![]()
Celal Doğan’ın Gaziantepspor’u ile İlhan Cavcav’ın Gençlerbirliği bu ülkenin özel takımlarıdır.Futbol’un değişim sancılarıyla yüzleşmeyi en iyi onlar bildi. Güçlü ve sevilen bir belediye başkanı olan Celal Doğan hukuk okumuş, kamu yönetimi konusunda pratiği olan, halk psikolojisini iyi takip eden bir bürokrat olmanın avantajlarını futbol kulübü yöneticiliğinde de gösterdi.Bölgenin en yetenekli çocuklarını toplayan, bu haliyle oyunun çekim merkezi olan Gaziantep aynı zamanda uluslararası futbol piyasasından yaptığı nokta transferlerle farklılaşır, yetiştirdiği ya da alıp İstanbul’a pazarladığı oyuncularla ekonomik sorunlar yaşamadan ayakta kalırdı. Kurduğu Büyükşehir Belediyespor ile yedek takımın A takıma kaynak yaratmasını sağlayarak ilk adımlardan birini attı.Gaziantep’in şahane bir seyircisi vardı. İlçelerden ve hatta illerden bile Gaziantepspor maçlarına gitme alışkanlığı oluşmuştu.Mutfağının leziz tatları henüz İstanbul’da üretilmeye başlamadığından futbol dünyası için bu yönüyle de Gaziantep popüler bir futbol şehri olmuştu.Gençlerbirliği 90’ların ortasından itibaren Cavcav’ın yönetim dehasıyla markalaştı. İyi bir işadamı, insan yönetme sanatında uzmanlaşmış, bildiği doğrulardan taviz vermeyen bir karakterdi. Gençliğinde futbol oynamanın avantajını yöneticilik dönemlerinin tamamında gösterdi. Afrikalı oyuncuların transferi, yerli isimlerin İstanbul’a pazarlanması konusundaki dehası sürekli sayfa manşetlerinde yer alırdı. Ne var ki Cavcav takımın Ankara’daki tesisleşmesinde kurumsal büyümesinde de boş durmuyordu.Bugün Gençlerbirliği ülkenin kasasında para bulunan tek kulübüyse onun eseridir. Gençlerbirliği Ankara’nın İstanbul’a her doğan çocuğu kaybettiği bir ortamda bugün 6000 kombineli seyirci topluluğuyla hâlâ farklı bir gücü ve kültürü temsil ediyor.Sözü çok uzatarak ne anlatmak istediğime geldiğim için bağışlayın. Bu ülkede bazen bir şeyi anlatmak için çok şeyi hatırlatmak zorunda kalıyorsunuz ve hafızası bu kadar zayıf bir toplum için tekrar yapmak iyidir.Bu hafta Gaziantep son zamanlarda hiç olmadığı kadar coşkulu, takımının arkasında ve kalabalık bir seyirciye oynadı.İlçelerden insanlar uzun zaman sonra Sergen’li takımlarını izlemeye geldiler. Uzun zamandır aranan galibiyet ile coşku ve ilgiyle harika bir akşam geçirip ayrıldılar Kamil Ocak Stadı’ndan. Elazığspor zayıf bir takım olsa da bu maç bir özgüven tazeleme, potansiyel yeteneği hareket enerjisine çevirme sınavıydı ve başarıyla ayrıldılar.Şimdi Cavcav ve Celal Doğan’ın futbol sistemine yaptığı katkıları hakkını vererek analım ve değişimin ikinci evresine bakalım.SERGEN YALÇIN DEVRİM’İN HABERCİSİ OLABİLİR Mİ?Mehmet Özdilek evrilen bir teknik adam. Ankara’ya yeni bir ruh getirmek için kolları sıvadı. Temsil ettiği jenerasyonun iyilerinden birisi olarak sivriliyor. Gençlerbirliği ona istediği iyi adamları alacak kadar zengin ve güçlü. O da yıllarını Ankara’ya verecek kadar çalışkan ve gönüllü..Sergen Yalçın ise Türk Futbol literatürüne yeni cümleler sokacak, yeni bir tarih yazacak, bir başarı hikâyesinin mimarı olacak kadar özgüven sahibi..Yalçın’ın en büyük şansı potansiyelini yeniden açığa çıkarabileceği bir şehre gitmiş olması. Büyük bir takımın hocası olmanın yolu çoğu zaman o yollardan geçiyor. Futbol’da yeni bir dönem açılıyor. Bu kez 90’lardan farklı olarak. Düzenli bilanço, ödemeleri gelirleri arasında açıklar olmayan kulüpler olmak zorundasınız. Bir kısım oyuncuları içinizden, bir kısım yabancıları ucuz ama kalitelisinden seçmelisiniz.Sergen Yalçın bunu başarabilecek bir şehirde ve o şehir yeniden heyecan yaşıyor. Ekonomik durumu pek iyi sinyaller vermeyen Gaziantep için yeni devrimin başlangıcını süper solak yapabilir.Daha iyi bir tercih daha iyi bir şehir olamazdı. Ülkenin futbol yorumcusundan çok iyi teknik adama ihtiyacı olduğu kesin.Mühim olan seyirciyi yeniden tribüne çekecek işler yapabilmek. Zira konuştukça seyirciye kaç, çalıştıkça onlara yaklaştıkça seyirciye gel diyoruz.Roberto Carlos’un Sivas, Sergen Yalçın’ın Gaziantep’te olması ülke futbolu için büyük şanstır..Sergen başarırsa Gaziantepspor’un kahramanı olabilir ve taraftarın kendisine ettiği küfürler yüzünden bir daha gitmediği İnönü’ye ön kapıdan girebilir.Umarım evrilip başka bir adam olmuştur. Çünkü tekrar yorumcu koltuğuna dönmek eskisi kadar büyülü olmayacaktır.