Hafta başı Kudüs’te, Nablus’ta ve Cenin’de tanıdık bir sözün Arapçasını duydum onlarca kez: “Rüyaydı, gerçek oldu!” TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yıllar önce bir rüya görmüş. O kadar çok kişiyi inandırmış ki rüyasına, sonunda hep birlikte aynı rüyayı görmeye, aynı rüya için çalışmaya başlamışlar.Cemaat halinde görülen rüyalar çıkarmış…Rifat Hisarcıklıoğlu’nun rüyasının konusu “Barış İçin Sanayi”. Şimdi Cenin’de kurulan TOBB-BİS şirketinin ismi olmuş o konu. Rüyada, TOBB, Filistin-İsrail sınırında bir sanayi bölgesi kuruyor. Bu sanayi bölgesi zamanla hem büyüyor hem de yenileri açılıyor. Burada Filistinli gençler meslek ediniyorlar. Filistin’e ekmek, Filistin’e umut, Filistin’e barış getiriyor bu sanayi bölgeleri. Tam sınırda kurulmuş oldukları için, İsrail ile Filistin arasında diyalog ve işbirliği köprüleri de kuruyorlar. TOBB’un arabuluculuğu sayesinde bu sanayi bölgelerine mal giriş çıkışını kolaylaştırıyor İsrail. Herhangi bir Filistinli gümrükteki malını birkaç ayda çekemezken, bu sanayi bölgelerindeki firmalar birkaç günde çekebiliyor. Mallarını hem Filistin’e hem de İsrail’e satabiliyorlar. Bu sanayi bölgelerinde kurulan firmalar bütün dünya ülkelerine gümrüksüz, kotasız ihracat yapabiliyor. Bu sebeple orta ölçekli bir dizi Türk firması Filistin’de fabrikalar açıyor. Türkiye, bir asır önce çıktığı Filistin topraklarına sanayicisiyle dönüyor böylelikle. İsrail ile Filistin arasında siyasî ve askerî konularda arabuluculuk yapabilme keyfiyetini de yeniden kazanıyor Türkiye.Tam tamına böyle gerçekleşmiş rüya. Henüz gerçekleşmemiş tarafları var; ama görünen köye kılavuz gerekmez. Böyle güzel başlayan bir rüya da, herhalde kâbusla bitmez…Ortadoğu’da Türk bayrakları dalgalanmaz olmuştu ne zamandır. Hafta başı sayısız Türk ve Filistin bayrağının yanından geçtik. Cenin Sanayi Bölgesi’nin arazisi netleştirilmiş. Bin dönümlük bölgenin bazı kısımları istimlak edilecek. Onun finansmanını da sağlamış TOBB. Almanya, inşaat aşamasına destek sözü vermiş. Amerikalılar prensipte desteklerini ifade etmişler. Beytüllahm’da daha küçük ölçekli bir sanayi bölgesi hazırlığı içinde olan Fransızlar, biz oradayken haber gönderdiler; siz bize yatırımcı yönlendirin, biz de size diye.Bu rüyanın ilk anlatıldığı kişilerden biri de bendim. O zamanlar Vehbi Dinçerler Beyefendi Filistin koordinatörü idi ve bu rüyaya pek inanmıştı. Sanayi bölgesi Gazze Şeridi’nin İsrail sınırına kurulacaktı. Erez bölgesine… Vehbi Bey, inanılmaz bir enerjiyle, aşılmaz sanılan dağları aşmakla uğraşmıştı. İsraillileri sanayi bölgesinin güvenliğini Türk askerlerinin sağlamasına bile ikna etmişti. Gazze Şeridi Hamas’ın kontrolüne geçince Rifat Bey rüyasından vazgeçmedi. Cenin’de benzer bir proje başlattı. Salı günü Cenin’de yaptığı konuşmada Gazze’den de vazgeçmediğinin müjdesini verdi.Erez