Önce Abdullah Avcı kardeşimi kutluyorum. Böyle durumlarda gerçeği görmek ya da kabullenmek kolay değildir. Hep birşeyler olacağını ve sizi kurtaracağını umut edersiniz. Ancak bu asla olmayacaktır çünkü tren çoktan kaçmıştır. O arada hem siz yıpranırsınız hem takım büsbütün yere serilir. Sonra da görevi üzücü bir şekilde bırakmak zorunda kalırsınız. Buna meydan vermemek doğru bir davranıştır.Avcı kuşkusuz ki bu göreve layıktı ve önemli işler yapmak istiyordu. Bununla ilgili ışıkları da verdi. Hazırlık maçı da olsa 5’te 4 galibiyet ve hele deplasmanda Portekiz’i 3-1 (Haziran 2012) yenmek az iş değildir. Elemelere başlarken Hollanda karşısındaki futbolumuz da umut vericiydi. Gelgelelim İstanbul’da Romanya’ya yenilince iş orada bitti (Ekim 2012)! Ondan sonrası büyüklere masallardı.45’te yediğimiz golle yıkıldığımız o maçı çevirebilecek beceriyi gösterememek sonrasını da etkileyecekti. Nitekim o andan itibaren korkunç bir düşüş başladı. Hiddink’in 28. sırada bıraktığı Milli Takım 58.liğe kadar geriledi. Bunun anlamını ilgili ve yetkili kişiler bile bilmiyor ama başımıza çok büyük dertler açacak bir gerilemedir. Böylesine berbat bir tıkanıklık içinde Avcı’nın istifası kaçınılmazdı.Elbette ki göreve getirilen Fatih Terim hemen fırtınalar estirmeye başlamayacak ama Milli Takım hiç değilse maç kazanmayı hatırlayıp artık o kadarını bile özlediğimiz 40’lı sıralara dönebilecektir. Bunu en kısa sürede ve mutlaka yapmak zorundayız. Deplasmanda Romanya’yı yenme hayali bir yana öteki maçlarımızı mutlaka kazanmalıyız. Bunu yapabilecek olan da Terim.TFF, Terim’le başka bazı hesaplar içinde olabilir ama bu çok önemli değil çünkü bu işin onları aşan boyutları olduğu gün gibi ortada. Yoksa Ünal Aysal kestirmeden hayır diyebilirdi. Belli ki yukarılarda da konuyla ilgili bir duyarlılık oluşmuş. Terim’in göreve getirilmesi tek çıkış gibi görülüyor. Niye Mustafa Denizli, Şenol Güneş ya da bir başkası değil sorusunun yanıtı da budur.TFF’nin Terim’e 4 yıllık sözleşme önerdiği gibisinden yaklaşımların elbette ki ciddiye alınacak bir yanı yoktur. Çünkü kendisinin 4 ay görevde kalabileceği bile kuşkulu olabilir. 1 sezonluk sözleşmenin de aslı Eylül ve Ekim’deki 2’şer maçtır. Ondan sonrası uzunca bir boşluktur. Amaç şu önümüzdeki 4 maçı en iyi biçimde bitirmektir ve onun için herşey yapılmalıdır.Terim için de Galatasaray adına da bu bir özveridir. Elbette ki milli görevden kaçılmaz, ülke için her zorluğa katlanılır. Ancak bir koltuktaki iki karpuzun getirebileceği sıkıntıları tahmin etmek de çok zor değildir. Hatta bize özgü birtakım pespaye tartışmalar da ortaya çıkabilir çünkü biz başka türlü yaşayamıyoruz. Bütün bu nedenlerle şimdilik söylenebilecek tek söz ‘hayırlı olsun’dur.
↧