Ekonomide artık zaman daralıyor. Model çalışmayınca başka alanlar üzerinden zaman kazanma süreci başladı. Pek yorum yapmadan önce gelişmeleri sıralayalım:Bir, büyümenin durduğu bir ortamda geçen hafta Merkez Bankası enflasyonu bir puan kadar yukarı revize etti. Öncesinde de faizi artırmıştı zaten. Enflasyon güncellemesini büyük oranda kur artışındaki geçişkenliğe bağladı. İki, büyüme dursa da yine cari açık durmuş değil. Bu sene yine milli gelirin (GSYH) en az %7’si civarında olacak. Üç, Amerikan Merkez Bankası FED’in kararları sonrası sıcak para geldiği yere dönerken, enflasyon güncellemesinin de etkisiyle içeride yüksek faizler artık kalıcı oluyor. O halde durgun ekonomiye rağmen gelecek yıllarda cari açığın finansman sorunu konuşulacak. Zaten hızla eriyen rezervler de bunu gösteriyor. Dört, büyümeyen ekonomide vergi toplanamayacağı için, 2014-2015 arasındaki üç seçimlik bu ‘en uzun konjonktürde’, bir yandan ekonomiyi desteklemek için, öte yandan tabandaki kırılgan kesimlere destek vermek için hükümete kaynak lazım. Özelleştirmeler dahil ‘bir defalık’ kaynak bulma konusunda bir hayli inovatif olan hükümet, şimdilerde yeni bir kaynak da bulamıyor. Aslında gayrimenkul rantları bir can simidi gibi idi. Ancak toplumun bu noktada midesi kalkıp, artık sabır taşı çatladığından, bu yol da hiç olmazsa seçimler bitene kadar arka plana atılacak. Beş, enflasyon baskısının olduğu, büyümenin durduğu bir ortamda ilave vergi salma marjı da yok gibi. Bu tam bir intihar olur. Bu bağlamda daha uygun bir adres ve yöntem bulunmalıdır. Bulundu da! Tam da işler sıkışırken Gezi Parkı öncesinde, sırasında ve sonrasında meydana gelen gelişmeler yeni bir hamle ortamı oluşturdu. Kısaca ifade etmek gerekirse bu, yanlış giden işlerin sorumlusu olarak faturayı başkalarına kesip, dikkatleri başka yere kaydırıp, hiç olmazsa seçim sath-ı mailindeyken treni rayda tutmaktır. Örneğin, akaryakıttan alınan ve halkı bunaltan dünyanın en yüksek vergilerinden hükümet geri adım atmayı düşünmüyor. Bizimle aynı yerden alıp, on kat mesafeye götüren, 4 kat zengin Japonya’da benzinin litre fiyatı Türkiye’nin yarısı kadar! Mızrak çuvala sığmıyor. Zaman’ın acar enerji muhabiri İsmail Altınsoy’un haberine göre, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), yaptığı incelemeye göre benzin, motorin ve LPG fiyatlarının kanunun emrettiği ‘en yakın erişilebilir uluslararası piyasanın’ üzerinde olduğunu ancak tespit edebilmiş. İndirime gitmezlerse, tavan fiyat gelecekmiş. Bunun için de Gezi olaylarının olması gerekmiş. Böylece, halka şirinlik yapılıyor, birileri cezalandırılıyor ve halkın da akaryakıt için dolaylı yoldan alım gücü korunmaya çalışılıyor. Bu kanaldan gelecek enflasyon baskısı da nispeten hafifletilmek isteniyor. Bütün bunlar zamanında yapılsa, iyi ve güzel olurdu. Şimdi olunca intikam kokuyor. Yine de bundan sonra seçimler bitene kadar da olsa halkın bazı kazanımlar elde edeceği anlaşılıyor. Kadıköy’de Salı Pazarı’nın AVM’den, Zeytinburnu’nda Veli Efendi’nin de TOKİ konutlarından kurtulup yeşil alan olarak halka verilmesi gibi. Bu ruh sayesinde artık on yıldır pek dokunulmayan kredi kartı kullanımında da tüketici lehine düzenlemeler yapılıyor. Keza, büyük grupların rekabeti bozan davranışları da inceleme altında.