Sanayi Bölgesi için Vehbi Bey ne kadar çalıştıysa, Cenin Sanayi Bölgesi için de TEPAV direktörü Prof. Güven Sak, o kadar çalışmış. Baktım, Arapların yaptığı üzere üç defa yanak yanağa öpüşmeyi bile öğrenmiş. O kadar vakit geçirmiş sahada yani. Vehbi Dinçerler ve Güven Sak’ın siyasi skalada birbirlerinden ne kadar uzak durduklarını tahmin edebilirsiniz. Rifat Hisarcıklıoğlu, siyah ve beyaz Türklerin hepsini birden aynı rüyaya inandırmayı başarmış.Bu inandırma kabiliyetinden olsa gerek kendisini Kudüs Tahkim Merkezi’nin başkanlığına getirmişler İsrail ve Filistinli işadamları. Kudüs Tahkim Merkezi, iki ülkenin işadamlarının arasında çıkabilecek uyuşmazlıkları mahkemeye gitmeden çözmeye çalışacak. Yönetimine taraflardan birinden bir kişinin geçmesi diğer tarafça kabul görmeyince, tarafsızlığına ve güvenilirliğine inanılan bir ismi “gel bizim başımıza geç” diye davet etmişler. Rifat Bey’in bu başarısını sürpriz bir şekilde Kudüs Tahkim Merkezi’nin açılış galasına katılan Tony Blair “Türkiye’nin bölgede neler yapabileceğinin göstergesi.” şeklinde yorumladı.Bu sütunlarda Türkiye’nin bölgede eline geçen fırsatları nasıl tek tek harcadığını yazdım geçmişte. Ancak bu hafta başı gördüm ki, bütün fırsatlar henüz kaçmamış. Devletin boşalttığı hareket alanını sivil toplum doldurmaya başlamış. Genel resim hâlâ karamsar; ama güzel şeyler de oluyor.Ortadoğu güneşinin altında yeni bir şeyler var…
Hafta başı Kudüs’te, Nablus’ta ve Cenin’de tanıdık bir sözün Arapçasını duydum onlarca kez: “Rüyaydı, gerçek oldu!” TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yıllar önce bir rüya görmüş. O kadar çok kişiyi inandırmış ki rüyasına, sonunda hep birlikte aynı rüyayı görmeye, aynı rüya için çalışmaya başlamışlar.Cemaat halinde görülen rüyalar çıkarmış…Rifat Hisarcıklıoğlu’nun rüyasının konusu “Barış İçin Sanayi”. Şimdi Cenin’de kurulan TOBB-BİS şirketinin ismi olmuş o konu. Rüyada, TOBB, Filistin-İsrail sınırında bir sanayi bölgesi kuruyor. Bu sanayi bölgesi zamanla hem büyüyor hem de yenileri açılıyor. Burada Filistinli gençler meslek ediniyorlar. Filistin’e ekmek, Filistin’e umut, Filistin’e barış getiriyor bu sanayi bölgeleri. Tam sınırda kurulmuş oldukları için, İsrail ile Filistin arasında diyalog ve işbirliği köprüleri de kuruyorlar. TOBB’un arabuluculuğu sayesinde bu sanayi bölgelerine mal giriş çıkışını kolaylaştırıyor İsrail. Herhangi bir Filistinli gümrükteki malını birkaç ayda çekemezken, bu sanayi bölgelerindeki firmalar birkaç günde çekebiliyor. Mallarını hem Filistin’e hem de İsrail’e satabiliyorlar. Bu sanayi bölgelerinde kurulan firmalar bütün dünya ülkelerine gümrüksüz, kotasız ihracat yapabiliyor. Bu sebeple orta ölçekli bir dizi Türk firması Filistin’de fabrikalar açıyor. Türkiye, bir asır önce çıktığı Filistin topraklarına sanayicisiyle dönüyor böylelikle. İsrail