Haber bültenleri, bir tarafta Mısır’daki darbeye ve darbe sonrası yaşanan katliamlara yer verirken diğer tarafta Ergenekon ve Balyoz yargılamalarıyla ilgili “Bu cezalar da nedir? Ümit ederim Yargıtay aşamasında verilen cezalar düzeltilir.” tarzındaki değerlendirmelere dikkat çekiyor.Hani şu darbe yapıldığında sivil itaatsizlik olursa diye Bandırma ve Çorlu askerî hava meydanlarında bomba yüklü uçakların hazır tutulmasını isteyen Balyozculardan bahsediyoruz. Fatih ve Beyazıt camilerini cuma namazı sırasında bombalayıp ardından yeşil cübbelerle ‘şeriat isterük’ kalkışması tezgâhlayacak olanlardan söz ediyoruz. “Hani darbe yapıldı mı? Darbe yapılmadığına göre nedir bu cezalar?” diye düşündüğümüz Balyoz darbe planının bazı bölümlerini bir kere daha hatırlayalım: “134. Filo, Kadıköy ve Fatih’te iki gösteri yapacak. Gösterinin yapıldığı gece yarısı cübbeli, sarıklı ve çarşaflı grupların ellerindeki yeşil bayraklar ve molotof kokteylleri ile Hava Müzesi’ni basarak müzedeki uçakları tahrip etmeleri sağlanacak. 1. ve 8. Ana Jet Üs komutanlıkları başta olmak üzere tüm hava birlikleri nizamiyelerine şeriat isteyen gruplar tarafından saldırılar düzenlenecek. Mülki amirlerin izni beklenmeden olaylara müdahale edilecek. Geçici süreler ile hava birlikleri etrafındaki bölgelerde sokaklarda, caddelerde ve çevreyolu ile karayollarında güvenlik bölgeleri oluşturularak denetim sağlanacak. Arama yapılacak, şüpheli olduğu gerekçesi ile bazı şahıslar belli sürelerle alıkonulacak. Şiddet gösterenlere şiddetle cevap verilecek, gerekli durumlarda silah kullanmaktan çekinilmeyecek. Hükümetin sıkıyönetim ilan etmesi sağlanıncaya kadar faaliyetlere aralıksız devam edilecek. Sıkıyönetim sağlandıktan sonra özellikle İstanbul’daki sivil itaatsizliğe karşı Bandırma, Çorlu meydanlarında 4’er uçak 24 saat, gerektiğinde gösteri uçuşu ve gerçek atış yapabilecek şekilde yerde yükle hazır bekletilecek. Bu maksatla 162. Filo komutanlığının yarısı Çorlu meydanına intikal ettirilecek.” Bu satırları, bugünleri anlatan tarihçiler olmuş gibi de yazabilirdi. Çünkü buna benzer –mesela Maraş katliamı, Çorum olayları, Madımak katliamı gibi– yüzlerce hadise gerçekleşmiş olarak yakın tarihimizde yerini aldı. Dolayısıyla, bugün Mısır’ın yaşadığı olayların aynısını belki daha fazlasını biz yaşıyor olabilirdik. Bugün Mısır’da şahit olduğumuz darbe ve katliamlar, son 10 yılda nasıl badireler atlattığımızı bize çok daha net gösteriyor. Bazı çevrelerde Ergenekon ve Balyoz davalarına burun kıvırarak müstehzi bakışlar atanları gördükçe Suriye ve Mısır görüntülerine bir kere daha bakma ihtiyacı hissediyoruz. Suriye’de rejimi ve etrafındaki azınlığın iktidarını koruyabilmek için yüz binlerce cana acımasızca kıyıldığını izledikçe, Mısır’da seçilmiş iktidarı devirip bu durumu kabul etmeyenlerin üzerine ateş açıldığını gördükçe insan Ortadoğu gerçeği ile bir kere daha yüzleşiyor. Bütün stratejik öngörüsü ‘bu devirde darbe mi olur kardeşim?’ laflarından ibaret olanların seslerinin herkesten fazla çıktığını görmek de insanı bir hayli kaygılandırıyor. Endişe verici bu gelişmelerin tam ortasında Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’dan dikkat çekici açıklamalar geldi. Yazıcı’nın dün Zaman gazetesinde çıkan röportajda söyledikleri, hakikati hatırlayanların olduğunu göstermesi bakımından son derece önemli. Bakan Yazıcı, “Bize geçmişte darbe ihbarları gelirdi, biz de bu zamanda artık darbe mi olur diye önemsemezdik. Ancak görüyoruz ki çok ucuz atlatmışız.” diyor. Yazıcı, dünkü röportajda yayımlanmayan ifadeleriyle de konuyu çok daha ileriye götürüyor: “Darbe olsaydı bizim durumumuz Mısır’dan çok daha kötü, çok daha kanlı olurdu. Bizi gömerlerdi demiyorum, mezarlarımızın yeri bile belli olmazdı.’’ m.kamis@zaman.com.tr
