Diyanet Vakfı, kendi rakamlarına göre, “1994-95'te 22.298, bütün tarihinde 220 binin üzerinde öğrenciye 44 milyon 347 bin TL eğitim yardımı yapmış.
1 öğrenciye 200 TL. 11 ilde toplam 5.253 öğrenci kapasiteli 14 yüksek öğrenim öğrenci yurdu ve tamamı 1.029 öğrenci barındıran 143 öğrenci konuk evi açmış. 97 ülkeden 1036 öğrenciyi okutuyor. 18 eğitim kurumunda 3.635 öğrencinin ihtiyaçlarını karşılıyor. 1994'te Bornova'da bir kolej açmış. Mülkiyeti kendisine ait 61 İ. Hatip Lisesi'ni, MEB'e tahsis etmiş. “Doğal âfetler”e maruz kalan 12'nin üzerinde ülkede 316 milyon TL yardım yapmış. Cami ve Kur'an kursu işleriyle de ilgileniyor; bir de İSAM var. 1975'te kurulan, 1978'de kendisine vergi muafiyeti, 2005'te izinsiz yardım toplama hakkı tanınan vakfın bütün bu faaliyetleri için yılda harcadığı para 100-120 milyon TL olmalı. Vakıf, yılda ortalama 40 bin kişiyi hacca, 110 bin kişiyi umreye götürüyor; her yıl hangi kur üzerinden ödeme daha çok gelir getirecekse o kuru tercih ediyor. Meselâ, 2015 yılında dolar kuruna geçti ve her bir hacının 1.400 TL daha fazla para ödemesi gerekti. Vakıf, hac ve umre organizasyonlarından ve vekaletle kestirdiği, yol açtığı skandal medyada yer alan kurbanlardan ne kadar kazanıyor? Diyanet, pek çok Cuma camilerde yardım topluyor. İstatistiklere göre, Türkiye'de ergen erkek nüfusun yüzde 50 kadarı, kabaca 13 milyon insan Cuma namazı kılıyor. Bunun 5 milyonu, her biri asgarî; ortalama 5 TL yardım yapsa, 52 haftanın 20'sinde yardım toplansa, yılda 500 milyon lira demek. Toplanan yardımlar müftülüklere kaydı ve kayıt no.su olmayan güya makbuzlarla teslim ediliyor; yardımlar ve nasıl kullanıldığı konusunda verilen net bilgi yok. Vakıf; zekât, fitre, eğitim-burs, camilere bağış, genel bağış ve Filistin (Gazze) başlığı altında pek çok banka üzerinden bağış da topluyor. Vakfın topladığı bütün yardımlar ve kazandığı paralar, vakfın güvenirliğine emanet. Güvenirlik mi? Sayıştay Denetim Raporu'nda, DİB'in 2014'te kendi bütçesini 98 milyon lira aşarak 5 milyar, 704 milyon, 466 bin TL harcadığı ortaya çıktı ve döner sermaye kaynaklarından kullandığı 23 milyon liranın âkıbetiyle ilgili soruya Diyanet'ten “Sehven (unutkanlıkla) harcanmış!” cevabı geldi. Diyanet, geçtiğimiz Cuma şehidler için yardım topluyordu. Bir vatandaşımız, “Önce Mehmet Görmez altındaki 1 milyonluk arabayı versin, sonra bizden yardım istesin!” tepkisinde bulundu. Evet, vatandaşımız, önce DİB başkanının ve mensuplarının yardımlarını görmek, duymak istiyor!
Diyanet'ten son 2 yılda yolsuzluk, kamu malının kullanımı, örnek Müslüman idareciler olarak meselâ Peygamber Efendimiz, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve benzerleri, hukuka uyma, adalet hakkında bir hutbe dinledik mi? Hz. Ali, Haricî;lerin “Hüküm ve emir ancak Allah'ındır.” âyetini ileri sürerek tahkime karşı çıkmaları üzerine “Söyledikleri doğru (çünkü âyet), fakat maksatları yanlış.” der. Diyanet de, iktidarın icraatlarını halka kabul ettirmek için Kur'ân âyetlerini kullanıyor olmasın? İmamın hutbenin başında okuduğu âyetten iktidara ne açıdan destek olunacağını hemen anlıyorsunuz. Meselâ, iktidar, “terörle savaşıyor”sa, iktidara muhalefet varsa, hemen birlik, beraberlik, teröre lânet hutbeleri okunuyor; yarın teröristlerle masaya oturulursa, bu defa “barış, kardeşlik” hutbeleri okunur.
Bediüzzaman, kendisine sorulan “Sen nasıl hükümet-i İslâmiyemiz'in bazı reislerine küçük deccal dersin. Diyanet riyasetindeki ulemâ gibi çok ulemâ onlara tâbi ve duacı!” sorusuna şu cevabı verir: Hz. Ali, “Bilin ey kardeşler! Âhir Zaman'ın en fenaları dini dünyaya satmış ulemadır ki, ağızlarıyla tattılar, dişleriyle çiğnediler ve hevalarına tâbi oldular. Öyleler âlim değil, ancak...” der. Tehditten pay alacak kaç vicdan vardır?