İsrail, güvenliği konusunda hiçbir şeyi şansa bırakmamaya çalışır. Bunun için her türlü ihtimali düşünür, gerektiğine inandığı tedbirleri dikkat çekmeyecek şekilde alır, bunların reklamını yapmamaya da özel özen gösterir.Özellikle de balistik füze tehdidine karşı aldığı ve alacağı tedbirleri, yaptığı çalışmaları, denemeleri elinden geldiği kadar gizli tutmaya çabalar.Ne var ki, bu çabalar bazen istemediği halde ortaya çıkar, öğrenilir. İki gün önce Doğu Akdeniz’de atılan ve Rusya tarafından tespit edilen iki meçhul balistik cismin İsrail’in füzelerinin olduğunun sonradan anlaşılması buna son örnek sayılır.Rusya’nın Karadeniz’in kuzeyindeki Krosnadar Kray bölgesinde bulunan Armavir şehri yakınlarındaki erken uyarı sisteminin tespiti sonucu ortaya çıkan ve sonradan İsrail’i bunların kendi füzeleri olduğunu açıklamaya zorlayan iki füzenin İsrail ile Amerika’nın füze denemesinin bir parçası olduğu bugün artık kesin olarak anlaşılmış bulunuyor.Füzeleri tespit eden Armavir sistemi birisi güneybatı, diğeri güneydoğu yönüne odaklı Voronej sınıfı gelişmiş iki radardan meydana geliyor. Sistem, 4200 km olan menzili sayesinde özellikle Ortadoğu’yu, buradaki hava hareketlerini izliyor. Büyük olasılıkla yaşanan Suriye krizi ve muhtemel Amerikan hava harekâtı dolayısıyla bugünlerde, anlaşılan, daha dikkatli ve kapsayıcı şekilde çalışıyor. Rusya muhtemelen Amerika’ya ve başkalarına “Rusya sizi her daim izliyor, her hareketinizin farkında” gibi bir mesaj vermeye gerek gördüğü için söz konusu iki füze hareketini açıklamayı tercih etmiş görünüyor. İsterse açıklamaz; kimse de denemenin farkında olmazdı.Diğer yandan, biz Armavir sistemi İsrail-Amerikan ortak denemesini tespit ettiyse bunu Malatya-Kürecik radarının da muhakkak tespit etmiş olması gerekir diye de düşünüyoruz. Böyleyse, söz konusu denemeden bizim de haberdar olduğumuzu tahmin edebiliriz. Bu konu açıklanır mı, açıklanmaz mı, bilemeyiz elbette. Belki açıklanmaması da gerekir.Her neyse, söz konusu denemeye dönersek; bugün ortaya çıkan bilgi ve haberlerden denemenin iki amaçla yapıldığı anlaşılıyor. Birincisi, Sparrow (serçe) denen yeni nesil hedef füzesinin performansını; ikincisi de bu füzeyi kullanarak İsrail’in genel balistik füze erken uyarı sistemi ya da genel füzesavar sisteminin performansını denemek.Deneme iki safhada gerçekleştirilmiş bulunuyor. Birincisi bir ya da iki Sparrow füzesinin Akdeniz üzerinde bir savaş uçağından atılması; ikincisi de bu füzelerin söz konusu erken uyarı sistemi tarafından tespiti ve bunlara müdahale tarzları. Açıklamalarda, füze ya da füzelerin İsrail’in Arrow adı verilen erken uyarı sisteminin bel kemiği Muhteşem Çam Ağacı denen radar tarafından tespit edildiği, tespit bilgilerinin bu füzeyi havada vuracak imha füze bataryalarına zamanında ve gereken şekilde iletildiği; sonuçta denemenin başarılı olduğu söyleniyor. Bu arada denemeye Amerika’nın da katıldığı da belli. Ancak bu katılım hangi tarzda söylenmiyor. Muhtemelen bu katılım İsrail ve Amerikan erken uyarı sistemlerinin uyumu ve koordinasyonunu kapsıyor. Böyleyse, iki ülke son gelişmeler karşısında sistemlerini hem denemiş ve hem de güncelleştirmiş oluyorlar elbette.Esasen, bugün Akdeniz’de Suriye açıklarında bekleyen Amerikan güdümlü füze destroyerlerinde balistik füzelere karşı koyacak Aegesis sınıfı sistemler mevcut bulunuyor. Son denemede belki bunların muhtemel performansı da herhangi bir atış yapılmadan denenmiş de olabilir. Nitekim bu yüzden Amerika “Biz füze atmadık” diyor.Diğer yandan, denemede İsrail’in Negev çölünde çoktandır faaliyette olan Amerikan X-band radarı da bir şekilde denenmiş de olabilir. Kürecik’te bulunan radarın benzeri ya da muadili olan bu radar muhtemel İran-Hizbullah ve Suriye kaynaklı balistik füze saldırılarına karşı erken uyarı radarı olarak çalışıyor ve söylendiğine göre söz konusu saldırılara karşı İsrail’e 3-5 dakika arası bir uyarı zamanı sağlıyor.Amerika’nın Suriye’ye karşı muhtemel sınırlı hava harekâtını düşündüğü bu kritik günlerde başta da dediğimiz gibi İsrail, Amerikan destek ve yardımıyla işini şansa bırakmıyor, elindeki teknolojinin son imkânlarını kullanıyor.
