Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Ömer Erdem - Yozgat Blues'un nağmeleri

$
0
0
Orta insanın ortalama insanın egemenliğine girmesi, işte tam da bu, yaşadığımız tarihsel kırılmanın özetidir. Orta insan, kendi tecrübesinin, kültürünün, içinden geldiği toplumun köklü moral değerlerinin toplamıdır.Yenilgilerin bile bir inceliği vardır onda. Feragat ve fedakarlık şiarıdır. Hayatı şuurla taşıyan özne olmakla kalmaz aynı zamanda Tanzimat’tan beri tepeden inmeci politikaların muhatabı, yer yer kurbanıdır. Ortalama insan ise, orta insanın çözülmüş halidir ve dışarıdan gelen gündelik etkilerin sonucudur. İlkeye göre değil duruma göre hareket eder. Pragmatisttir. Direnmez, tabi olur. Yozgat Blues, ilkin bu orta insanı hatırlatır, onun yenik, yaşayan ancak solmaya yüz tutmuş kişilik çizgilerini getirir bize. Ercan Kesal’ın canlandırdığı Yavuz, makyajından kostümüne, kırık ve derin yüz çizgileriyle bütünleşmiş boşluğa düşer gibi sessiz cümleleriyle bunu temsil eder. Üstelik hiçbir ideolojik veya sosyal sınıf ‘gömleği’ de giymez. Sessizce tutunmak temel karakteridir. Hayat ortada döner. Vazgeçmişler ile direnen yenilmişlerDevlet merkezli dayatmacı kaotizm 1970’lere kadar orta insanın bir kanadını çoktan çökertmiş, onu ideolojik ve laik-Kemalist çizginin anaforunda ezmişti. İki binli yıllara gelinceye kadar orta insanın öteki kanadı, yani daha muhafazakar damar da, hem ezildi hem de yozlaştırılmaya çok çalışıldı. Anadolu’nun büyük şehirlere akması, Soğuk Savaş sonrası dünyanın istikameti orada bambaşka evrilmeleri beraberinde getirdi. O saklı enerji, özündeki muhalefetle bambaşka bir ivme hatta esastan bir dönüştürme kapasitesine sahipken, iktidar olma talebiyle öne geçti, siyasi aktörleri atak davrandı, orta insanın umut eğrisi düşünce özüyle dolmadan, ortalama insanın kaygan ve kaygı verici iktidarına sıkıştı. Çünkü artık isteyerek değil vazgeçerek elde ediyordu. İşte bu kolay vazgeçişlerin de nağmeleriyle yüklü Yozgat Blues. Vazgeçmişler ile direnen yenilmişlerin karşılaştırılması. Çarpıştırılması değil. İyi kötü kolaycılığı hiç değil.Filmin esastan bir derdi varsa, ilkin bu orta insanın dilemmasına, duygunun değil zekanın parmaklarıyla dokunmaya cesaret etmesidir. Muhalefeti, soyutlamanın en inandırıcı öznesine giydirmek şüphesiz doğru bir dil tercihi. Ercan Kesal’ın çizdiği, peruğuna sığınmış orta insan, sadece idealinin merkezine koyduğu müzik tutkusu ve ısrarıyla değil asıl insan ve ahlak tutumuyla yüklenir bu hali. O hal, bu haliyle, sadece bir müzisyenin kişiliği olmaktan çıkar, isimlendirilmemiş belki de tanımlanmamış ortak iyi ve iyiliğin bedeni olur. Müziğin sesten ve özden sıyrılıp, gösteri ve eğlenceye dönmesi bu ahlakın yakasına yapışan yeni ve dişli canavar olmalı. Burada, Yavuz’un yaptığı müziğin niteliği, başarısı, yerelliği üzerinde durmaz yönetmen. Önemli olan adanmışlık ve arada kalmışlıktır. Evet, yönetmenin ve senaryo yazarının çok açıktan duyurduğu gibi kendisi de başlı başına bir tutunamayandır ve aslında büyük bir yenilmiştir. Onda isyan değil kalender bir kabulleniş vardır. Bu artık böyledir.Bir yandan sadece iktidar değişmesi ile değil teknoloji