Renault’un İstanbul sokaklarında dolaşan rengarenk maceracı yeni modeli Captur’u konuşmak üzere Genel Müdür İbrahim Aybar ile buluşuyoruz. Otomobilin kendisi kadar pazara sunuluşu da farklı. Elbette sohbetimiz pazarlama stratejileri üzerine yoğunlaşıyor.İbrahim Aybar, “Otomotiv sektöründe de ciddi bir değişim yaşanıyor. Elbette bu, pazarlama yöntemlerine de yansıyor. Müşteriler otomobillerini seçmeden önce sanal ortamdan öylesine bilgileniyorlar ki sizi şaşırtıyorlar. İşimiz zor! Bu nedenle öncelikle interaktif ortamda farkı ortaya koymak durumundasınız. Tüketiciniz size neredeyse kararını vermiş olarak gelmeli. Ayrıca internetten edindiği izlenimi ve samimiyeti sizinle iletişime geçtiğinde de aynen yaşamalı.” diyor.Konu pazarlama olunca konuşulması gereken stratejidir“Stratejimizin temelinde bilgilendirme yatıyor. Hem cazibe hem bilgilendirme hem de farklı bir otomobil olduğu ortaya konmalı. En büyük pazarlama başarısı aslında insanın aradığını bulabileceğini, ihtiyacını tam karşılayabileceğini hissettirdiğiniz andır. Guy Kawasaki, “Bir insana satış yapıyorsanız o insana ihtiyacını hissettirmişsiniz demektir.” diyor. Biz sürücülerin ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Diğer yandan beğeni eğilimlerini de önceden fark etmek gerekiyor. Hem önce fark edeceksiniz hem de o fark ettiğinizi eşitlerinizden önce uyguladığınızı fark ettireceksiniz. İlk olmak her zaman çok önemli.”Otomobilden beklentiler değişiyor mu?“Marka olarak 2009’dan beri ciddi kimlik değişimi yaşadık. Biz buna “Rönesans” diyoruz. Öncelikle müşterimizin ürün ve hizmette kişiselleştirme ihtiyacını çok iyi anladık. İşte bu nedenle Captur tüm teknolojik özellikleri dışında 21 çeşit farklı renk kombinasyonuna sahip. Kaldı ki bu tercihlerini internet ortamında ya da satış personelinin öncülüğünde kendi renklerini oluşturup seçimlerini yapabiliyorlar. Aslında bu sadece renkte de değil... Birçok aksesuarda da değişiklik yapılabilir. Binlerce kişiselleştirme seçeneği mevcut. Direksiyondaki küçük bir motiften, koltuk kumaşlarındaki kılıfların üzerindeki desene kadar keyfe keder, ne isterseniz uygulayabiliyorsunuz. Çünkü insanlar kendilerine özgün olanın arayışı içindeler. Captur’da her an online olunabilecek bir teknoloji de mevcut. Biz bu segmentte ve fiyatta bunu başaran ilk markayız. Öte yandan da çevreciyiz. Araca öyle küçük motorlar koyacaksınız ki hem çevreci olacak, hem son derece ekonomik olacak hem de son derece sağlam olacak. Captur bütün bunları kapsıyor.” Peki, Captur alıcısı aracın hangi özelliklerini tercih ediyor? “Bir ay içerisinde 577 tane Captur satıldı. Tüketicilerimizin yüzde 64’ü çift renkli araçları tercih etti. Satışların yüzde 38’ine baktığımızda benzinli otomotiv tercih edildiğini görüyoruz. Araçları, fark yaratmayı seven, 20-45 yaş aralığındaki sürücüler tercih ediyor. Sportif yaşamayı, macerayı seven gizemli ortam arayışında olanlar Captur kullanıyor. Eğer Capture bir insan olsaydı maceraperest, değişimi seven, farklı olduğunu hissettirmek isteyen ama modern bir insan olurdu.” diyen İbrahim Aybar’ın anlattıklarına bakarak geleceğin otomobil pazarında öne çıkmak için çok çalışmak gerektiğini ve rekabetin giderek acımasızlaşacağını söyleyebilirim.Kenan Işık birinci, İlker Ayrık ikinci, Acun Ilıcalı üçüncüSanki günlük hayattaki koşuşturmamız yetmiyormuş gibi ekranlarımızda da yarışıyor halkımız. En çok ne izliyorsunuz sorusuna verilen cevaplar giderek gerçekçi olmaya başladı. Sürekli belgesel izleyen bir toplum algısı oluşturanların sayısı giderek azalırken her türden yarışma öne çıkıyor. Aslında araştırılan yarışmaların formatları da farklı. Bireysel yetenek gerektirenlerle ailece yarışılanlar var. Entelektüel birikimin ölçüldüğü bilgi yarışmalarıyla zamana karşı mücadele edilenleri var. Araştırmada bir ilginç sonuç daha var. Aslında inanmakta biraz tereddüt ettim. Magazin programlarının artık eskisi kadar izlenmediğine dair ortaya çıkan düşük değer (% 19) ise şaşırtıcı. Araştırmayı DORinsight, Türkiye genelinde 18 yaş ve üzeri 363 kişiye ekrandaki yarışmaları sordu. İşte sonuçlar… Tablodan da görülüyor ki yarışmalar büyük çoğunluk tarafından izleniyor. Peki, ‘En çok hangisini beğeniyorsunuz’ sorusuna yine sofistike bir cevap verilmiş. Bilgi yarışmaları açık ara önde… Bilgi yarışmaları yüzde 96 ile en fazla beğenilen yarışma programı olurken, onu yüzde 72 ile yetenek yarışmaları, yüzde 56 ile de cesaret yarışmaları takip ediyor. Yarışmalar arasında en az ilgi duyulanlar ise yüzde 31 ile yemek ve yüzde 28 ile moda programları. Peki, bir sıralama yap dersek: “Kim Milyoner Olmak İster?” yüzde 79 ile en yakın takipçisi “Ben Bilmem Eşim Bilir”e fark atmış. Dikkatinize her dönemin şampiyonu Acun Ilıcalı’nın Survivor’ını sunarım. Bu kez üçüncü sırada yer alıyor. En beğendiğiniz sunucu sorusunun cevabı da yarışma beğeni sırasıyla aynı; Kenan Işık, İlker Ayık ve Acun Ilıcalı… Araştırmadan da görülüyor ki beğeni yüzdesi yükselenler, sabit kalanlar ve düşenler var. Yükselenlerin nedenlerine bakınca içerik ve sunucu etkisini görebiliyorum. Düşenlere bakınca da aslında geçmişte ne yapıyorlarsa şimdi de aynısını yaptıklarını görmekteyim. Peki, ne değişti de beğeni sıralaması farklılaştı? Bana göre hızla değişen, izleyicinin beklentileri. Program yapımcılarının toplumun nabzını iyi tutmaları gerektiğinin altını çizmek isterim.
Renault’un İstanbul sokaklarında dolaşan rengarenk maceracı yeni modeli Captur’u konuşmak üzere Genel Müdür İbrahim Aybar ile buluşuyoruz. Otomobilin kendisi kadar pazara sunuluşu da farklı. Elbette sohbetimiz pazarlama stratejileri üzerine yoğunlaşıyor.İbrahim Aybar, “Otomotiv sektöründe de ciddi bir değişim yaşanıyor. Elbette bu, pazarlama yöntemlerine de yansıyor. Müşteriler otomobillerini seçmeden önce sanal ortamdan öylesine bilgileniyorlar ki sizi şaşırtıyorlar. İşimiz zor! Bu nedenle öncelikle interaktif ortamda farkı ortaya koymak durumundasınız. Tüketiciniz size neredeyse kararını vermiş olarak gelmeli. Ayrıca internetten edindiği izlenimi ve samimiyeti sizinle iletişime geçtiğinde de aynen yaşamalı.” diyor.Konu pazarlama olunca konuşulması gereken stratejidir“Stratejimizin temelinde bilgilendirme yatıyor. Hem cazibe hem bilgilendirme hem de farklı bir otomobil olduğu ortaya konmalı. En büyük pazarlama başarısı aslında insanın aradığını bulabileceğini, ihtiyacını tam karşılayabileceğini hissettirdiğiniz andır. Guy Kawasaki, “Bir insana satış yapıyorsanız o insana ihtiyacını hissettirmişsiniz demektir.” diyor. Biz sürücülerin ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Diğer yandan beğeni eğilimlerini de önceden fark etmek gerekiyor. Hem önce fark edeceksiniz hem de o fark ettiğinizi eşitlerinizden önce uyguladığınızı fark ettireceksiniz. İlk olmak her zaman çok önemli.”Otomobilden beklentiler değişiyor mu?