türbeler, sahabe kabirleri beklenmedik misafirler ağırlıyor. Velhasıl İstanbul, yazın bu sıcak ve ufunetli günlerini Ramazan’ın getirdiği sevinç ve cıvıltıyla pek hareketli, pek neşeli geçiriyor. Şimdi, bütün bunlara ‘Ramazan fantezisi’ deyip geçenler de çıkabilir, desinler… Biz, imanın şevke dönüşmesi diyoruz. Yahya Kemal, ‘imanın şevk olduğu zamanlar’dan söz etmişti. O şevk, işte böyle, inancın gönülden sokağa taştığı zamanlarda, daha çok Ramazan ve bayram günlerinde, o uzak iklimlerden geri dönüyor ve yeniden hayatımıza karışıp insanları, şehirleri güzelleştirmeye yetiyor. Siz de aynı kanaatte değil misiniz? Ramazan’da şehirler başkalaşıp güzelleşmiyor mu? İnsanlar, dört mevsimin üzerlerindeki tozunu toprağını silkinip yeniden dirilmiyorlar mı? Terk edilmiş, ıssız ve metruk mübarek mekânlar şenlenmiyor mu? Miskin ve geçkin insanlar, beli bükülmüş ihtiyarlar, sırf bu ayın yüzü suyu hürmetine canlanıp yaşayanların arasına katılmıyor mu? Yalnız ihtiyarların mekân tuttuğu camiler, Ramazan geceleri çocuk cıvıltılarıyla başka bir zamanı yaşamıyor mu? Bunlar oluyor ve Ramazan, hayatımızı baştan başa değiştiriyor. Bütün bunlar olurken, edebiyat bugünün yaşayan ve yaşanan Ramazanlarından hiç mi hiç söz etmiyor. Neden? Çoklarının dilinde, varsa yoksa ‘eski Ramazanlar’. Modern edebiyatımızda Ramazan, yalnız ‘direkler arası’ özlemi, çocukluk hatıraları ve iftar sofralarıyla var. Ahmet Rasim’den Halit Ziya’ya, Refik Halid Karay’dan Halide Edip’e, Ercüment Ekrem Talu’dan Abdülbaki Gölpınarlı’ya hemen bütün yazarlarımızın Ramazan üstüne yazdıkları, çocukluk günlerinden kalan kırıntılarla sınırlı. Ramazan ve oruç, çocukluk çağında, uzak zamanlarda kalmış bir hatıra, eski bir sızı… İleri yaşlarda görülüp duyulmamış, üstü örtülmüş. Yıllar, yıllar sonra Sezai Karakoç, orucu bir gök armağanı gibi getiriyor edebiyata. İnsanı değiştiren ve dönüştüren bir armağan… Edebiyatın ne kadar ‘laikleştiğini’ gösteren hüzünlü bir durumdur bu. Dindar edebiyatçılar bile imanın şevkinden söz etmek gereği duymamış çoğu zaman. Hayat ile edebiyat apayrı vadilerde akıp gitmiş, gidiyor. İşte bu yüzden, yaşanmakta olan Ramazanların ve orucun şevkini, hayatı güzelleştiren izlerini yazmak gerekiyor. ‘Eski Ramazanlar’ masalına kanmamak için...

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue