Yaklaşık iki buçuk yıldır devam eden Suriye meselesinde yeni bir dönüm noktasına gelinmiş bulunuluyor. Bu da Suriye’deki büyük acıya sadece çok sınırlı bir şekilde etkisi olabilecek rejimin kullanmaktan çekinmediği kimyasal silahlarını kapsayan Amerika ve Rusya arasında varılan son anlaşma.Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Cenevre’de 3 gün süren müzakereleri sonucu ortaya çıkan bu anlaşmanın özeti şöyle: Rejim bir hafta içinde mevcut kimyasal silah envanterini bütün detayları ile açıklayacak. Açıklanan envanterdeki tesis ve depoların yerindeki ilk incelemeleri uzmanlarca kasıma kadar tamamlanacak. Bundan sonra imha ya da taşıma işlemleri başlayacak. Silah ve ilgili sistem ve araçların tamamının imha ve tasfiyesi 2014 ortalarına kadar tamamlanmış olacak.Kısacası, imha ve tasfiyenin ilk aşaması için iki ay, sonrası için ise 7 ay kadar bir süre öngörülüyor. Bu sürenin tamamının ise bugünden başlarsak 10 ay kadar alacağı anlaşılıyor. Bu da şüphesiz rejime ayakta kalmasını sağlayacak ek sürenin tanınması anlamına geliyor. Bu süre içinde ABD ve Rusya ve hatta milletlerarası camia bakımından rejim, anlaşmanın uygulanması için vazgeçilmez bir muhatap konumuna yükseltilmiş oluyor. Bunun açık anlamı da ‘anlaşma için rejim var olmalı, ayakta kalmalı’ demek.Diğer yandan, rejimin işbirliğine muhtaç bir tarzda varılan anlaşma buna rağmen rejimin bu işbirliğine gereken özeni göstermemesi ya da anlaşmayı ihlal etmesi durumunda ne yapılacağı ya da hangi zorlayıcı müeyyidelerin uygulanacağı konusunda net ve açık hükümler vaz etmiyor.Nitekim, Kerry, bu konuda ‘…ihlallerin BMGK’nin müeyyide uygulaması ile sonuçlanacağını’ söylerken; Lavrov, ihlallerin ‘önce Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin karar alıcı kuruluna gönderileceğine’ işaret ediyor ve ‘Prosedürlerin herhangi bir ihlali BMGK tarafından incelenir, onaylanırsa müeyyide uygulanır. Otomatik müeyyide uygulama ya da kuvvet kullanımı gibi bir şey anlaşmada yok’ diyor. Böylece Lavrov, şimdiden BMGK’yi ve buradaki kendi veto kuvvetini hatırlatıyor.Obama ise hâlâ kuvvet kullanımının masada olduğunu, gerekirse müdahalenin söz konusu olabileceğini ima ediyor. Ne var ki, anlaşmaya varılmasıyla, bununla ilgili sürecin başlamasıyla ve rejimin bu süreyi çeşitli gerekçelerle uzatma ihtimali de göz önüne alındığında BMGK dışında yapılacak bir Amerikan askeri müdahalesinin artık çok uzak bir ihtimale dönüştüğü kolaylıkla söylenebilir.Diğer yandan Türkiye’nin ve bizim de söylediğimiz gibi kimyasalların tasfiye ve imha süreci Suriye meselesinin bugünkü çok acı ve kanlı tablosu göz önüne alındığında elbette rejime zaman kazandıracak uzun ve akıbeti meçhul bir süreyi ihtiva ediyor. Bu, tartışmasız bir gerçek.Ne var ki, teknik bakımdan bu sürenin dahi rejimin kimyasallarını bugünkü şartlarda tamamen tasfiye ve imhasına yetmeyeceği de öne sürülebilir. Nitekim, bazı uzmanlar birkaç yıla ve hatta daha uzun yıllara yayılması gereken Suriye sürecinin 10 aya sıkıştırılmasını anlamadıklarını söylüyorlar.Esasen bu konuda son sözü söyleyecek olan genel müdürlüğünü Türk diplomat Ahmet Üzümcü’nün yaptığı Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) olacak. Örgüt varılan anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını söylerken şimdiden bu konuda izlenecek yol haritası konusunda çalışmaya başlamış bulunuyor. Bu durumda OPCW’nin değerlendirmesi mutlaka beklenmeli ve ona göre hareket edilmeli elbette. Örgüt belki tasfiye ve imha takvimini ve bunu gerçekleştirecek vasıtalarla ilgili başka bir şey söyleyecek ya da ek taleplerde bulunacak, kim bilir. Bu arada rejimin anlaşma konusunda henüz bir şey söylemediği de unutulmamalı. Ayrıca, muhalefetin de anlaşmadan hiç memnun olmadığı da bugünden belli sayılır.Sonuçta, bize göre anlaşma birçok eksiği, noksanı, muğlaklığı bünyesinde barındıran genel hatlarıyla baştan ‘sakat bir anlaşma’ sayılır; ancak buna rağmen de hayata geçmesini elbette temenni ederiz; çünkü bunun Suriye’nin acısına kısmi de olsa bir çare olduğunu; ama esas çarenin bu olmadığını da biliriz.
↧