İsrail, güvenliği konusunda hiçbir şeyi şansa bırakmamaya çalışır. Bunun için her türlü ihtimali düşünür, gerektiğine inandığı tedbirleri dikkat çekmeyecek şekilde alır, bunların reklamını yapmamaya da özel özen gösterir.Özellikle de balistik füze tehdidine karşı aldığı ve alacağı tedbirleri, yaptığı çalışmaları, denemeleri elinden geldiği kadar gizli tutmaya çabalar.Ne var ki, bu çabalar bazen istemediği halde ortaya çıkar, öğrenilir. İki gün önce Doğu Akdeniz’de atılan ve Rusya tarafından tespit edilen iki meçhul balistik cismin İsrail’in füzelerinin olduğunun sonradan anlaşılması buna son örnek sayılır.Rusya’nın Karadeniz’in kuzeyindeki Krosnadar Kray bölgesinde bulunan Armavir şehri yakınlarındaki erken uyarı sisteminin tespiti sonucu ortaya çıkan ve sonradan İsrail’i bunların kendi füzeleri olduğunu açıklamaya zorlayan iki füzenin İsrail ile Amerika’nın füze denemesinin bir parçası olduğu bugün artık kesin olarak anlaşılmış bulunuyor.Füzeleri tespit eden Armavir sistemi birisi güneybatı, diğeri güneydoğu yönüne odaklı Voronej sınıfı gelişmiş iki radardan meydana geliyor. Sistem, 4200 km olan menzili sayesinde özellikle Ortadoğu’yu, buradaki hava hareketlerini izliyor. Büyük olasılıkla yaşanan Suriye krizi ve muhtemel Amerikan hava harekâtı dolayısıyla bugünlerde, anlaşılan, daha dikkatli ve kapsayıcı şekilde çalışıyor. Rusya muhtemelen Amerika’ya ve başkalarına “Rusya sizi her daim izliyor, her hareketinizin farkında” gibi bir mesaj vermeye gerek gördüğü için söz konusu iki füze hareketini açıklamayı tercih etmiş görünüyor. İsterse açıklamaz; kimse de denemenin farkında olmazdı.Diğer yandan, biz Armavir sistemi İsrail-Amerikan ortak denemesini tespit ettiyse bunu Malatya-Kürecik radarının da muhakkak tespit etmiş olması gerekir diye de düşünüyoruz. Böyleyse, söz konusu denemeden bizim de haberdar olduğumuzu tahmin edebiliriz. Bu konu açıklanır mı, açıklanmaz mı, bilemeyiz elbette. Belki açıklanmaması da gerekir.Her neyse, söz konusu denemeye dönersek; bugün ortaya çıkan bilgi ve haberlerden denemenin iki amaçla yapıldığı anlaşılıyor. Birincisi, Sparrow (serçe) denen yeni nesil hedef füzesinin performansını; ikincisi de bu füzeyi kullanarak İsrail’in genel balistik füze erken uyarı sistemi ya da genel füzesavar sisteminin performansını denemek.Deneme iki safhada gerçekleştirilmiş bulunuyor. Birincisi bir ya da iki Sparrow füzesinin Akdeniz üzerinde bir savaş uçağından atılması; ikincisi de bu füzelerin söz konusu erken uyarı sistemi tarafından tespiti ve bunlara müdahale tarzları. Açıklamalarda, füze ya da füzelerin İsrail’in Arrow adı verilen erken uyarı sisteminin bel kemiği Muhteşem Çam Ağacı denen radar tarafından tespit edildiği, tespit bilgilerinin bu füzeyi havada vuracak imha füze bataryalarına zamanında ve gereken şekilde iletildiği; sonuçta denemenin başarılı olduğu söyleniyor. Bu arada denemeye Amerika’nın da katıldığı da belli. Ancak bu katılım hangi tarzda söylenmiyor. Muhtemelen bu katılım İsrail ve Amerikan erken uyarı sistemlerinin uyumu ve koordinasyonunu kapsıyor. Böyleyse, iki ülke son gelişmeler karşısında sistemlerini hem denemiş ve hem de güncelleştirmiş oluyorlar elbette.Esasen, bugün Akdeniz’de Suriye açıklarında bekleyen Amerikan güdümlü füze destroyerlerinde balistik füzelere karşı koyacak Aegesis sınıfı sistemler mevcut bulunuyor. Son denemede belki bunların muhtemel performansı da herhangi bir atış yapılmadan denenmiş de olabilir. Nitekim bu yüzden Amerika “Biz füze atmadık” diyor.Diğer yandan, denemede İsrail’in Negev çölünde çoktandır faaliyette olan Amerikan X-band radarı da bir şekilde denenmiş de olabilir. Kürecik’te bulunan radarın benzeri ya da muadili olan bu radar muhtemel İran-Hizbullah ve Suriye kaynaklı balistik füze saldırılarına karşı erken uyarı radarı olarak çalışıyor ve söylendiğine göre söz konusu saldırılara karşı İsrail’e 3-5 dakika arası bir uyarı zamanı sağlıyor.Amerika’nın Suriye’ye karşı muhtemel sınırlı hava harekâtını düşündüğü bu kritik günlerde başta da dediğimiz gibi İsrail, Amerikan destek ve yardımıyla işini şansa bırakmıyor, elindeki teknolojinin son imkânlarını kullanıyor.