marifetiyle de öne çıkan mistik ve romantik bir tip vardır artık. O yumuşak ve dokunaklı sesiyle radyo programcısı, bitmeyen roman yazarı, şair ve elbette müzisyendir. Bu reel ancak köksüz ve ortalama muhafazakar kişilik açıkça karikatürize edilir filmde. Hatta cesaretle ve benzeşlerinin tipik özellikleriyle yoğrularak yapılır. Mevcut statüko karşısında itiraz geliştirmeyen ancak kendi sadeliğini yaşatmaya çalışan Yavuz, umutlu mudur bu manzara karşısında? Asla. Umutsuz mu? Belli değil. En azından tutkuları ve anlaşılabilir sessizliği var. Ve bu sessizlik yeterince duyurucu ve konuşkandır. Fakat yönetmen asla onu yüceltmez, gazetede resmi çıktığı için sevinmesini, radyo programına katıldığı için de bunun yaptığı müziğe dair bir olumlu yankı olmasını gülümseterek duyurur. Yavuz Bey’in, filmin son sahnesine kadar özenle taktığı perukla kurduğu bağlılık sonunda bir tutunma hatta örtme simgesidir. Belki, kolektif şuur biraz ona doğru çalışsa, hatta ona yaşama hakkı tanısa direncini sürdürecek, yüz çizgilerinde taşıdığı içeriden kederi neşe olarak hayata armağan edecektir. Kurstan öğrencisi Neşe için yaptığı aşk intibaı da veren karşılıksız fedakarlık bu direncin izi olmalı. Onun yaşama isteğini söndürmemek için sırasıyla maddi her şeyini gözden çıkarır. Ne var ki onun sesinin karşılığı tahmin edileceği gibi artık yoktur. Geçmiş anılar gibi değerli ama ölülerle doludur. Bir Orta Anadolu şehrinin gazinosuna yansımış müzik isteği de artık bir daha yenisi dikilemeyecek gömlek gibi geleceksizdir. Terziler gitmiştir kumaşlar aradan çekilmiştir. Yozgat Blues inandırıcı ve gerçeklik bakımından hayatın içinden bir öykü. Senaryonun yalın akıcılığı, yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun’un yakın plan yüz çizgilerine odaklanan anlatımcılığı ile birleşiyor. Kişilikte derinleşmek ve bu derinleşmeyi ışığın etkisiyle pekiştirmek dikkate değer. Ve özellikle tercih edildiği belli arkadan takip kamera kullanımı da sözü utangaçlık duygusuyla aktarma eğilimiyle dolu. Filmin eleştirelliği elden bırakmayan ironisi ise söylemin diriliği açısından çok önemli. Oldukça başarılı bir oyunculuk sergileyen Nadir Sarıbacak, Uzak İhtimal’deki oyunculuğunun üzerine çıkıyor. Radyo programcısının diline yatak olmuş ihlalci iktidar düşkünlüğü olanca canlılığıyla açığa çıkıyor.Yeni dil arayışlarıyla doluHazır masklara, izleyici dopingine sığınan bir film değil Yozgat Blues. Neredeyse kısa ve net ve vurucu cümleleri andıran ayrıntı yoğun çekimleriyle, yeni dil arayışlarıyla dolu. Yakın çekimlerin gerisini dolduran ışıltıyı, ruh arayışı ve eleştiri diriliği ile bütünlemek az şey değil. Karmaşık bir şehri, beton bloklarla değil, geçitler ve çaresizlik kadar çözülme imgelerini yüklenmiş resimlerle bütünlemek tutarlı anlatımın dışavurumu. İroni ve seyirciden medet ummadan devreye giren espri yeteneği onu ayrıştırıyor. En çok da orta insanı harcamadan, onu yüceltmeden ama saygıyla hatırlayarak, ortalama insanı ise hiç harcamadan onu anlamamızı önerme yoluna gidiyor. Orta insanı direnenler, ortalama insanı ise sürüklenenler olarak başarıyla yansıtıyor.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue