Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Hilmi Yavuz - Bilinç ve beyin ilişkisi üzerine notlar

$
0
0
Entelektüel kapsama alanı doğallıkla çok sınırlı, dolayısıyla çok az sayıda insanı ilgilendirmek durumunda olmakla birlikte, uzun bir süredir çok önemli bir mesele, belirli bir çevrede derinlikli olarak tartışılıyor.Bu, çok değerli arkadaşım Dr. Saffet Murat Tura’nın, Türkiye’nin felsefe ortamına taşıdığı, bilincin doğası ile beyin süreçleri arasındaki ilişki üzerine yapılan felsefî tartışmalardır. Geçen haftaki yazımın sonunda da belirttiğim gibi, aslında bu ilişki, felsefenin değil, nörobilimin konusudur. Bununla birlikte, Tura’nın özellikle ‘Histerik Bilinç’ adlı çalışmasından yola çıkarak, onun felsefe alanına girmiş gibi gösterdiği bazı öne sürüşlerinin, en azından sorunlu olduğunu söylemek gerekir, diye düşünüyorum. Bunlardan ilki şudur: Tura, ‘bilinçli olarak bir nesneyi görmemiz[in]’ [,,,] bu nesneyi bilincimizde temsil eden görsel algılar aracılığıyla görmemiz demek’ olduğunu bildiriyor ve bundan ‘algılar[ın] doğrudan nesnenin kendisinde’ olmadığı sonucunu çıkararak şöyle diyor: ‘[algılar] fiziksel olarak nesneye ait özellikler değildir. Nesnelerin bizim beyinlerimizi etkilemek [vurgu benim H.Y.] suretiyle fenomenal bilincimizde oluşturduğu fenomenlerdir algılar’. Tura, histerik bilinçte, bu tür fenomenal algıların oluşmamış olmasını, bilincin doğabilimsel bir olay olarak temellendirilmesine katkıda bulunacağı kanısındadır: Kısaca Tura’ya göre, bilinç, bir doğal olgudur. Burada, ayrıntıya girmeden sorulması gereken, ‘bir nesneyi bilincimizde temsil eden görsel algıları’, ya da fenomenal algıları, nasıl edindiğimiz sorusudur. ‘Etkilemek’ kavramı, algının kaynağının bizzat nesnenin kendisi olduğu anlamına gelmiyor mudur? Tura, daha da sorunlu görüşler öne sürüyor: Bilinç bir doğal olguysa, özgür irade bir yanılsamadan ibarettir. Bilincin fenomenal bir bilinç olması, Tura ve ondan önce bu düşünceyi öne sürenlere göre, onu [bilinci] zorunlu olarak bir ‘ben’e bağlamayı, dolayısıyla özgür iradeyi ortadan kaldırmaktadır: ‘Ben’ diye bir kartezyen özne yoktur;- sadece beyin ve onun ürettiği fenomenal, dolayısıyla ‘Ben’le ilişkisi olmayan bilinçten söz etmek gerekir. Ayrıntılara girmeden şunu söylemeliyim: Sorun, beynin, nesneden ya da dış dünyadan etkilendiği halde, etkilenmemiş gibi gösterilen fenomenal bilinci nasıl inşa ettiğidir. Tura, insan beyninin hem nesneler dolayımında etkilendiğini, hem de bu etkilenmenin fenomenal bilincin oluşmasına katkıda bulunmadığını nasıl izah edecektir? Bir etkilenme söz konusuyla [ki, Tura, açıkça bunu söylüyor!] hem de bu etkiden bağımsız bir fenomenal algı nasıl söz konusu olabilecektir? Ya da, bu ‘etkilenme’nin fenomenal bilincin inşasında hiç mi bir işlevi, bir rolü yoktur? Şayet bir rolü yoksa ‘etkilenme’nin anlamı nedir? Kaldı ki, bu konunun çok daha önceki tarihlerde yapılmış olan tartışmalarda özellikle Penfield’in ortaya koyduğu görüşlerin çürütülmemiş olduğunu söylemek gerekir. Penfield, The Mystery of Mind: A Critical Study of Consciousness and the Human Brain’de [1975], nörolojik bazı deneylerin sonuçlarına dayanarak, aksi görüşü öne sürmektedir: İnanmak, karar vermek vb. zihinsel edimlerin, beyne ilişkin bazı nörolojik deneylerle hiçbir ilişkisi olmadığı görüşünü! Dolayısıyla da, bu edimlerin, beynin doğal süreçleriyle hiçbir ilişkisinin bulunmadığını! Penfield’in önesürüşlerini, önümüzdeki hafta ele alacağım… h.yavuz@zaman.com.tr

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue