Başlığa 2013 dedim de aslında aşağıda ifade edeceğim şeyler bütün zamanlar için geçerli. Dünyanın hay-huy’ları ile fıtrî çizgiden uzaklaşan, uzaklaştığının idrak ve şuuruna erip öze dönüş yolculuğuna çıkma hazırlığı yapan hacı adaylarına aşağıdaki satırlar.Bu cümleyi okuyunca hazırlık yapılıyor mu acaba diyenleriniz olabilir; tıpkı benim dediğim gibi. Gözlemim şu; hazırlık yapılıyor da olması gerektiği ölçüde değil. Haccın kamet-i kıymetine uygun değil. Tecrübeli olan kişilerin tecrübelerinden istifade ederek maddi bağlamda “aynı sıkıntıları biz de yaşamayalım”, manevi olarak da haccımızı Enbiya, Evliya, Mukarrabin’in haccına benzetelim” düşüncesini merkeze alarak değil. Bütün bu değillerden sonra bir maalesef demek icab ediyor; evet maalesef ve maalesef bu bizim Müslümanlığı kültürel olarak yaşadığımız, iman adına tahkik okyanusları yerine taklit derelerinde yüzdüğümüzün delili olarak kabul edilebilir.Bu kadar nasıl emin olabiliyorsun diyebilirsiniz? Sahih bilgi ve şahsi tecrübelerim bunu gösteriyor da ondan. En basitinden şunu diyebilirim ve bu tesbitime hacca daha önce gitmiş hemen herkes katılır sanırım; Endonezya, Malezya gibi ülkelerin hazırlıkları ile kendimizi mukayese ettiğimizde bizim hiç hazırlığımız yok gibi. Ama Afrika’daki Müslüman ülkelerle mukayese edersek o kadar da kötü değiliz. Buraya kadar ifade ettiğim gerçekler külli planda toplumsal yapımız nazara alınarak söylenen tesbitler; ama ferdi planda ve/ya bazı küçüklü büyüklü grup ve şirketler özelinde istisnalar elbette var. Pekâlâ hazırlık deyince ne kastediyorum? Çok şeyler söylenebilir. Fakat ben bu yazımda sadece bir tek hususu ön plana çıkartacak ve özellikle daha önceden hac veya umre için böylesi bir kutsal yolculuk yapmamış olanların dikkatlerine arz edeceğim.Bazı fukahanın haccın vücubu bazılarının ise edasının şartları arasında saydığı bir husus vardır; sıhhat yani beden sağlığı. Fiilen hac etmeyi engellemeyecek ölçüde sağlıklı olma kastedilir bununla. Allah’a şükür, belki yaşlılık nedeniyle gençler misali çevik-çalâk olamama gibi tabii haller bir kenara bırakılacak olursa hacı adaylarımızın büyük bir çoğunluğunun beden sağlığına sahip olduğu söylenebilir. Benim teklifini yapacağım şey ise beden sağlığına sahip olan genç-yaşlı herkese; yürüme egzersizleri yapın.Neden mi? Önce şu gerçeği kabullenelim. Zaten inkâr edemeyiz; aynaya bakmamız yeterli; köy ve küçük kasaba türü yerlerde yaşayan ve çiftçilik başta bedenî çabayı gerektiren işlerle meşgul olan insanlarımız hariç, özellikle orta ölçekli ve büyük şehirlerde yaşayan insanlarımız yürümeyi unutmuş durumda. Nâzım şehir planlarının, yerleşim modellerinin, mimari yapı tarzımızın -fıtrata rağmen işleyen modernize de diyebiliriz bütün bunlara- bizleri ister istemez sürüklediği bir nokta burası. Necip Fazıl’ın “Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu” dediği bu olsa gerek. Halk arasındaki meşhur deyimle ‘tuvalete bile araba ile giden’ bir yerde duruyoruz; bilmem farkında mıyız? Farkında olanlar, günlük programları içinde yürümeye zaman ayırıyor. Jimnastik salonları bunun için revaçta. Yürüme bantları, eliptik bisiklet aletleri evlerimizin artık demirbaşları arasında.Hacca döneyim; hac ise bu zaviyeden bakınca yürümenin merkezde olduğu bir amel. 5 milyon belki daha fazla insanın aynı zamanda bulunduğu kocaman bir şehir düşünün; Mekke. Kâbe merkez ve kaldığınız otel en az 5-6 km uzaklıkta. Kalabalıktan dolayı servisler özellikle arefe gününden birkaç gün önce çalışmıyor. Yürüyeceksiniz.Kâbe’nin etrafında bir defa dönmenin adı şavt; 7 şavt, bir tavaf. Buna göre en iç daire ile en dış dairenin ortalamasını alsanız 1 km’yi aşıyor bir tavaf. Kâbe’nin ikinci ve üçüncü katından tavaf yapacak olursanız, 5-6 km yürüyeceksiniz.Sa’y. Safa-Merve arası 400 metre. 7 defa kat edilecek bu mesafe. Bu da demektir ki bir sa’y için en az 3 km yürüyeceksiniz.Müzdelife’den Mina’ya 5 km yürüyeceksiniz.Bayramın 2., 3. ve 4. günleri şeytan taşlanacak. Mekke’de de kalsanız Mina’da da kalsanız, yürüyeceksiniz. Hasılı nereden bakarsanız bakın; yürüme hac ibadetini yapmada en çok müracaat edilecek bedenî aktivite olacak.İşte teklifim; bu günlere hazırlıklı olma adına şimdiden hacı adaylarının yürüme egzersizleri yapması. Efendimiz’in (sas) beyanıyla mebrur olmak şartıyla insanın annesinden doğduğu gün gibi pâk edecek bir ibadetten söz ettiğimizi unutmayalım. “Aman tıkandım; nefesim yetmedi, kaslarım ağrıyor, dizlerimde et bölündü; gençken gelmek varmış buralara; keşke yürüyebilseydim, ne tavaf ne de şeytan taşlama için vekalet vermezdim” dememek ve bu türlü mazeretlerin arkasına sığınmamak, daha doğrusu şeytanın elinden bu mazeretleri almak için yapıyorum bu yürüme egzersizleri teklifimi. Takdir sizlerin. Allah kabul etsin...
↧