Mehtap TV’de yayınlanan “Kainat Kitabı” programında İrfan Yılmaz Bey’in yanında epigenetik konusunu ele alan Prof. Dr. Muhsin Konuk’un ifadelerinden anladıklarımız şunlar:Epigenetik, biyolojide, DNA dizisindeki kaynaklanmayan ama aynı zamanda irsî (kalıtımla ilgili) olan, GEN ifadesi değişikliklerini inceleyen bilim dalıdır. Yani, irsî olup genetik olmayan fenotipik varyasyonları incelemektedir.Birileri hırsızlık gibi, aynı cinse ilgi gibi yanlışlıkları, günahları sanki genlerin dayatması olarak, kötülük yapmak onların bir kaderi imiş gibi göstermeye çalışıyor. Sanki yanlış yolda gidenlerin hiçbir mesuliyetleri yokmuş gibi bir tavır sergileniyor…Karakterin oluşması konusunda genlere baktığımız zaman, onların etrafında, hücrenin içinde faaliyeti olan makro-moleküllerin etrafında stoplazma veya çekirdek sıvısı gibi bir MİKRO ÇEVRE de var. Bu mikro çevre içinde aldığımız İLAÇLARDAN, maruz kaldığımız AĞIR METALLER, bitki büyümesinde kullanılan HORMONLAR, vs. gibi çeşit çeşit kimyevî maddeler var. İşte bu maddeler de karakterin ortaya çıkması için genlerimizin ŞİFRELERİNİN farklı metabolik yollarla farklı şekillerde ürünlere dönüşmesini sağlıyorlar. Genlerimiz aynı olmakla beraber, değişik faktörler, aynı genden farklı netice çıkmasına sebep oluyorlar… Onun için “Madem gen diye bir gerçek var; öyleyse kader bizi böyle yanlış yapmaya mahkûm etmiştir” diye bir hüküm çıkmaz.Eğitim ve terbiye ile güzel ortamlar, fıtrî ve temiz gıdalarla çok güzel neticeler elde edilebilir. Bir de bizim, hiçbir cephanelikte bulunmayan dua gibi çok güçlü ve güzel bir silahımız var… Ayrıca ‘sadaka belayı def eder’, diye gerçekleri yansıtan bir sığınağımız da var.Hatta çocuk daha anne karnında iken cinsiyet tespiti ilk anda yapılmış olsa bile dua vs. iyilikler ile onlarda dahi bazı değişikliklerin olabileceğinin bilgileri de var: “İşte O Allah’tır ki, her bir dişinin neye gebe olduğunu, karnında ne taşıdığını ve rahimlerin neleri eksik bırakıp, artırdığını bilir.” (Ra’d Suresi, 13/8) Yani ilmen ispatlanmıştır ki, cinsiyeti erkek olarak başlayıp kıza dönüşen; kız olarak başlayıp erkeğe dönüşen ceninler de vardır.Ayrıca Cenab-ı Hakk’ın bir de “atâ” kanunu vardır: “Atâ, kaza kanununu; kazâ da kaderi bozar. Mesela: Bir şey hakkında verilen karar, KADER demektir. O kararın infazı KAZÂ demektir. O kararın iptali ile hükmü kazâdan affetmek, ATÂ demektir. Evet, yumuşak bir otun damarları katı taşı deldiği gibi, atâ da kazâ kanununun katiyetini deler. Aynı şekilde kazâ da ok gibi kader kararlarını deler. Demek atâ’nın kazâya nisbeti, kazanın kadere nisbeti gibidir. Atâ, kazâ kanununun külliyetinden çıkarmadır.” Burada, dua ve sadaka gibi iyiliklerin rolü söz konusudur.Muhsin Bey’in dediği gibi, genlerin çalışması, çevre şartları (maddî-manevî) değiştiğinde değişik neticeler verecek şekilde değişiklik göstermektedir... Geniş çaplı bir araştırma, annenin davranışlarının bebeğin DNA’sını etkileyebileceğini göstermektedir. Bu tesirin potansiyel mekanizması; anne sütü ile beslenen farelerin, glükokorttikoid reseptör kodlayan genin DNA metilasyonundaki değişimi ile açıklanmaktadır.Strese maruz kalan bitkiler gen ifadelerini değiştirerek, değişen ortama adaptasyon sağlamışlardır.Çok hücreli bir organizmada, mesela bir KARACİĞER hücresi ile bir KAS hücresi, tamamen aynı genotipi paylaşırken, nasıl oluyor da, apayrı –yine de stabil– gen ifade profillerine ve farklı ve bağımsız hücre fonksiyonlarına sahip olabilmektedir? Tamamen aynı genotipe sahip TEK YUMURTA İKİZLERİNİN, neden hastalıklara genetik yatkınlıkları farklı olabiliyor?Bunlardan anlaşılır ki, genler bizim irademizi elimizden almıyor. Biz gayretlerimizle, dikkatlerimizle ve özel şartlar hazırlayarak, yediğimize içtiğimize dikkat ederek, hayır-hasenat yaparak yani iradenin hakkını vererek pek güzellikler ortaya koyabiliriz…
↧