ile Filistin arasında siyasî ve askerî konularda arabuluculuk yapabilme keyfiyetini de yeniden kazanıyor Türkiye.Tam tamına böyle gerçekleşmiş rüya. Henüz gerçekleşmemiş tarafları var; ama görünen köye kılavuz gerekmez. Böyle güzel başlayan bir rüya da, herhalde kâbusla bitmez…Ortadoğu’da Türk bayrakları dalgalanmaz olmuştu ne zamandır. Hafta başı sayısız Türk ve Filistin bayrağının yanından geçtik. Cenin Sanayi Bölgesi’nin arazisi netleştirilmiş. Bin dönümlük bölgenin bazı kısımları istimlak edilecek. Onun finansmanını da sağlamış TOBB. Almanya, inşaat aşamasına destek sözü vermiş. Amerikalılar prensipte desteklerini ifade etmişler. Beytüllahm’da daha küçük ölçekli bir sanayi bölgesi hazırlığı içinde olan Fransızlar, biz oradayken haber gönderdiler; siz bize yatırımcı yönlendirin, biz de size diye.Bu rüyanın ilk anlatıldığı kişilerden biri de bendim. O zamanlar Vehbi Dinçerler Beyefendi Filistin koordinatörü idi ve bu rüyaya pek inanmıştı. Sanayi bölgesi Gazze Şeridi’nin İsrail sınırına kurulacaktı. Erez bölgesine… Vehbi Bey, inanılmaz bir enerjiyle, aşılmaz sanılan dağları aşmakla uğraşmıştı. İsraillileri sanayi bölgesinin güvenliğini Türk askerlerinin sağlamasına bile ikna etmişti. Gazze Şeridi Hamas’ın kontrolüne geçince Rifat Bey rüyasından vazgeçmedi. Cenin’de benzer bir proje başlattı. Salı günü Cenin’de yaptığı konuşmada Gazze’den de vazgeçmediğinin müjdesini verdi.Erez Sanayi Bölgesi için Vehbi Bey ne kadar çalıştıysa, Cenin Sanayi Bölgesi için de TEPAV direktörü Prof. Güven Sak, o kadar çalışmış. Baktım, Arapların yaptığı üzere üç defa yanak yanağa öpüşmeyi bile öğrenmiş. O kadar vakit geçirmiş sahada yani. Vehbi Dinçerler ve Güven Sak’ın siyasi skalada birbirlerinden ne kadar uzak durduklarını tahmin edebilirsiniz. Rifat Hisarcıklıoğlu, siyah ve beyaz Türklerin hepsini birden aynı rüyaya inandırmayı başarmış.Bu inandırma kabiliyetinden olsa gerek kendisini Kudüs Tahkim Merkezi’nin başkanlığına getirmişler İsrail ve Filistinli işadamları. Kudüs Tahkim Merkezi, iki ülkenin işadamlarının arasında çıkabilecek uyuşmazlıkları mahkemeye gitmeden çözmeye çalışacak. Yönetimine taraflardan birinden bir kişinin geçmesi diğer tarafça kabul görmeyince, tarafsızlığına ve güvenilirliğine inanılan bir ismi “gel bizim başımıza geç” diye davet etmişler. Rifat Bey’in bu başarısını sürpriz bir şekilde Kudüs Tahkim Merkezi’nin açılış galasına katılan Tony Blair “Türkiye’nin bölgede neler yapabileceğinin göstergesi.” şeklinde yorumladı.Bu sütunlarda Türkiye’nin bölgede eline geçen fırsatları nasıl tek tek harcadığını yazdım geçmişte. Ancak bu hafta başı gördüm ki, bütün fırsatlar henüz kaçmamış. Devletin boşalttığı hareket alanını sivil toplum doldurmaya başlamış. Genel resim hâlâ karamsar; ama güzel şeyler de oluyor.Ortadoğu güneşinin altında yeni bir şeyler var…