Çeşitli kolejlerde okuyanların, pilav günleri olduğu gibi İzmir İmam-Hatip’te okuyup da meşhur ve tarihi Kestanepazarı Camii’nin bitişiğinde bulunan yurtta kalanların da her sene bir araya geldikleri günler oluyor.O mübarek mekân ve Kestanepazarı, hâlâ Kur’anî ve İslamî hizmetler adına çok güzel hizmetler veriyor. Orada hizmet veren başta Hasan Dayhan Ağabeyimiz olarak gelmiş-geçmiş herkesten Allah razı olsun…Benim gibi pek çok arkadaşımızın tek bir gayemiz vardı: Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirince Kestanepazarı yurdunda ömür boyu hoca olmak. Cenab-ı Hak bana bunu daha imam-hatibi bitirince nasip etti. Ama 1971’deki 12 Mart Muhtıracıları müsaade etmediler.O zaman ben boşuna Müftümüz Mustafa Ateş Bey’e, Sacit Çayköylü ve Hacı Ali Rıza Güven amcalarıma orada kalmam hususunda yalvardım. Ama boşunaydı çünkü, onların elinden bir şey gelmezdi; yukarıdan darbeciler öyle istiyorlardı.Bu sene bizler de 1966-1970 arası Kestanepazarı’nda kalanlar ağırlıklı olarak yine bir cumartesi günü bir araya geldik ve ayrıca pazar günü de 1968-1970 yılları arasında üç sene tenezzühe çıkıp kamp yaptığımız İzmir Buca-Kaynaklar köyüne yakın mekâna gittik. O günleri yâd ettik. Birkaç eksiği ile o yüksek çam ağaçları ve tatlı ve serin suya sahip kuyu duruyor. Mutfak olarak kullanılan baraka yok… Ama maneviyatından pek bir şey eksilmemiş. İkindi tesbihatında bunu hissettik… Aynen Hocamızın “Kamp Günleri” şiirinde anlatıldığı gibi... Dostlar oralardan “ayak göçürmüş” olsalar da:O hülyâlı günleri bizlerle yaşayanlar,Cennet kokularının esip geldiği yerde.Duydular Sonsuz’un bestelerini duyanlar,Çelikten sadâlarla o sırlı tepelerde...İnler hâlâ o yerler bir ulu velveleyle,Tıpkı hasretmiş gibi o günkü gül yüzlere..Şu ağaçlar, şu taşlar geliverseler dile,Ne büyülü şeyler anlatacaklar bizlere!..Kuş cıvıltısı, yaprak sesi, insan âvâzı,Geceleri yıldızlarla söyleşen sîneler..Her yanda ayrı bir kalbi kırığın niyâzı;O yeşil vâdi hâlâ bu nağmelerle inler...Duâyla doğrulurdu başlar sabahlara dek,Uyumamış gözlerde billûr billûr mânâlar..Buradaki yakarış semâlardakine denk;Yıllar geçse de gönlüm hep o günleri arar...Akan çaya bakmış olsan ürperir ve dersin;O şen bakışlar hâlâ gülümsüyor dibinde..Hiç vakit fevt etmeden koşup sen de gidersin;Gidersin, hemen olmasa da günün birinde...Evet oralar hâlâ bu şiirde anlatıldığı gibi…Ve inşaallah “hemen olmazsa da günün birinde” kendisi de oraya “gider”.
↧