Haber bültenleri, bir tarafta Mısır’daki darbeye ve darbe sonrası yaşanan katliamlara yer verirken diğer tarafta Ergenekon ve Balyoz yargılamalarıyla ilgili “Bu cezalar da nedir? Ümit ederim Yargıtay aşamasında verilen cezalar düzeltilir.” tarzındaki değerlendirmelere dikkat çekiyor.Hani şu darbe yapıldığında sivil itaatsizlik olursa diye Bandırma ve Çorlu askerî hava meydanlarında bomba yüklü uçakların hazır tutulmasını isteyen Balyozculardan bahsediyoruz. Fatih ve Beyazıt camilerini cuma namazı sırasında bombalayıp ardından yeşil cübbelerle ‘şeriat isterük’ kalkışması tezgâhlayacak olanlardan söz ediyoruz. “Hani darbe yapıldı mı? Darbe yapılmadığına göre nedir bu cezalar?” diye düşündüğümüz Balyoz darbe planının bazı bölümlerini bir kere daha hatırlayalım: “134. Filo, Kadıköy ve Fatih’te iki gösteri yapacak. Gösterinin yapıldığı gece yarısı cübbeli, sarıklı ve çarşaflı grupların ellerindeki yeşil bayraklar ve molotof kokteylleri ile Hava Müzesi’ni basarak müzedeki uçakları tahrip etmeleri sağlanacak. 1. ve 8. Ana Jet Üs komutanlıkları başta olmak üzere tüm hava birlikleri nizamiyelerine şeriat isteyen gruplar tarafından saldırılar düzenlenecek. Mülki amirlerin izni beklenmeden olaylara müdahale edilecek. Geçici süreler ile hava birlikleri etrafındaki bölgelerde sokaklarda, caddelerde ve çevreyolu ile karayollarında güvenlik bölgeleri oluşturularak denetim sağlanacak. Arama yapılacak, şüpheli olduğu gerekçesi ile bazı şahıslar belli sürelerle alıkonulacak. Şiddet gösterenlere şiddetle cevap verilecek, gerekli durumlarda silah kullanmaktan çekinilmeyecek. Hükümetin sıkıyönetim ilan etmesi sağlanıncaya kadar faaliyetlere aralıksız devam edilecek. Sıkıyönetim sağlandıktan sonra özellikle İstanbul’daki sivil itaatsizliğe karşı Bandırma, Çorlu meydanlarında 4’er uçak 24 saat, gerektiğinde gösteri uçuşu ve gerçek atış yapabilecek şekilde yerde yükle hazır bekletilecek. Bu maksatla 162. Filo komutanlığının yarısı Çorlu meydanına intikal ettirilecek.” Bu satırları, bugünleri anlatan tarihçiler olmuş gibi de yazabilirdi. Çünkü buna benzer –mesela Maraş katliamı, Çorum olayları, Madımak katliamı gibi– yüzlerce hadise gerçekleşmiş olarak yakın tarihimizde yerini aldı. Dolayısıyla, bugün Mısır’ın yaşadığı olayların aynısını belki daha fazlasını biz yaşıyor olabilirdik. Bugün Mısır’da şahit olduğumuz darbe ve katliamlar, son 10 yılda nasıl badireler atlattığımızı bize çok daha net gösteriyor. Bazı çevrelerde Ergenekon ve Balyoz davalarına burun kıvırarak müstehzi bakışlar atanları gördükçe Suriye ve Mısır görüntülerine bir kere daha bakma ihtiyacı hissediyoruz. Suriye’de rejimi ve etrafındaki azınlığın iktidarını koruyabilmek için yüz binlerce cana acımasızca kıyıldığını izledikçe, Mısır’da seçilmiş iktidarı devirip bu durumu kabul etmeyenlerin üzerine ateş açıldığını gördükçe insan Ortadoğu gerçeği ile bir kere daha yüzleşiyor. Bütün stratejik öngörüsü ‘bu devirde darbe mi olur kardeşim?’ laflarından ibaret olanların seslerinin herkesten fazla çıktığını görmek de insanı bir hayli kaygılandırıyor. Endişe verici bu gelişmelerin tam ortasında Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’dan dikkat çekici açıklamalar geldi. Yazıcı’nın dün Zaman gazetesinde çıkan röportajda söyledikleri, hakikati hatırlayanların olduğunu göstermesi bakımından son derece önemli. Bakan Yazıcı, “Bize geçmişte darbe ihbarları gelirdi, biz de bu zamanda artık darbe mi olur diye önemsemezdik. Ancak görüyoruz ki çok ucuz atlatmışız.” diyor. Yazıcı, dünkü röportajda yayımlanmayan ifadeleriyle de konuyu çok daha ileriye götürüyor: “Darbe olsaydı bizim durumumuz Mısır’dan çok daha kötü, çok daha kanlı olurdu. Bizi gömerlerdi demiyorum, mezarlarımızın yeri bile belli olmazdı.’’ m.kamis@zaman.com.tr