Ekonomide artık zaman daralıyor. Model çalışmayınca başka alanlar üzerinden zaman kazanma süreci başladı. Pek yorum yapmadan önce gelişmeleri sıralayalım:Bir, büyümenin durduğu bir ortamda geçen hafta Merkez Bankası enflasyonu bir puan kadar yukarı revize etti. Öncesinde de faizi artırmıştı zaten. Enflasyon güncellemesini büyük oranda kur artışındaki geçişkenliğe bağladı. İki, büyüme dursa da yine cari açık durmuş değil. Bu sene yine milli gelirin (GSYH) en az %7’si civarında olacak. Üç, Amerikan Merkez Bankası FED’in kararları sonrası sıcak para geldiği yere dönerken, enflasyon güncellemesinin de etkisiyle içeride yüksek faizler artık kalıcı oluyor. O halde durgun ekonomiye rağmen gelecek yıllarda cari açığın finansman sorunu konuşulacak. Zaten hızla eriyen rezervler de bunu gösteriyor. Dört, büyümeyen ekonomide vergi toplanamayacağı için, 2014-2015 arasındaki üç seçimlik bu ‘en uzun konjonktürde’, bir yandan ekonomiyi desteklemek için, öte yandan tabandaki kırılgan kesimlere destek vermek için hükümete kaynak lazım. Özelleştirmeler dahil ‘bir defalık’ kaynak bulma konusunda bir hayli inovatif olan hükümet, şimdilerde yeni bir kaynak da bulamıyor. Aslında gayrimenkul rantları bir can simidi gibi idi. Ancak toplumun bu noktada midesi kalkıp, artık sabır taşı çatladığından, bu yol da hiç olmazsa seçimler bitene kadar arka plana atılacak. Beş, enflasyon baskısının olduğu, büyümenin durduğu bir ortamda ilave vergi salma marjı da yok gibi. Bu tam bir intihar olur. Bu bağlamda daha uygun bir adres ve yöntem bulunmalıdır. Bulundu da! Tam da işler sıkışırken Gezi Parkı öncesinde, sırasında ve sonrasında meydana gelen gelişmeler yeni bir hamle ortamı oluşturdu. Kısaca ifade etmek gerekirse bu, yanlış giden işlerin sorumlusu olarak faturayı başkalarına kesip, dikkatleri başka yere kaydırıp, hiç olmazsa seçim sath-ı mailindeyken treni rayda tutmaktır. Örneğin, akaryakıttan alınan ve halkı bunaltan dünyanın en yüksek vergilerinden hükümet geri adım atmayı düşünmüyor. Bizimle aynı yerden alıp, on kat mesafeye götüren, 4 kat zengin Japonya’da benzinin litre fiyatı Türkiye’nin yarısı kadar! Mızrak çuvala sığmıyor. Zaman’ın acar enerji muhabiri İsmail Altınsoy’un haberine göre, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), yaptığı incelemeye göre benzin, motorin ve LPG fiyatlarının kanunun emrettiği ‘en yakın erişilebilir uluslararası piyasanın’ üzerinde olduğunu ancak tespit edebilmiş. İndirime gitmezlerse, tavan fiyat gelecekmiş. Bunun için de Gezi olaylarının olması gerekmiş. Böylece, halka şirinlik yapılıyor, birileri cezalandırılıyor ve halkın da akaryakıt için dolaylı yoldan alım gücü korunmaya çalışılıyor. Bu kanaldan gelecek enflasyon baskısı da nispeten hafifletilmek isteniyor. Bütün bunlar zamanında yapılsa, iyi ve güzel olurdu. Şimdi olunca intikam kokuyor. Yine de bundan sonra seçimler bitene kadar da olsa halkın bazı kazanımlar elde edeceği anlaşılıyor. Kadıköy’de Salı Pazarı’nın AVM’den, Zeytinburnu’nda Veli Efendi’nin de TOKİ konutlarından kurtulup yeşil alan olarak halka verilmesi gibi. Bu ruh sayesinde artık on yıldır pek dokunulmayan kredi kartı kullanımında da tüketici lehine düzenlemeler yapılıyor. Keza, büyük grupların rekabeti bozan davranışları da inceleme altında.