Yeni Tüketiciyi Koruma Yasası’yla birlikte banka reklamları azaldı mı, yoksa ben mi göremiyorum? Oysaki her yeni yıl öncesinde yeni bir başlangıç yapma isteğinin zirve yaptığı dönemlerde azalmak yerine özellikle banka kurumsal reklamlarının artacağı varsayılır.Her ne kadar “yeni yıl yeni umutlar” konseptli olmasa da son günlerde Finansbank ve Ziraat Bankası’nın yeni kampanyaları her mecrada yoğun bir biçimde gözüküyor. Ziraat Bankası, mesajı “halkın bankası” olan yeni sloganıyla 150. yılını kutluyor. “Bir bankadan daha fazlası” temasının içini ise kampanyanın iddiası da olan halktan yüzler kullanarak dolduruyor. Kampanyanın duygusal dozu tam kıvamında. Ancak her büyük bütçeli ve iddialı kampanyada olduğu gibi Ziraat Bankası reklamları da olumlu, olumsuz epey konuşuldu. Beğenenler de oldu, beğenmeyenler de. Reklamı tartışan böylesine durumlarda araştırma yapmak en akılcı yoldur. Marketing Türkiye de DORinsight’a Ziraat Bankası’nın 150. yıl kampanyasını sorgulatmış. Araştırma sonuçları tartışmalara nokta koyacak cinsten. “Reklamı beğendiniz mi?” sorusuna, araştırmaya katılanların yüzde 28’i beğendim, yüzde 64’ü çok beğendim demiş. Toplam yüzde 92’lik beğenme oranıyla Ziraat Bankası olmuş-olmamış tartışmalarına da noktayı koymuş. Araştırmada öne çıkan bir başka konu daha var. Aslında bu, “Neden reklam yapılır?” sorusunun karşılığına da denk geliyor. Soru şu; “Reklamı izledikten sonra Ziraat Bankası’nın ürün ve hizmetlerini daha fazla tanımak istediniz mi?” Katılanların yüzde 12’si “evet” cevabını vermiş. Kampanyanın amacı satış odaklı olmamasına rağmen ulaşılan bu oran hiç de az değil.Finansbank reklamlarında, artı ve çarpının kelime kökündeki pozitif çağrışım kullanılıyor. Görsel metaforlarla zenginleştirilmiş kampanya çekiminden kurgusuna başarılı. Başarısını büyük ölçüde anlatımındaki sadeliğinden alıyor. Günlük hayatın içinde ne çok artı ve çarpı varmış dedirten görseller iyimserlik oluşturuyor. Son sahnede iki işlemin buluşarak Finansbank logosunu oluşturması ise sözün bittiği yer.Finansbank, iletişim kampanyalarında ünlü kullanmayı seviyor. Her ne kadar iki sahnede gözüküp iki cümle eden sanatçıya bakarak Finansbank ünlü kullanmış demek doğru değilse de Tuna Kiremitçi’nin şiirsel anlatımlı zor anlaşılır reklamlarından sonra Yılmaz Erdoğan’lı kampanya iyi olmuş. “Mesele Yılmaz Erdoğan’ın söylemesi değil, reklamda gözükmesi!” diyenlere de katılırım. Diğer yandan kampanyadaki bir başka ünlünün hakkını da yemeyelim. Çalışmaya sesiyle anlam katan Mirkelam’ı atlamayalım.Amerika’nın en iyi strateji kitabında Türk markalarının ayak sesleriKitabın orijinal adı The New Emerging Market Multinationals/Four Strageies for Disrupting Market and Building Brands (Mc Graw Hill) Türkçeye, Gelişmekte Olan Pazarların Yeni Çokulusluları/Piyasaları Sarsacak ve Yeni Marka Oluşturacak Dört Strateji (Rota Yayınları) adıyla çevrildi. Yazarları INSEAD’tan Amitava Chattopadhyay, Michigan Üniversitesi’nden Rajeev Batra ve Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayşegül Özsomer.Daha önce kitapla ilgili yazmış ve yeni dünyanın çokuluslu şirketleri yükselen ekonomilerden çıkaracak dört stratejiyi paylaşmıştım.1- Maliyet Liderleri 2- Bilgi Destekliler 3- Niş Müşteri Odaklılar ve 4- Küresel Marka Oluşturanlar başlıklarıyla toplanan 4 stratejik yaklaşım kitapta örneklenerek verilmekte. Şirketlerin üst düzey pazarlama yöneticilerini iki ayda bir araya getiren C Level Clup’ın bu ayki konuşmacısı, kitabın yazarlarından Prof. Dr. Ayşegül Özsomer’di. Kitapta küresel marka olmaya aday dünyanın her yanından 39 şirketin nasıl yukarıya doğru tırmandığını anlatan Prof. Özsomer, Türkiye’den Arçelik, Evyap, Mavi, Ülker, Vitra, Temsa ve THY’nin markalaşma sürecini 4 doğru strateji üzerinden anlattı. “Bunca şirket Turquality projesi kapsamında ve onca çabaya rağmen küresel marka olmaya aday sadece 7 tane midir?” soruma duymaktan memnuniyet duyduğum Paşabahçe, Vestel, Anadolu Efes, Eti, Koton, LCWaikiki ve Pınar’ın dünya markası olma potansiyeli olduğundan söz etti.Perakendede fırsatlar hiç beklenmedik zamanlarda gelirGeçtiğimiz yılın en iyi strateji kitabı seçilen “Gelişmekte Olan Pazarların Yeni Çokulusluları/Piyasaları Sarsacak ve Yeni Marka Oluşturacak Dört Strateji”den “no name” markalar için bir de markalaşma tüyosu verelim. Kriz söylemleri başlayıp da tasarruf etme ihtiyacı Private Label/Market Markalı ürünler için fırsata dönüşüyor. Çünkü büyük markalar reklamlarını tasarruf amaçlı kısıp ya da tamamen durdurunca, zaten görece daha ucuz olan market markalarına ciddi bir talep doğuyor. Kriz bitip de markalar iletişime başladığında tüketici kullanmaya alıştığı markadan pek de öyle kolay vazgeçmiyor. Sonuçta hayatımıza yeni bölgesel ve ulusal markalar giriyor. Maazallah, 2014 geliyor ve piyasalarla darboğaz kelimeleri yan yana zikrediliyorken market markaları için bir not düşelim. Bu fırsatı kaçırmayın.
↧
Günseli Ö. Ocakoğlu - Kreatif taklalar atmak yerine 'taş yerinde ağırdır' yaklaşımı yükseliyor mu?
↧