Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

İbrahim Öztürk - Ve Japon bankası da Türkiye'de!

$
0
0
‘Kızını dövmeyen dizini döver’ diye bir halk deyişi var: Yani, zamanında terbiye et, tedbirini al, sonra üzülme! Benzer bir söz finans sektörü için de geçerlidir. Kalkınma yolunda finans, iyi bir hizmetçi ancak kötü bir efendidir.Yuları eline verdiğinizde sizi getirip bırakacağı yer uçurumun kenarıdır. Finans bugün bir kalkınma aracı olmaktan çıkmış ve bir amaç haline gelmiştir. Kısaca bir haksız kazanç ve kıt kaynakları verimsiz kullanan bir sektör haline gelmiş. Yeni bir habere göre BDDK, Japonya’nın en büyük bankası olan Tokyo Mitsubishi UFJ Bankası’na (TOMU) Türkiye’de faaliyet izni vermiş. Bu gelişi önemsediğim kadar, bu vesile ile finans alanında uyarmak istediğim hususlar da var. 1980’li yılların sonunda dünyadaki en büyük 10 bankanın ilk 7’si ve ilk dört bankanın da tümü Japonlarındı. Batı bankaları adeta dökülürken, Japonya finansın en uç noktasındaki İngiltere’yi gelip yakalamıştı. The Banker dergisi tarafından yapılan çalışmalarda ‘varlıkların’ büyüklüğü veri alınmıştı ve Japon bankalarının bu zıplaması dikkati çekmişti. Sonra kriter varlık büyüklüğünden, herhangi bir türbülans durumunda bankaların ‘borç ödeme kabiliyetini’ ölçen ‘ana sermaye’ (Tier-1 Capital) kıstasına kaydırılıp, çeşitli kaldıraçlama yoluyla şişirilen hibrit, katkı sermaye, devreden çıkarılınca Japon bankalarının bilançolarındaki ‘normal dışı’ şişme fark edilmişti. Japon bankaları fazla miktarda kredi verirken burada varlık olarak bol miktarda duran varlık, başta gayrimenkul, birikmişti. Bu süreci, Japonların sektör üzerindeki denetimi yumuşattığı 1985 yılındaki Plaza Anlaşması tetikledi. 1955-1985’te finansı reel ekonominin hizmetine sokarak kalkınan Japonya, artık finansın egemenliği altına giriyordu ve başı bir daha yerden kalkmayacaktı. Buna göre Japon Yeni büyük oranda değerlenmiştir. İçeriye çok büyük bir miktarda sermaye girişi olmasın diye Japonlar bol miktarda para basmıştı. Bu sefer de bu fazla para sel suları gibi önüne gelen yere kolay kredi olarak akıp gitmiş ve varlık fiyatlarını çıldırtmıştı. 1990’ların başında balon ekonomisi patlayıp borsa ve diğer varlık fiyatları yere çakılınca, tüm ekonomi ve tabii ki Japon bankaları zor bir döneme girmişti. Artık sıkıntılı küçük bankaları da kervana ya da konvoya katarak kurtarma imkânı kalmamıştı. Artık büyükler küçükleri alacak, birleşmeler ve satın almalar ile bir derlenme toparlanmalar olacak, batık krediler bilançolardan temizlenecekti. ABD’deki Lehman Brothers’ın 2008 yılında iflas etmesi olayındaki gibi, 1897 yılında kurulan asırlık Japon finansal devi Yamaichi Securities’in 1997’de faaliyetlerine ara verip, 1999 yılında iflas etmesiyle beraber büyük bir panik yaşanmıştı. Bu sarsıntı sonrasında dünyadaki ilk 10 banka içinde sadece 3 Japon bankası kalmıştı. Aynı yıl yürürlüğe konulan kapsamlı Finansal Yeniden Yapılanma Planı doğrultusunda bankacılıkta birleşmeler hızlandı. Bu birleşmeler günümüzdeki 3 büyük grup olarak karşımızdadır: Tokyo Mitsubishi UFJ Bankası (TOMU), Mizuho Finansal Grup ve Sumitomo Mitsui Bankacılık Ortaklığı. Ana sermaye kıstasına göre bugün dünyanın en büyük 10 bankasının içinde sadece bize de gelen TOMA var. (Bu arada ilk onda 4 Amerikan, 4 de Çin bankası yer alıyor. Bir de İngiliz. Demek ki, Japonya’nın boşalttığı yeri artık Çin dolduruyor.) Bu banka şimdi bize geliyor. Rekabetin ve piyasaların derinleşmesi için gereklidir. İyidir. Ancak sorumuz yine şudur: Finans sektörünü kalkınma hedefleri doğrultusunda nasıl disiplin altına alacağız? Büyük ve yaman soru! Var mısın, yok musun?

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue