Gece vakti, elektriklerin kesildiği anı hatırlayın! Etrafınızın zifiri karanlık olduğu, sokak lambalarının ışığının dahi salondan içeriye girmediği, mum bulmak için el yordamıyla, evdeki eşyalara çarpmadan yürüyerek mutfağa kadar gittiğiniz o uzun yolu... Sonra düşünün, böyle bir hayat yaşadığınızı; ışığı görmeden el yordamıyla yaşanan bir hayatı, sokakta, caddede, işte, okulda, metroda...Geçtiğimiz salı günü, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, biz bir futbol maçına davet edildik. Çocukluğumuz sokak aralarında geçti. Yıllarca plastik topla oynadık, izledik, sonra yazdık, yorumladık. Futboldu bizim ezbere bildiğimiz...Ama dediler; gözlerinizi kapatacaksınız, görme engelli futbolcularla oynayacaksınız. Ne kadar zor olabilir?İlk kaybettiğiniz, yön duygunuzBandı gözünüze taktıktan sonra, ilk kaybettiğiniz şey, yön duygunuz oluyor. Ne tarafa baktığınızı, nerede durduğunuzu bilmiyorsunuz. Takım arkadaşlarınızla birbirinizin omuzlarından tutarak sahaya kadar yürüyorsunuz. Top, hareketini, etrafınızda olduğunu duyabilesiniz diye sesli bir mekanizmaya sahip... Ancak salon sessiz değil ki!..Etrafta herkes konuşuyor. Bu gürültünün içinde topun sesini bir-iki kez duyabilirseniz, şanslı sayın kendinizi...Diyelim ki topu duydunuz, yakınınızda olduğunu biliyorsunuz. Peki ya takım arkadaşlarınız nerede? Top size geldiğinde kime pas vereceksiniz? Sahadaki oyuncuların hiçbirini görmüyorsunuz ve hâlâ hangi yöne dönük durduğunuza dair bir fikriniz yok! Topu ayağınızda düşünün, nereye doğru vuracaksınız?Çareniz yok, bandı alt tarafından biraz katlayacak, en azından kendi ayaklarınızı görebileceksiniz. Biz kendi yönümüzü bulmak için arada sırada bandın altından etrafımıza baktık. Ama görme engelli futbolcuların böyle bir lüksü yoktu!Onlar göremiyorlar, ama yerine diğer duyuları devreye giriyor. Söz gelimi, onlar, salondaki tüm gürültüye rağmen topu duyabildiler, biz duyamadık.O gün o sahada, Bülent Korkmaz, Tümer Metin, Metin Tekin, Ali Gültiken, Mehmet Topal, spor medyasında yıllarımızı birlikte geçirdiğimiz dostlarımızla, hayatımızın en zor tecrübelerinden birini yaşadık. Görmeden birkaç dakika geçirdik ve futbol oynamaya çalıştık.Sesi görmeye çalıştık, sese kulak vermeye çabaladık, sesin peşinden gitmeye zorlandık. Kabul edelim, hiç ama hiç beceremedik. Fakat, biliyor musunuz, eğer gözlerimiz açık olsaydı, o sesli top ile görme engelli arkadaşlarımız yine de bize o sahayı dar edebilecekti. Gören gözlerimize inat, yine de bizimle sonuna kadar mücadele edeceklerdi.Onları futbol özgür kılıyorBu özel maç öncesi izlediğimiz videodaki görme engelli futbolcunun bir sözü, kulaklarımda çınlıyor: “Ben sizinle burada, bu sahada sonuna kadar mücadele ederim çünkü burada kendimi sizinle eşit hissedebiliyorum. Ama saha dışına çıktığımızda, elime bastonumu aldığım anda artık eşit olmayacağız.”Onları, futbol özgür kılıyor. Futbolda kaldırımlar, yol üzeri çukurlar, arabalar, sessiz yaya geçitleri yok. Bir top, iki kale ve birkaç oyuncu bir araya geldiklerinde, özgürleşiyorlar. Artık onları “Sesi Görenler Ligi” bir araya getiriyor...3 Aralık 2013 çok özel bir gündü. Avrupa’da ilk defa, bir engelli futbol liginin isim sponsoru oldu. Turkcell, hedefine 2016 Paralimpik Oyunları için Brezilya’yı koyan Görme Engelli Milli Takımı’mıza ve Sesi Görenler Ligi’ne ismini verdi. Bu, cümlelerin yetmeyeceği kadar anlamlı bir başlangıç oldu. Evet, yalnızca bir başlangıç... Türkiye’de engelli sporları 4 ayrı federasyon altında hayatını sürdürüyor; Bedensel Engelliler, İşitme Engelliler, Görme Engelliler ve Zihinsel Engelliler. Her federasyon, atıcılıktan futbola, masa tenisine kadar 10’dan fazla branşta sporcular yetiştiriyor, şampiyonalar düzenliyor, uluslararası turnuvalara sporcu gönderiyor, ligler organize ediyor. Binlerce engelli vatandaşımız, bu branşlarda spor yaparak özgürleşiyor. Çaba büyük ama yeterli değil... Türkiye nüfusunun yüzde 12,29’u engelli ki bu rakam yaklaşık 8,5 milyon insan demek. Dört engelliler federasyonumuzun toplam lisanslı sporcu sayısı, Spor Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasına göre, yalnızca 31.091 ve bu sporcuların yalnızca yüzde 20’si kadın.Rakamlar, yolun uzun olduğunu gösteriyor. Desteğe ihtiyaç var. Kurumlar, kuruluşlar, medya ve tüm ülke olarak, elimizi uzatmak zorundayız. Milyonlarca engelli vatandaşımızı spor branşlarına dahil edebilmeli, hayata katabilmeli ve özgürleştirebilmeliyiz. Turkcell Sesi Görenler Ligi ile ilk adım atıldı. Şimdi sıra ikinci, üçüncü ve sonraki yüzlerce adımda...Sesi bir kez görmeye çalıştık ya o bile sorumluluğumuzu hatırlattı. Bir gün siz de sesi görmeye çalışın, oynamasanız bile gidin izleyici olun “Sesi Görenler Ligi” sizi bir çırpıda başka bir insana dönüştürecektir. İyi pazarlar...
↧