Borsa İstanbul yüzde 62,5 yabancı ağırlıklı bir borsa. Geçen yıl başlarında yabancı payı yüzde 66 civarındaydı.Bu yıl genelde satış eğiliminde hareket eden yabancı yatırımcıların satışları endeksin son bir yılda dolar bazında yüzde 20 gerilemesinde önemli bir paya sahip. ABD borsaları ise son bir yılda Türk borsasının tersine yüzde 20 yükselerek 13 bin puandan 16 bin puana ulaştı. Bu ayrışmanın en önemli sebebi ABD ekonomisinin ısınmaya başlaması ve dolayısıyla ABD merkez bankası FED’in uzun süreden beri devam ettiği aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımında azaltıma gideceği beklentileri oldu. Tahvil piyasalarında ise borsadakinin aksine Türkiye ve ABD piyasalarında tam bir paralellik söz konusu oldu. Nisan ayında yüzde 1,60 olan ABD 10 yıllık tahvil fiyatları 2,9’a yükseldi. Türk tahvilleri ise yüzde 4,6 seviyesinden yüzde 9’a yükseldi. ABD Doları ise gelişmekte olan para birimlerine karşı yüzde 25-30 aralığında değer kazandı. Önümüzdeki hafta olası FED tahvil azaltım kararına bu nedenle piyasalar hazırlıklı sayılabilir. Olumsuzluklar önceden fiyatlara yansıtıldı. Çarşamba günü FED’in alacağı kararlar ve açıklamalar mutlaka bir etki yapacaktır. Fakat güvercin politikalardan şu an için vazgeçmeyecek bir duruş sergileme olasılığı da epey yüksek gözüküyor. Sonuç olarak çarşamba gecesi asıl bakılacak olan, karar sonrası yerel para birimlerinin dolar karşısındaki durumu ve faizlerin hangi yönde hareket edeceği olacaktır. Yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri piyasaları nasıl etkiler? Seçimler ya da referandum gibi önemli oylamalar sonrası piyasalar genellikle sonuç ne olursa olsun aşağı yönlü hareket ettiler. Son genel seçimlere kadar endeks yükseliş çabasındayken seçim sonrası iktidar partisinin çok önemli bir sıçrama yapmasına karşın endeks 70 bin puandan 49 bin puana kadar gerilemişti. Dolar ise 1,5 TL seviyesinden 1,90 TL’ye sıçramıştı. 2007 yılında da hemen hemen seçim sonrası kayıplar yaşanmıştı. Kıstas bakımından ise 2009 yerel seçimleri sonrasında da benzer kayıplar önümüzdeki yıl mart sonu için önemli fikirler verebilir. Benim tahminim Türkiye’nin mart sonunda yapılacak seçimler öncesi yine beklentisini koruyacağı yönünde ama siyasi gelişmelerde yeni sürprizler olmazsa. Piyasalar son 11 yılda zaman zaman çok sert kayıplar yaşasa da istikrarlı bir seyir izledi. 2013 yılındaki not artırımları sonrası ise birdenbire ortaya çıkan olaylar piyasaların psikolojisini olumsuz etkilerken, kırılganlığı artıran gelişmeler oldu. Bu nedenle FED kararı sonrası piyasalar mart ayına kadar zaman kazanabilirse seçim sonuçları beklenmeden çıkış için hazırlıklı olmak gerekebilir. Yabancı yatırımcılar ellerindeki hisselerin bir bölümünü satarak yüzde 62’ye kadar geriledi. Bankacılık sektörü hisselerinde yaşanan kayıplara rağmen endeks 74 bin puan civarında. 70 bin puan aşağı kırılmadıkça piyasa 10 bin puanlık aralıkta dalgalanmaya devam edecektir. Cuma günü bir yatırım bankasının ‘ağırlığını artır’ raporu bir ‘gel gel mi?’ yoksa 18 Aralık sonrasına mı hazırlık olacak bir kez daha izleyeceğiz. Borsada bazı sorunlu şirketler ile ilgili gelişmeler SPK’nın özellikle bedelli sermaye artırımlarını süreklilik haline getiren şirketlere yönelik aldığı tedbirler oldukça isabetli. Önceki yıllarda maalesef bazı şirketlerin sürekli olarak yatırımcılardan bedelli sermaye yoluyla elde ettikleri gelirler ortada gözükmüyor ve nereye kullanıldığı yönünde bir açıklama yapılmıyordu. Çok şükür bu konularda önemli mesafe alındı. Ancak yatırımcı güveni henüz istenen boyutta değil.Tahvil azaltım kararı doları nasıl etkiler?2013 ortalarından beri FED’in 85 milyar dolarlık tahvil alımında aylık azaltmaya gideceği kararı endişeli şekilde bekleniyor. Azaltım gelmedikçe piyasaların rahatlayacağı yok gibi. Hafta içinde Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın konuşması FED kararları sonrası sürpriz olabileceği izlenimi verdi. Çarşamba günü FED karar alma komitesi önemli bir karar alabilir. Eylül’de beklenen azaltım kararı, aralık ayı içinde yüzde 50 olasılıkla 10-15 milyar dolarlık bir azaltıma olarak gerçekleşebilir. Gerçi piyasalarda mart ayına bir sarkma olabileceği fiyatlanıyor. Eğer azaltım kararı verilirse piyasalar rahatlayacak ve korkulan olmayacaktır. Zira tahvil fiyatları nisan-mayıs ayından bu yana hem ABD’de hem de Türkiye’de yeterince yükseldi. Dolar yerel para birimleri karşısında yüzde 25’lere varan oranda arttı. Bu nedenle perşembe günü, olası tahvil azaltım kararı sonrası çok büyük düşüş yaşanmayabilir. Tahvil alımına aynen devam edilir ve mart ayına kadar bir gelişme olmazsa aralık sonu ve ocak ayının ilk yarısı piyasalarımız için daha rahat geçebilir. Özellikle aralık sonu döviz fiyatlarının kapanışı Türk şirketleri için oldukça önemli bilançolar açısından döviz fiyatlarındaki yükseliş veya düşüşler kâr ve zararlar açısından ciddi farklar oluşturabilir. Orta ve uzun vadede doların özellikle seçimler sonrası sıçrama yapma olasılığını yüksek görüyorum. Dikkat edilecek dolar direnç noktası ise 2,1 lira. Bu seviye geçilirse yüzde 10 civarında sıçrama daha yaşanabilir.
↧