Spor medyasından bir grup insan geride kalan hafta bir sevgili dostunu, kardeşini, ağabeyini kaybetmenin üzüntüsüyle burkuldu..Bir dönem TRT Spor Servisi İstanbul ofisi müdürlüğü yapan Kadri Bolcan’ı ebediyete uğurladık. Bugün müsaadenizle ünlü bir futbolcuyu ya da müthiş bir spor olayını değil, eski müdürümü; kısa zamanda çok şey öğrendiğim o harika adamı anmak isterim.Yayımlamaya bir türlü fırsat bulamadığım, çoğu günlüklerimden oluşan kitabın içinde Kadri Bolcan’ın geçtiği bölümlerinden alıntı yaparak başlamak istiyorum...“...İstanbul’a gelmek heyecan verici. Ankara’yı da seviyorum, yaşadığım, meslek öğrendiğim, güzel dostlar edindiğim bir şehir ama doğma büyüme İstanbullu birisi için Ankara kesinlikle deplasman! Bir enerji sorunu var ama tam çözemedim.”“İstanbul’daki geçici görev süremiz 15 gün. Çok bunaldım, İstanbul yine en az bir spiker istiyor, biz de Ankara’da gelmemek için direniyoruz. Uçak alçalırken niye direniyoruz ki diye kendi kendime sordum. İçlerindeki tek İstanbullu olarak gözlerin bana çevrildiğini hissediyorum. Eğer birisi gelecekse o ben olmalıyım. Bu sorumluluğu hissediyorum. Yani diğer arkadaşlar Ankaralı ve onlardan birini seçip atama yaparlarsa ben onlara haksızlık yapacakmışım gibi hissediyorum. Sanırım önce ekrana fazla çıkamayacak olmanın korkusunu, sonra Ankara’daki birliktelik ortamını seviyor ve kopamıyoruz.”“Kadri Bolcan’ı çok sevdim. Babacan, bir o kadar Kasımpaşalı bir havası var. Dobra bir adam ama ısrarla bugün bana İstanbul’a tayinim konusunda yönlendirme yapmaya çalıştı, sevemedim bu fikri.”“Kadri abi beni arka arkaya üç işe gönderdi. Voleybol, basketbol, badminton! Biraz fazla değil mi dedim. Yok dedi. Yarın bir de tekvando basın toplantısı varmış!! E tabii kimse İstanbul’a tayin istemez. Bu arada yaptığım haberlerin hiçbirisi 20.00 bültenine girmedi. Ah Kadri abi, beni amma dolaştırdın bugün!!!”“Kadri abi eskiden kulüplerle yayın anlaşması yapmaya bizim şoförü yollardı. Florya’da yöneticiler sözleşmeyi imzalar geri gönderirlerdi. Bugün Ankara benden Galatasaraylı iki oyuncuyla röportaj istiyor. Kulüp, telefonumuza bile çıkmıyor, nasıl yapalım, işler zorlaştı artık, kulüpler profesyonelleşiyor ama Ankara her şeyi kolay sanıyor dedi. Tayin olup gel bu işleri sana paslayım demez mi!! sıkıntı”“Kadri abinin söylediklerinden anladığım İstanbul’a gelinmez! Hayır gelinir de Ankara’nın istekleri yüzünden gelinmez.”“Kadri abiyi seviyorum be! Haklı adam. İstanbul, Spor’un başkenti, ne işiniz var Ankara’da dedi! Ayak direme yavrum, nasıl olsa bir gün hepiniz geleceksiniz..”“Kadri abi eskilerden örnek verip, ‘Galatasaray Avrupa maçlarını gündüz oynasın hepsini kazanır.’ dedi. Haklı olabilir. Baksana gece maçları kötü gidiyor.”Galatasaray’ın yine bir gündüz maçında zafer elde edişinin ertesi günü Kadri ağabeyi kaybettik. Doksanların başında bizim kuşağın da katılmasıyla Ankara’da geniş bir kadro varken, futbol yayıncılığı ve haberciliğinin patlamasıyla işlerin arttığı İstanbul yokları oynuyordu. Kadri abi sürekli yardım istiyor, Ankara pek yanaşmıyordu. Acayip garip bir dönemdi.Tayinim konusunda başarılı olamamıştı ama birkaç yıl sonra rahmetli Kenan Onuk beni ikna edecek ve tayin değil, transfer olacaktım NTV’ye..İtiraf etmeliyim kısa sürelerle çalışmış olsak da ondan çok şey öğrenmiştim. Nükteli anlatımlarıyla eğitici, eğlendirici, çaktırmadan işleyici bir tarzı vardı. Ankara dikte eder, İstanbul hedef koyardı. Ankara içe kapatır, İstanbul dünyaya açardı...Kadri ağabey, geleceği gören adamdı.Son olarak bir yıl önce telefonla konuşmuştuk. Hastalığından hiç bahsetmedi. Tekvando ve o dönemin tayin operasyonları üzerine konuşup gülüşmüştük.ŞAKİRİN CAMİİ’NDE VEDALAŞTIKEnder Asman, İlker Yasin, Doğan Yıldız, Akın Göksu, Fuat Akdağ, Ercan Taner ve bu satırların yazarının yolları bir zamanlar TRT Spor servisinden geçti. Hatta şimdiki yollarına oradan koyuldular. Perşembe öğle saatlerinde sözleşmeden ama sözleşmiş gibi Şakirin Camii avlusunda toplanmıştık. Kadri abiyi uğurlamaya gelenlerin hepsinin ortak özelliği onunla bir dönem çalışmış olmaktı. Kimisi astı, kimisi mevkidaşı, kimisi üstü ama hepsi dostuydu..Herkes bir dönemi temsil ediyordu. Kimisi kulüplerin TRT maçları televizyondan yayınlansın diye kapıda beklediği günlerin, kimisi kulüplerin TRT’ye artık yayın için para ödemelisiniz dediği dönemin, kimileri kulüplerin özel televizyonlar açıldıktan sonra TRT’yi terk ettikleri dönemin, kimileri bir röportaj almak için didinenlerin dönemindendi.İstanbul’a geçici görevlerle geldikçe Bolcan’dan tüm dönemlerin hikayesini dinlemiş, bir yerlere not etmiştim. O gün yaşlanmış yüzlerde son 30 yılın kısa bir belgeselini izlemiş kadar oldum. Keşke onu kaybetmeden şimdi durum nasıl görünüyor diye konuşabilseymişim!Kadri ağabeyi eski çalışma arkadaşları cenaze arabasına koyarken “Bir gün hepiniz İstanbul’a geleceksiniz..” sözlerini hatırladım. Geldik de ne oldu diyemedim, yutkundum ve içimden güle güle Kadri ağabey, şimdi sen bizim oraya tayinimiz için uğraşırsın diye fısıldadım.Nur içinde yat sevgili müdürüm, Kenan ağabeye selam ederim.Kendi müdürün Kemal Deniz ağabeye de selam söyle, çok özledik onu..İyi pazarlar...
↧