“Marka olarak 2009’dan beri ciddi kimlik değişimi yaşadık. Biz buna “Rönesans” diyoruz. Öncelikle müşterimizin ürün ve hizmette kişiselleştirme ihtiyacını çok iyi anladık. İşte bu nedenle Captur tüm teknolojik özellikleri dışında 21 çeşit farklı renk kombinasyonuna sahip. Kaldı ki bu tercihlerini internet ortamında ya da satış personelinin öncülüğünde kendi renklerini oluşturup seçimlerini yapabiliyorlar. Aslında bu sadece renkte de değil... Birçok aksesuarda da değişiklik yapılabilir. Binlerce kişiselleştirme seçeneği mevcut. Direksiyondaki küçük bir motiften, koltuk kumaşlarındaki kılıfların üzerindeki desene kadar keyfe keder, ne isterseniz uygulayabiliyorsunuz. Çünkü insanlar kendilerine özgün olanın arayışı içindeler. Captur’da her an online olunabilecek bir teknoloji de mevcut. Biz bu segmentte ve fiyatta bunu başaran ilk markayız. Öte yandan da çevreciyiz. Araca öyle küçük motorlar koyacaksınız ki hem çevreci olacak, hem son derece ekonomik olacak hem de son derece sağlam olacak. Captur bütün bunları kapsıyor.” Peki, Captur alıcısı aracın hangi özelliklerini tercih ediyor? “Bir ay içerisinde 577 tane Captur satıldı. Tüketicilerimizin yüzde 64’ü çift renkli araçları tercih etti. Satışların yüzde 38’ine baktığımızda benzinli otomotiv tercih edildiğini görüyoruz. Araçları, fark yaratmayı seven, 20-45 yaş aralığındaki sürücüler tercih ediyor. Sportif yaşamayı, macerayı seven gizemli ortam arayışında olanlar Captur kullanıyor. Eğer Capture bir insan olsaydı maceraperest, değişimi seven, farklı olduğunu hissettirmek isteyen ama modern bir insan olurdu.” diyen İbrahim Aybar’ın anlattıklarına bakarak geleceğin otomobil pazarında öne çıkmak için çok çalışmak gerektiğini ve rekabetin giderek acımasızlaşacağını söyleyebilirim.Kenan Işık birinci, İlker Ayrık ikinci, Acun Ilıcalı üçüncüSanki günlük hayattaki koşuşturmamız yetmiyormuş gibi ekranlarımızda da yarışıyor halkımız. En çok ne izliyorsunuz sorusuna verilen cevaplar giderek gerçekçi olmaya başladı. Sürekli belgesel izleyen bir toplum algısı oluşturanların sayısı giderek azalırken her türden yarışma öne çıkıyor. Aslında araştırılan yarışmaların formatları da farklı. Bireysel yetenek gerektirenlerle ailece yarışılanlar var. Entelektüel birikimin ölçüldüğü bilgi yarışmalarıyla zamana karşı mücadele edilenleri var. Araştırmada bir ilginç sonuç daha var. Aslında inanmakta biraz tereddüt ettim. Magazin programlarının artık eskisi kadar izlenmediğine dair ortaya çıkan düşük değer (% 19) ise şaşırtıcı. Araştırmayı DORinsight, Türkiye genelinde 18 yaş ve üzeri 363 kişiye ekrandaki yarışmaları sordu. İşte sonuçlar… Tablodan da görülüyor ki yarışmalar büyük çoğunluk tarafından izleniyor. Peki, ‘En çok hangisini beğeniyorsunuz’ sorusuna yine sofistike bir cevap verilmiş. Bilgi yarışmaları açık ara önde… Bilgi yarışmaları yüzde 96 ile en fazla beğenilen yarışma programı olurken, onu yüzde 72 ile yetenek yarışmaları, yüzde 56 ile de cesaret yarışmaları takip ediyor. Yarışmalar arasında en az ilgi duyulanlar ise yüzde 31 ile yemek ve yüzde 28 ile moda programları. Peki, bir sıralama yap dersek: “Kim Milyoner Olmak İster?” yüzde 79 ile en yakın takipçisi “Ben Bilmem Eşim Bilir”e fark atmış. Dikkatinize her dönemin şampiyonu Acun Ilıcalı’nın Survivor’ını sunarım. Bu kez üçüncü sırada yer alıyor. En beğendiğiniz sunucu sorusunun cevabı da yarışma beğeni sırasıyla aynı; Kenan Işık, İlker Ayık ve Acun Ilıcalı… Araştırmadan da görülüyor ki beğeni yüzdesi yükselenler, sabit kalanlar ve düşenler var. Yükselenlerin nedenlerine bakınca içerik ve sunucu etkisini görebiliyorum. Düşenlere bakınca da aslında geçmişte ne yapıyorlarsa şimdi de aynısını yaptıklarını görmekteyim. Peki, ne değişti de beğeni sıralaması farklılaştı? Bana göre hızla değişen, izleyicinin beklentileri. Program yapımcılarının toplumun nabzını iyi tutmaları gerektiğinin altını çizmek isterim.