Dershaneleri kapatmak için gece mesaisine kalındığını artık sağır sultan duydu. Bazı gazete ve TV’lerin bilimsel tek veri sunmadan dershanecilerin itirazlarını karalayıcı ve yaftalayan bir dille yansıtması hakikati değiştirmez.Sokağın gündemi demokratik bir ülkeye yakışmayan son kapatma girişimi. İtirazların temelinde 4 bine yakın dershaneyi dönüştürmenin rasyonel gerekçesi olmadığı halde bakanlığın konuyu oldubittiye getirmek istemesi yatıyor. Eğitim gibi ülkenin en hayati alanlarından birinde tarafların görüşüne müracaat edilmeden alelacele yapılacak düzenlemenin strateji bütünlüğünden uzak kalacağını söyleyenleri farklı motivasyonlarla görmezden gelen medyayı kendi tükenişi ile baş başa bırakalım. Lakin Twitter’da dünya gündemine oturan bu feryada herkesten evvel Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın kulak vermesi beklenirdi. Niye mi? Bakan Avcı Gergedan Dergisi’nde (Ocak 1988) yayımlanan söyleşisinde devletin emrivaki yapmasına zarif bir dille bakın nasıl itiraz etmiş. Söyleşiden bazı cümleleri iktibas ettim: “Sabah kalkıyorsunuz evinizin önünde iki metrelik çukurlar... Şimdi buna bir cevap bulmanız gerekiyor. Soruyu önünüze koyan adamlar, yanına bir de cevap bırakmıyorlar ki... Yani belediye size o gün işinize nasıl gideceğiniz konusunda hiçbir ipucu vermiyor.” Dershaneleri kapatacak kanun taslağından Zaman sayesinde haberdar olan girişimci, öğretmen, öğrenci ve veli gibi konunun doğrudan muhataplarının yanı sıra maşeri vicdan tam da yukarıdaki satırlarda tarif edilen dayatmayla karşı karşıya. Tartışmanın matematiğine gelince. ‘Devlet okullarında imkânlar yahşi, dolayısıyla dershane ve okuma salonlarına ihtiyaç kalmadı’ğı tezinin mesnetsiz olduğunu görmek isteyenlerin Avrupa Birliği ya da OECD ülkelerinin verilerine bakması kâfi. Mesela öğretmen maaşları. Meslekte 10 yılı tamamlamış bir öğretmenin senelik ortalama kazancının 18 bin dolar civarında olduğu Türkiye’nin durumu iç güveysinden hallice. Ortalama sınıf mevcutları açısından da listenin sonlarında olduğunu cümle istatistik âlemi biliyor. İyileştirme yapıldı elbette. Buna rağmen 130 bin öğretmen kadrosu boş. Fizik dersine müzikçi geliyor! Öğretmen olmadığı için mi böyle? Hayır. 250 bin öğretmen adayının ataması bütçede ödenek olmadığından yıllardır yapılmıyor. Gece yarısı düzenlemesi TBMM’den geçerse işsiz kalan 50 bin dershane öğretmeninin mülakatla devlet okullarına alınacağı vaadi yürürlükteki mevzuata göre mümkün mü? Hele memurluğa girişte 40 yaş tahdidi varken 20 binden fazla 40 yaş üzeri dershane öğretmeni mülakatla işe alınabilir mi? Bunların kamuya geçişlerinin bir şekilde temin edildiğini farz edelim. KPSS’den yüksek not aldığı halde TÜİK’in işsizlik rakamlarında üniversite mezunu işsizler arasında yer alan öğretmen adaylarına bunu izah edebilecek misiniz? “10 yıldan beri üzerinde çalışıyoruz.” denilen düzenleme sadece idari yönden böylesine açmazlarla doluysa ilk düğmenin doğru iliklendiğine kim, niye ikna olsun? Ülkeyi içtimai, iktisadi bunalıma sürükleyecek kararı parlamento çoğunluğuna dayanarak ceffel kalem almak AK Parti’nin sorumlu siyaset anlayışıyla çelişmez mi? Her kesim bir öncelikler sıralamasına gidilmesini ve öğretmen yetiştiren okullardan başlayarak bütüncül bir kalite programı ile işe başlanmasını tavsiye ederken hükümet cenahında “dershaneler kapanacak, eğitimdeki dertler bitecek” basitliğinde ele alınan düzenlemeye reform denilebilir mi? Sayın Avcı, 1988’deki hissiyatınızı hâlâ muhafaza ettiğinize inanıyorum. Dershanemizin önündeki çukuru muhataplarına sormadan kazdığınıza göre uzayıp giden sorulara cevap bekliyoruz. Cevapları da çukurun yanına koyun ki Türkiye yolunu kaybetmesin. (Cuma günü nasipse istatistiklerin diliyle eğitim sistemimizin hali pür melalini ele alacağım. İpucu: ‘Merdivenaltı’ iftirasına maruz bırakılan dershanelerin bütçeye katkıları ile Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması-TIMSS, tartışmaya renk katacaktır.)
↧